Sami Paşazade Sezai - Sergüzeşt

Sami Paşazade Sezai - Sergüzeşt

 1860 yılında İstanbul'da doğmuştur. Özel öğrenim gördü. Eğitiminin ardından bir süre devlet dairelerinde çalıştı. Ülkedeki siyasi atmosferden kaçıp bir süre Avrupa'da yaşadı. 1908 II. Meşrutiyet İhtilali'nden sonra Madrid büyük elçiliğine tayin edildi. Cumhuriyetin ilanından sonra kendisine devlet tarafından özel bir maaş bağlandı. Son yıllarını dinlenmekle geçiren Sami Paşazade Sezai, 1936'da İstanbul'da öldü. Edebiyat alanında az eser veren yazar, özellikle Türk romanında gerçekçilik akımının ilk örneği olan Sergüzeşt romanıyla dikkat çekmiştir. Ardından 1892'de küçük hikâyelerini Küçük Şeyler adıyla yayınladı. Sezai Bey'in bu iki eserinin dışında Şir adlı bir oyunu ve sohbet, anı ve gezi yazılarından oluşan Rumûzu'l - Edeb adlı bir kitabı daha vardır.
SERGÜZEŞT
    1889 yılında yayınlanan Sergüzeşt, zaman zaman romantik özellikler taşımakla beraber, konunun işlenişi, konuyu meydana getiren olaylar ve kahramanlar bakımından gerçekçi özellikler taşımaktadır. Romanda esirlik konusu ele alınmakta ve eleştirilmektedir.
Başlıca Kahramanları
    Dilber: Sekiz-dokuz yaşlarında Kafkasya'dan çalınarak esir edilmiş bir çocuktur. Romanda Dilber'in 7-8 senlik hayatı anlatılır. Dilber, büyür ve iyi yürekli güzel bir genç kız olur. Ama kötü talihi onu bırakmaz ve esirlikten kurtulamaz.
    Celal Bey: Asaf Paşa'nın oğludur. Batıda resim eğitimi görmüş sanatkâr ruhlu bir gençtir. Dilber'i sever. Onun için insanların makamları önemli değildir. Dilber'den ayrılınca hastalanıp yataklara düşer.
ÖZET
    Dilber, sekiz-dokuz yaşlarındayken Kafkasya'dan esirciler tarafından kaçırılarak İstanbul'a getirilir. Burada Mustafa E-fendi adlı emekli bir memur tarafından satın alınır. Mustafa Efendi'nin hanımı çok serttir. Dilber'e hiçbir zaman acımaz. Dilber'in görevi, evin kendi yaşlarındaki kızına dadılık yapmak, ona arkadaşlık etmek, bunun yanında evin tüm işlerini görmektir. Dilber bu kadar ağır ve çok iş yapmasına rağmen yine de sahiplerini memnun edemez. Evin kızı da annesi gibi Dilber'e çok kötü davranır. Öyle ki evin hizmetçi kadını bile kendi işlerini Dilber'e yaptırmaktadır. Bu arada Dilber, zengin bir ailenin kızıyla tanışır. Zengin aile kızı ile arkadaş olurlar ve o kız bazı oyuncaklarını Dilber'e hediye eder. Dilber de bunları bir yede saklar. Ancak evin kızı fark edince annesine söyler ve ikisi Dilber'in oyuncaklarını sakladığı yerden çıkararak kırarlar. Bütün bunlara dayanamayan Dilber evden kaçar. Ancak dışarıdaki dünya adına hiçbir şey bilmediği için kısa zamanda yakalanır.
    Dilber bu kadar sıkıntılı bir hayatı yaşarken Mustafa E-fendi de Anadolu'da yeni bir iş bulur. Anadolu'ya taşınacağı için Dilber'i bir esir tüccarına satar. Dilber esir tüccarının yanında da çok sıkıntılı bir hayat yaşar. Okuma-yazma, ev işleri, müzik öğrenme gibi esirlikteki önemli işleri kırbaç altında öğrenir. Bu eğitim dönemiyle beraber yaşı ilerleyen ve genç bir kız olan Dilber, esirci tarafından bir paşa konağına satılır.
    Asaf Paşa ve ailesi, daha önceki Mustafa Efendi ve ailesine göre iyi insanlardır. Dilber'e iyi davranırlar. Konakta Batılı bir hayat sürdürülmektedir. Dilber de bu konağı ve konaktakileri çok sever ve mutlu olur. Asaf Paşa'nın Celal adında genç bir oğlu vardır. Celal, batıda resim eğitimi almıştır. Dilber, güzelliğiyle Celal Bey'in dikkatini çeker ve Celal Bey Dilber'i yaptığı resimler için model olarak kullanmaya başlar. Celal'le Dilber arasında bu şekilde başlayan ilişki zamanla aşka dönüşür. Celal Bey, Dilber' le evlenmek ister. Ancak Celal Bey'in annesi ve babası durumu haber alınca şiddetle karşı çıkarlar. Annesi ve babası, Dilber'i Celal'e layık bulmazlar. Oğulları için kendileri gibi paşa soyundan bir gelin düşünmektedirler. Bu sebeple esirciden alınmış bir kızın bu konağa gelin olamayacağını belirtirler. Celal'i Dilber'den uzaklaştırmak için Dilber'i Celal'den habersiz, bir esirciye satarlar. Celal Bey, durumu öğrenince çok üzülür. Her yerde Dilber'i arar. Ancak bir türlü bulamaz. Bulamayınca da hastalanır ve yatağa düşer.
    Esirci, Dilber'i bu sefer Mısırlı bir zengine satar. Mısırlı zengin, Dilber'i kendine odalık yapmak ister. Dilber bunu kabul etmeyince zindana hapseder. Dilber'in hapsedildiği konakta Cevher adlı bir adam, Dilbere kaçması için yardım eder. Ancak bu esnada kendisi düşerek ölür. Dilber'e de İstanbul'a gitmesi için bilet verir. Ancak Dilber, İstanbul'a gitse de bir şey yapamayacağını düşünerek kendini Nil Nehri'ne atarak canına kıyar.

DERLEYEN...EDİTÖR
İletişim:[email protected]

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık