Beden-Zihin Bağlantısını Kurmak

Beden-Zihin Bağlantısını Kurmak

İnsanlar neden bu kadar yorgun görünüyor? Hepsi savaşıyor. Dinin sana savaşmayı öğretiyor, yetiştirilişin tamamen çatışma üzerine kurulu, çünkü ego ancak mücadele yoluyla yaratılabilir. Gevşediğinde, ego ortadan kaybolur. Gevşemek, egosuz olmak demektir.Irmakla birlikte hareket edersen, bir ego yaratamazsın. Ego doğaya aykırı bir fenomendir; egoyu yaratmak çok büyük enerji gerektirir ve onu korumak da çok büyük enerji gerektirir. Bir egoya sahip olmak çok pahalı bir olaydır. Bütün yaşamını ona harcarsın.

Farkındalık ve gevşeme: madalyonun iki yüzü. Neden gerginsin? Bütün o düşünce ve korkulardan oluşan kimliğin, ölüm, iflas, dolar düşüyor...bunlar senin gerilimlerin ve bedenini de etkiliyor. Bedenin de geriliyor, çünkü beden ve zihin birbirinden ayrı
iki varlık değil. Beden-zihin tek bir sistemdir, zihin gerildiğinde, beden de gerilir.

Farkındalık ve gevşeme madalyonun iki yüzüdür. İkisini birbirinden ayıramazsın. Farkındalıkla başlayabilirsin, ondan sonra gevşemeye başladığını göreceksin.Farkındalık seni zihinden ve zihnin kimliklerinden uzaklaştırır. Doğal olarak beden gevşemeye başlar.

Artık bağlı değilsindir, gerilimler farkındalığın ışığında varlığını sürdüremez.

Diğer taraftan da başlayabilirsin. Sadece gevşe...bütün gerilimleri bırak... gevşedikçe, mutlak bir farkındalığın içinde yükseldiğini görmek seni şaşırtacak. Ancak farkındalıkla başlamak daha kolaydır; gevşemeyle başlamak biraz zordur, çünkü gevşeme çabası bile belli bir gerilim yaratır.

Amerika'da You Must Relax (Gevşemelisiniz) diye bir kitap var. Şimdi, zorunluluk varsa, nasıl gevşeyebilirsin? Zorunluluk seni gerecek; kelimenin kendisi derhal gerilim yaratır. "Yapmalısın" Tanrı'nın on emrinden biri gibi geliyor. Kitabı yazan kişi gevşeme hakkında hiçbir şey bilmiyor olabilir, gevşemenin karmaşıklığı hakkında hiçbir şey bilmiyor olabilir.

Bu nedenle Doğu'da biz meditasyona asla gevşemeyle başlamayız; meditasyona farkındalıktan yola çıkarak başlarız. O zaman gevşeme kendi ahengi içinde gelir; sen getirmek zorunda kalmazsın.

Yapmak zorundaysan, belli bir gerilim olacak. Kendiliğinden olmalı; ancak o zaman tam bir gevşeme olacaktır ve olur.

İstiyorsan gevşeyerek başlamayı deneyebilirsin ama hiçbir 'zorunluluk' fikri olmamalı. Gevşeyerek başlamak zordur ama denemek istersen, nasıl başlaman gerektiğine ilişkin bir fikrim var. Bir sürü Batı'lıyla çalışıyorum ve bu insanların Doğu'ya ait olmadığı, Doğulu bilinç akışını bilmediği gerçeğini fark ettim; onlar farkındalığın ne olduğunu hiç bilmeyen farklı bir kültürden geliyorlar.

Özellikle Batılılar için, Dinamik Meditasyon gibi meditasyonlar düzenledim. Meditasyon kamplarına rehberlik ederken, Cabbarca meditasyonunu ve Kundalini meditasyonunu kullandım. Gevşeyerek başlamak istiyorsan, önce bu meditasyonların yapılması gerekiyor. Bu meditasyonlar zihnindeki ve bedenindeki bütün gerilimi alacak. Bundan sonra gevşemek çok kolay. Ne kadar çok şey tuttuğunu bilmiyorsun, gerilimin nedeni bu.

Dağlardaki kamplarda Cabbarca meditasyonunu yaptırdım. Bunu şehirde yapmak zor, çünkü komşular çılgına dönüyor. Polisi arayıp, "Bütün hayatımız mahvoldu!" demeye başlıyorlar. Halbuki kendi evlerinden çalışmaya katılmış olsalar, içinde yaşadıkları delilikten kurtulacaklarını bilmiyorlar! Oysa deliliklerinin farkında bile değiller.

Cabbarca meditasyonu sırasında herkesin aklına gelen herşeyi yüksek sesle söylemesine izin verildi. İnsanların söylediği alakasız, saçma şeyleri duymak o kadar eğlenceliydi ki, çünkü tek tanık bendim. İstediğin herşeyi yapabiliyordun, tek koşul başka birine dokunmamaktı. İnsanlar herşeyi yapıyordu...biri başının üstünde duruyordu, başka biri elbiselerini çıkarıp, bir saat boyunca çıplak halde etrafta koştu.

Adamın biri hergün karşımda otururdu, bankacıydı ya da ona yakın bir mesleği vardı. Meditasyon başladığında yapacağı şeyin düşüncesiyle önce gülümsüyordu. Sonra telefonunu alıp, Alo, alo...' diyordu, gözünün ucuyla bana bakmaya devam ediyordu. Meditasyonunu bozmamak için ona bakmamaya çalışıyordum. Adam hisselerini satıyordu, satın alıyordu, bütün bir saati telefonda geçiriyordu.

Herkes içinde tuttuğu bütün garip şeyleri yapıyordu. Meditasyon bittiğinde, on dakikalık bir gevşeme süresi vardı. Bu on dakika içinde insanlar bilinçli alınmış bir karar olmadan yatıyordu, çünkü tamamen tükenmiş oluyorlardı. Bütün süprüntü atılıyordu, böylelikle belli bir temizlenme hissediyor ve gevşiyorlardı. Binlerce insan sessizlik içinde yatıyor...orda bin kişi olduğunu anlamazsınız bile.

İnsanlar bana gelip, şöyle derdi, 'Şu on dakikayı uzat, çünkü hayatımız boyunca böyle bir gevşeme, böyle bir keyif yaşamadık. Farkındalığın ne olduğunu anlayacağımızı bile hiç düşünmemiştik ama o gevşemeden sonra farkındalığın geldiğini hissettik.

Yani gevşeyerek başlamak istiyorsan, önce bir boşaltım sürecinden geçmek zorundasın: Dinamik meditasyon, Kundalini ya da Cabbarca.

Cabbarca kelimesinin kaynağını bilmeyebilirsin; bu kelime Cabbar adında bir Sufi'den geliyor. Yaptığı tek meditasyon buydu. Ne zaman biri gelse, 'Otur ve başla,' derdi, insanlar onun neyi kastettiğini bilirdi. Hiç konuşmazdı, hiç nutuk atmazdı; insanlara sadece anlamsız konuşmayı öğretirdi. Örneğin, kırk yılda bir, bir gösteri yapardı. Yarım saat boyunca uydurma bir dilde, ne kadar saçma sapan şey varsa konuşurdu; aklına ne gelirse söylemekten başka bir şey yapmazdı. Onun tek öğretisi buydu ve
bu öğretiyi anlayanlara yalnızca, 'Otur ve başla,' derdi.

Cabbar birçok insanın tamamen sessiz olmasına yardım etti. Ne kadar uzun konuşabilirsin? Zihin sonunda boşalıyor. Yavaş yavaş derin bir hiçlik... ve bu hiçlik içinde bir farkındalık kıvılcımı ortaya çıkıyor. Bu kıvılcım her zaman var ama etrafı anlamsız konuşmalarınla kuşatılmış durumda. Bu boş konuşmaların temizlenmesi gerekiyor; bunlar senin zehirin.

Aynı şey beden için de geçerli. Bedeninde gerilim var. Yalnızca bedeninin istediği her türlü hareketi yaparak başla. Hareketleri yönlendirmemelisin. Bedenin dans etmek, yürümek, koşmak, yerde yuvarlanmak istiyor olabilir, bunu değiştirmemelisin, sadece bunun olmasına izin vermelisin.

Bedenine, 'Özgürsün, ne istiyorsan onu yap,' dediğinde olanlar seni şaşırtacak. 'Tanrım, bedenim bütün bu hareketleri yapmak istiyordu ama ben engelliyordum, gerginliğimin nedeni buydu.' Bu demek oluyor ki, iki tür gerilim var, bedensel gerilimler ve zihinsel gerilimler. Gevşemeye başlamadan önce her ikisinin de boşaltılması lazım ki gevşeme seni farkındalığa taşıyabilsin.

Ancak farkındalık tarafından başlamak çok daha kolaydır ve özellikle farkındalık sürecini anlayabilenler için çok basittir. Farkındalığını gün boyunca nesnelere yönelik kullanıyorsun. Arabalar, trafik. Trafikte bile sağ kalabiliyorsun! Bu delilikten başka bir şey değil. Farkında olmadan farkındalığını kullanıyorsun ama sadece dışardaki nesneler için. İçerdeki trafik için de aynı
farkındalığın kullanılması gerekiyor. Gözlerini kapadığında içerde bir düşünce, duygu, rüya ve hayaller trafiği var; hepsi yanıp sönmeye başlar.

Dış dünyada her ne yapıyorsan, iç dünyada da tamamen aynısını yapacaksın ve sen de tanıklık edeceksin. Bunun tadına bir kez varıldığında, tanık olmanın keyfi o kadar büyük, o kadar başka dünyalara aittir ki, sen de daha çok derinlere inmek isteyeceksin. Her vakit bulduğunda, iç dünyana daha da fazla girmek isteyeceksin.

Olay herhangi bir duruş, herhangi bir tapınak, kilise ya da sinagog meselesi değil. Otobüste ya da trende otururken, yapacak hiçbir şey olmadığında, sadece gözlerini kapa. Böylece gözlerin dışarı bakmaktan yorulmaz ve kendini izlemek için yeterince zamanın olur. Bunlar, en güzel deneyimlerin yaşandığı dakikalar olacak.

Yavaş yavaş, farkındalık geliştikçe, bütün kişiliğin değişmeye başlar. Kayıtsızlıktan farkındalığa geçiş, en büyük sıçramadır.
Tek yapman gereken, her durumun farkında olmayı öğrenmek. Farkındalığı geliştirmek için her türlü durumdan yararlan.

why do women cheat on their husbands do all women cheat open

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık