Problem Kılığında Fırsatlar…

Problem Kılığında Fırsatlar…

Hayat demek; sorun demek, insan demek problem demektir. İnsanın olduğu yerde sorun yoksa o zaman insan da orada yok demektir. İnsan bir yerde varsa, sorun da hemen yanındadır. Hatta sorun, insanın gideceği yere insandan önce varır. Ama burada önemli olan; bizim soruna bakış açımız, sorunu algılamada problem var. Sorun kelimesine yüklediğimiz anlamda bir problem var.

Sorunlar; önceden belirleyicidir. Geleceğimizi kalıplamaya çalışırlar. Mesela; “Senden adam olmaz. Senin kafan çalışmaz.” Bakın sorun yaşıyorsunuz ve bu sorunlar sizin önceden geleceğinizi belirliyor, önceden geleceğinizi kalıplandırıyorlar. Şuan yaşadığımız bir sorunun bizim 2 yıl sonramıza, 5 yıl sonramıza tesir etmesine neden müsaade edelim ki? O sorunun şimdiden geleceğimizi şekillendirmesine nasıl müsaade ederiz?

Sorunlar
anımsatıcıdırlar. Bizim kendi kendimize yetmeyeceğimizi anımsatırlar. Başımıza bir sorun geldiği zaman kendi kendimize yetemediğimizi fark ederiz. Yüce yaratıcı ve başkalarının yardımına gereksinim duyarız. Başımıza bir sıkıntı geldiğinde ilk müracaatı Rabbimize yaparız. Hemen ellerimizi açarak dualar ederiz, namazlar kılarız, tespihler çekeriz. Demek ki sorun olması güzel.

Sorunlar fırsattırlar. Bizi rahatlık çemberimizden çıkarıp farklı düşünmemizi sağlarlar. Eğer sorun varsa rahat rahat yatamazsınız. Üniversite ile ilgili Anadolu ve Fen liseleriyle ilgili büyük idealleri olan arkadaşlarımız varsa ve denemelerden istedikleri netleri çıkartamıyor, istedikleri puanları alamıyorlarsa bu arkadaşlar için bir sorun var demektir. Gerçekten bunu istiyorlarsa ve bunu şuan elde edebilecek imkânlara sahip değilse bu bir sorundur. Bu sorun onu rahat uyutmaz. Bu sorun ona 2, 3 saat televizyon izlettirmez. Bu sorun varsa, genç oturup da 3 saat bilgisayarın başında saçma sapan bilgisayar oyunlarıyla oynamaz. Ne yapar? Rahatlık bölgesinden çıkar. Farklı düşünmeye başlar; “Hayalimdeki okulu kazanmam için 20 tane daha net yapmam lazım. 15 puan daha almam lazım. Günde şu kadar soru çözmem lazım. Zamanımı daha iyi kullanayım derler.

Sorunları fırsata çevirenler, başarılı olmak isteyenler, hedefleri idealleri olanlar bu şekilde düşünerek zamanı en iyi şekilde kullanmaya çalışırlar. Ama sizin bir hedefiniz, sizin bir hayaliniz yoksa sorunların altında ezilirsiniz. Sorunları sizi yere seren bir yumruk gibi görürsünüz. Mazeret olarak kullanırsınız. Sorunu fırsata çevirerek, rahatlık çemberini terk etmek, farklı düşünmek, üretmek ya da sorunları başarısızlığa mazeret olarak göstermek…

Sorunlar nimettirler. Sorun; Allah’ın bize en büyük nimetlerinden bir tanesidir. Çoğunlukla içinden geçmediğimiz kapıları açarlar bize. O sorunu görmezseniz yan taraftaki kapıdan girmezsiniz. Sorunlar, o güne kadar fark etmediğiniz güzelliklerin farkına varmanızı sağlar. O güne kadar açılmadığınız okyanuslara açılmanızı sağlar. Bir bakarsınız ki uçsuz bucaksız bir okyanusta yolculuk yapıyorsunuz. Oysa siz biraz önce deredeydiniz. Ama derede yolunuz tıkandı, bir yol açayım dediniz, mücadele ettiniz, bir baktınız ki okyanusa açılmışsınız. Bir sorunla karşılaştığınızda; “Demek ki benim yeni bir kapı keşfetmem lazım. Yeni nimetlerle karşılaşmam lazım.” olaya böyle bakın.

Sorunlar derstirler. Her yeni zorluk bizim öğretmenimiz olacaktır. Sorunlar olmasa nasıl öğreneceğiz? Sorun, sıkıntı, problem olacak, biz de mücadele edeceğiz. Bize öğretmenlik yapacaklar. Hayatta sahip olduğumuz nimetlerin farkına varmamız gerektiğini öğretecekler.

Sorunlar her yerdedirler. Sorunlardan yalıtılmış hiçbir yer ya da kişi yoktur. Yeryüzünde sorunsuz kimse var mı? Dağın başında tek başınıza gidip kalsanız da sorun var, şehir merkezinde de yaşasanız sorun var, falanca beldede yaşasanız yine sorun var. İnsanın olduğu her yerde sorun, problem var.

Problem varsa çözüm var. Çözüm olduğu için problem vardır. Çözüm kelimesi olmasaydı problem kelimesi olmazdı. Sizde diyebilirsiniz problem olduğu için çözüm çıktı. Hayır, önce çözüm var. Her şeyin bir çözümü olduğu için de Allah problemleri de yaratmıştır. Eğer problemler varsa, dersler iyi gitmiyorsa, sınavlar iyi gitmiyorsa, denemeler iyi gitmiyorsa, hayat iyi gitmiyorsa gelin problem gördüğünüz o hadiseleri nasıl çözeceğiz hep beraber bir yol haritası sunalım birbirimize.

Oysaki siz problem çözme yeteneğine sahip olmadığınız için, bakış açınız negatif olduğu için çözemiyorsunuz. Çoğu kişi için problem; kılık değiştirmiş bir fırsat demektir. Bu kişiler; “Problem mi var? Kesin o problemin içinde bir fırsat var bana. Allah bana bir fırsat gönderdi. Ama başkaları görmesin, başkaları hemen kapmasın diye ona problem kılıfını giydirdi. Nasıl olsa biliyor benim o fırsatı göreceğimi. Onu özel olarak bana gönderdi.” diyor.

Sözüm ona problem giriyor 30 kişilik bir sınıfa herkesin önünden geçiyor. “Aman bu problem, uzak durayım” diyor bir tanesi. Ama arka taraflardan bir diğeri sinsi sinsi; “Gel bakalım” diyor. “Bunlar seni problem olarak görsünler. Gel, ben biliyorum senin ne olduğunu. Gel…” diyor, kucağını açıyor. Kucaklıyor onu, üstesinden geliyor. Bir çıkartıyor ki maskesini; herkesin problem diye kaçtığı, meğer büyük bir fırsatmış. İşte problemlerden kaçmayanlar, problemleri kucaklayanlar, fırsatları yakalayanlardır. Problem çözmek; güveninizi arttıracak yeni beceriler edinmenize fırsat sağlayacaktır.

Problem geldi çözdünüz. Bir bakacaksınız ki kendinize güveniniz artıyor. Bugün gençlerin en büyük özgüven problemi nasıl çözülür? Özgüven probleminin; özüne güvenin problemini çözebilmenin yolu; adımlar atmak, karşılaştıkları problemleri, sıkıntıları, sorunları çözmektir. Problem çözme stratejilerini şöyle sıralayabiliriz;

1. Problemin, sorunların tanımlanması


Gençler, hayatla ilgili bir probleminiz mi var? Durumunuzu değiştirecek herhangi bir şeyi yapmaya başlamadan önce tam olarak neyin yanlış gittiğini belirlememiz gerekiyor. Değişim yapacağız, yenilik, yapacağız, adım atacağız ama önce ne yanlış gidiyor?

Bir konuda sadece mutsuz hissetmek, sizi mutsuz eden şeyin neyle ilgili ya da ne olduğuyla ilgili bilgi vermez. Genç diyor ki; “Ben çok mutsuzum” Tamam mutsuzsun da seni mutsuz eden şeyler nedir? Mutsuz olmak; sizin mutsuz olmanıza sebep olan şeylerle ilgili bize bilgi vermiyor. Bir problemi tanımlarken sizi gerçekten rahatsız eden şeyin ne olduğu hakkında olabildiğince açık ve belirleyici olmak önemlidir. Sizi ne rahatsız ediyor? Denemelerde neden kötü sonuç alıyorsunuz? Okulda neden kötü sonuç alıyorsunuz? Sınıfta kendinizi gösterememenizin sebebi ne? Sınıfta, okulda mutsuz olmanıza, okulu sevmemeniz ve gitmek istememenize temel problem nedir?

Problemi şöyle tamamlayabiliriz; neler olduğunu, kimlerin yer aldığını ve yanlış olduğuna inandığımız şeyi yazarız. Yazalım mesela; diyelim ki diyet yapacaksınız ama sadık kalamıyorsunuz. Çünkü bütün vaktiniz; yeme içme programlarıyla geçiyor. Ya daGünde 500 soru çözeceğim ama evde rahat ders çalışacağım odam yok. Ders çalışacak zaman bulamıyorum.” Durumunuzu bir yazın. Durum; şunu yapmak istiyorum, şunu yapamıyorum, nedeni şu.

2. Dâhil olan kişilerin tespiti

Bu durumda olmanıza kimler sebep oluyor? Anneniz, babanız, arkadaşlarınız, öğretmenleriniz, çevre ya da sadece siz… Mesela zayıflamak istiyorsunuz, sadık kalamıyorsunuz. Kim yer alıyor? Sadece siz varsınız. Sebebi sizsiniz. Peki, yanlış olan ne? Mesela zayıflamak istiyorsunuz. Görünüşe göre yediklerinizi kontrol edemiyorsunuz. Yararsız yiyecekler yiyorsunuz, egzersiz yapmıyorsunuz. Sevgili gençler bir sayfanın ortasına sizi temsil edecek bir daire çizin ve etrafına da çevrenizdeki bütün iç ve dış etkileri yazın. Televizyon ders çalışamamaya dış etki olabilir. Ama unutmayın dizilere dayanamamak da bir iç etkendir. Televizyon duruyor orada bu bir dış etki, ama dizi hastalığı, program izleme hastalığı da bir iç etkidir.

3. Hedeflerin belirlenmesi

Hedefimizin belirgin olması lazım. Benim soru çözmem lazım ya da kilo vermem lazım dediğinizde. Ne istediğiniz bellidir. Fakat ne kadar soru çözmeniz gerektiği, ne kadar kilo vermeniz gerektiği, ne kadar zaman sarf etmeniz gerektiğini bahsetmediğiniz için yeterince belirgin değildir. Benim çok soru çözmem lazım derken nedir çok soru? Bir öğrenci için 100 soru, bir öğrenci için 300 soru. Bir öğrenci için 500 sorudur.

Ben bazen diyorum “Günde 400 soru çözen var mı?”

“Hocam ne 400 sorusu!”


Ama öbür taraftan da biri çıkıyor; “Hocam ben de günde beş yüz soru çözüyorumdiyor. Onun için eğer kendinize bir hedef koyuyorsanız buna ulaşıp ulaşamadığınızı ölçmenin bir yolu olmalı. Hedefleriniz belirgin ve ölçülebilir olduğu kadar gerçekçi de olması gerekiyor.

Belirlediğiniz hedeflerin beş akıllı kurala uygun olması gerekiyor. Nedir o?

Belirgin olması lazım; önümüzdeki on gün içerisinde beş bin soru çözeceğim bakın belirgin.

Ölçülü olması lazım; gelişiminizi nasıl ölçeceksiniz. Mesela bir aylık hedef belirlediniz. Haftada bir her gün çözdüğüm soruları yazacağım. Haftalık yapıp yapmadığıma bakacağım.

Başarılabilir olması gerekiyor; hedefinizin gerçekçi olduğundan emin olmanız gerekiyor. “Evet, ben günde iki yüz elli soru çözeceğim, günde bir saatten fazla televizyon izlemeyeceğim, günde elli sayfa kitap okuyacağım” evet başarılabilir bir hedef…

Hedefinizin belirttiğiniz amaca uygun olması lazım.

Hedefinize varmak için ne kadar süre ayırdığınızı belirtmeniz gerekir.

4. Seçenekler ve Sonuçlar


Bir problemle karşılaştığınızda üstesinden gelmenizi sağlayacak yollar bulmanıza yarayan düşüncenizi sınırlandırmayın. Beyin fırtınası diyorlar. Nedir beyin fırtınası; oturun, aklınıza gelen her türlü uçuk kaçık hayalleri yazın. Beyin fırtınası, seçenekleriniz genişletmek için kullanabileceğiniz bir tekniktir.

Mesela sayfanın başına konuyu yazın. Örneğin; üniversiteyi kazanmam gerekiyor, ders çalışmam gerekiyor, kilo vermem gerekiyor. Olabildiğince fikir bulabilmeniz için kendinize on dakika verirsiniz ve bu aşamada düşüncelerinizi yazarken, ne kadar imkânsız olduklarını düşünmeyin ne olursa olsun sansürlemeyin düşüncelerinizi. Tamamen her şeyi yazın. Mesela kilo vermeye karar verdiniz; ‘Yemeği kes, mideni aldır, yediklerini tükür, meyve ye, bir zayıflama programına katıl, yiyecekleri kokla, yemene engel olacak birinin elinden tut, doktorlara git, arkadaşlarına sor, kitap oku, daha çok koşuştur, beline sıkı bir kemer tak, yediklerine sirke koy, baş aşağı dur, ağzını diktir.” Olabildiğince ne geldiyse aklınıza yazın. Sonra bütün bunları yazıp bitirdikten sonra dönüp fikirlerinizi değerlendirebilirsiniz.

Örneğin neler yapabilirsiniz? “Ben bir zayıflama programına katılabilirim, beslenme hakkında daha fazla bilgi edinebilirim, bir diyet kitabı alabilirim, dershanedeki rehber öğretmenimle oturup bir çalışma programı çıkarabilirim, şunu yapabilirim, bunu yapabilirim” yapılabilecekleri yazın. Destek arayın ve size kim yardımcı olabilir bunu düşünün. Belki daha önce bu sorunu aşmış birini tanıyorsunuzdur. Eğer dersle ilgiliyse geçen sene çok zorlu süreçten geçmiş ama üniversiteyi başarıyla kazanmış bir ağabeyiniz, ablanız var. Danışın. Onlardan destekler alın.

5. Karar verme


Planlama yaptınız. Planınız tek bir eylem planı gerektireceği gibi birbiri üzerine kurulacak birden çok eylemi de gerektiriyor olabilir. Eğer karar veremiyorsanız bunun sebebi; bu problemi çözmek size imkânsız gelebilir ve yapabileceğiniz en iyi şey onu yönetmektir. Daha fazla bilgiye ihtiyacınız olabilir. İki ya da daha fazla eylem planından birini seçme konusunda kafanız karışmış olabilir. Öyleyse eğer problemin çözümünün imkânsız olduğuna inanıyorsanız problemi yeniden ve başka bir türlü ifade edebilirsiniz ya da daha kolay çözebileceğiniz küçük parçalara ayırabilirsiniz.

Bir anda günde beş yüz soru, bir anda üç yüz puan, şu kadar puan değil, küçük parçalara ayırın. Eğer daha fazla bilgiye ihtiyacınız varsa bunu nereden elde edeceğinize karar vermeniz gerekmektedir. Kararınızı verdikten sonra yapmanız gereken; harekete geçmek. Her türlü donanıma sahip olduğunuzdan emin olun, attığınız her adımı ve bunların sonuçlarını not etmeniz yararlı olabilir. Bir eylem planı oluşturup bunu uygulamaya başladığınızda tamamladığınız şeyleri işaretleyerek eylemlerinizin durumunu değiştirmeye ne ölçüde katkıda bulunduğunu görebilirsiniz.

6. Eyleme geçme

Eyleme geçin ve bu eylem sürecinde hangi gün neler yaşadığınızı da not alın. Eyleme geçtikten en son sonuçlarını değerlendiriniz. Yapmak istediklerinizi başardıysanız, artık problem çözme sürecini sona erdirebilirsiniz. Eğer hiçbir ilerleme kaydedemediyseniz, attığınız adımları ve aldığınız kararları radikal bir şekilde gözden geçirmeniz gerekiyor demektir. Mesela çok fazla hırslı davranmış olabilirsiniz. O an hedefiniz size ulaşılabilir gibi görünmüş de sonrasında gerçekleşmesinin umduğunuzdan çok daha zor olduğunu anlamış olabilirsiniz.

“Seviyorsan, dalgaları da seveceksin. Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin. Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin.” ‘Nietzsche’


Bu durumda problem çözme sürecinin en başına gitmeniz ve bu sefer yapmak istediğiniz şeyi gerçekleştirebileceğiniz küçük adımlara bölmeniz gerekiyordur. Kendi kendinize başa çıkamayacağınız, kökleri çok daha derinlerde yatan problemleriniz olduğunu fark edebilirsiniz. Ve profesyonel yardım almak isteyebilirsiniz. Hedefler kısmen başarıldıysa nelerin yolunda gittiğini ve nelerin zor geldiğini değerlendirmeniz gerekir. Elde ettiğiniz başarıdan yeterince mutluluk duyduğunuzu hissedebilir ya da daha az başarılı olduğunuz yanlarınızı gözden geçirip bunlar için yeni bir problem çözme sürecini başlatabilirsiniz.

“Her zaman yaptığınız şeyleri yapmaya devam ederseniz her zaman sahip olduğunuz şeylere sahip olursunuz.”



Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık