Napolyon Sözleri

Napolyon Sözleri

 Devrim Fransa’sının askeri dehası Fransız General Napolyon Bonaparte (1769-1821), geliştirdiği savaş taktikleri, sıradışı hücum ve komuta stratejileriyle 200 yıldan bu yana sadece askerlik uygulamalarının değil, yönetim ve idare disiplerinin de merak konusu olmuştur.  Napolyon'un seferleri tüm Batı dünyasında askeri eğitim modelinin temelini oluşturmaktadır. Dünyayı, daha önce görmediği yıkımlarla tanıştıran Napolyon'un ordusu, savaş sahnelerine getirdiği alışılagelmemiş yöntemler ve taktikler, birçok Avrupalı ve sivil savaş generali tarafından kopya edildi. Bugün de hâlâ pek çok askeri düşünce bu büyük Fransız'ın tesiri altındadır. Amerika'daki meşhur "Batı Noktası" akademisi de dahil olmak üzere farklı coğrafyalardaki akademilerde öğrencilere Fransız dili öğretilir; böylece öğrencilerin Napolyon taktiklerine dair kitaplar okumaları amaçlanır.

Devrim Fransa’sının askeri dehası Fransız General Napolyon Bonaparte (1769-1821), geliştirdiği savaş taktikleri, sıradışı hücum ve komuta stratejileriyle 200 yıldan bu yana sadece askerlik uygulamalarının değil, yönetim ve idare disiplerinin de merak konusu olmuştur.

Napolyon'un seferleri tüm Batı dünyasında askeri eğitim modelinin temelini oluşturmaktadır. Dünyayı, daha önce görmediği yıkımlarla tanıştıran Napolyon'un ordusu, savaş sahnelerine getirdiği alışılagelmemiş yöntemler ve taktikler, birçok Avrupalı ve sivil savaş generali tarafından kopya edildi. Bugün de hâlâ pek çok askeri düşünce bu büyük Fransız'ın tesiri altındadır. Amerika'daki meşhur "Batı Noktası" akademisi de dahil olmak üzere farklı coğrafyalardaki         akademilerde öğrencilere Fransız dili öğretilir; böylece öğrencilerin Napolyon taktiklerine dair kitaplar okumaları amaçlanır.

Fransız Devrimi dönemi aynı zamanda sivil savaşların başladığı bir dönemdir. Kral Monarkların geleneksel hanedan savaşlarının, yerlerini insanların savaşlarına terk ettiği bu süreçte, daha büyük ve kapsamlı ordular organize edildi. Çünkü savaşlar, daha büyük savaşlara bürünmüştü artık. Yaşanan tüm bu değişimler arasında kendisine tarihsel alanda biçtiği rolü şöyle tanımlıyor Napolyon: "Anarşi körfezini kapattım, kaostan düzeni çıkardım. Kabiliyeti, onu bulduğum yerde, doğum ve zenginliği nazara almadan ödüllendirdim. Feodalizmi fesh ettim. Eşitliği, insanların dinlerini esas almadan kanun önünde tesis ettim. Yıpranmış monarşiler ile savaştım. Çünkü insanlığın değerlerini tahrip ediyorlardı. Devrimi saflaştırdım."

Napolyon'un Ordularında:

Moral Yüksek Tutulmalıydı: Askere çağırma işlemleri yerine, savaşmak isteyen gönüllüler tercih edilirdi. Bu gönüllülerin devrimci gayretlerini kullanarak orduya yüksek moral aşılayan Napolyon, yeni ödüller koyarak imparatorluk muhafızları gibi elit müfrezeler oluşturmuştu. Çünkü "Lider, umut ticareti yapan kişi"ydi Napolyon için. "Savaş esnasında askerleri cesur kılan, onlara çekilen nutuk değildir. Kıdemli askerler çok zor dinler bu nutukları. Acemi askerler ilk yaylım ateşinde bu nutukları unuturlar. Bu uzun nutukların işe yaradığı tek zaman ise çatışma anıdır. Önemli olan savaş anında baş gösterebilecek olumsuz tüm etkileri uzaklaştırmak, yanlış haberleri düzeltmek, sefer esnasında uygun bir ruh halini canlı tutmak, askerler için keyifli bir ortam yaratmak üzere ordugâh kurmaktır."

Aristokratlar Ayrıcalıklı Sınıf Değildi: Ordu içinde herkes terfi edebilirdi; bu imtiyaz sadece aristokratlara ait olmaktan çıkarılmıştı. Hatta bir er, belli bir süreç içinde general olabiliyordu. Bu uygulamaya değinerek "Bütün generallerimi çamurdan yaptım." diyordu Napolyon.

Ordu Modern Ölçekte Yeniden Organize Edilmişti: Napolyon orduyu müfrezeler halinde, manevra kabiliyetine sahip küçük ordular biçiminde bölümlere ayırmıştı.

Her müfreze, bütün hafif ve ağır silahlara ve zamanın tüm mühendislik ve teknik bilgilere sahipti. Bu müfrezelerin her biri asıl ordudan bağımsız bir biçimde savaşabilecek şekilde eğitilmişti. Sözünü ettiğimiz planlama ve örgütleme yeteneğine işaret edercesine "Beni en çok ne şaşırtır biliyor musunuz, hiçbir şey organize edemeyen güç." der Napolyon.

Müfrezelerin komutanları, tıpkı bir orkestra yönetir gibi ve tam bir güven ortamı içinde bölüklerini öyle ustaca yönetirlerdi ki, Napolyon'un herhangi bir anda yapacağı taktik değişimine hazır ve kolaylıkta adapte olabilecek durumdaydılar.

Çevik Hareket Kabiliyeti Çok Önemliydi: Bölükler bir gün içinde ağır bir yük yüklemeksizin 15-50 km mesafeyi kat edebiliyorlardı. Kimi zaman zor kullanmayla da olsa, yiyeceklerini gittikleri yerlerden tedarik ediyorlardı. Birçok seferde hızlı manevralarla İngiltere'nin, Avustralya'nın, Prusya'nın topraklarını büyük bir süratle dolaştılar. "Şu üç şeyi sürekli zihninizde tutmalısınız: Kuvveti yoğunlaştırmak, hareket ve kararlılık. Karar vermek kadar hiçbir şey zor ve değerli değildir. Ölüm hiçbir şeydir. Mağlup olmuş olarak yaşamak her gün on kez ölmektir. Ordunun gücü makinedeki güç gibidir. Hız ve ordunun morali, zafere daha çabuk ulaşılmasını sağlar."

Napolyon'un Savaş Taktikleri

Kuvvetleri etkili ve hızlıca toparlamak: Napolyon, savaştan önce düşmanlarının sayısını belirler, askerlerini biraraya getirirdi. Binlerce kişilik orduyu kumanda edebilme ve tek merkezden yönetebilme hünerini nereden edindiğine dair ipucu şu önerilerinde gizli: "Gustavus Adolphus, Turenne, Frederick, Alexander, Hannibal ve Caesar… Bu komutanların hepsi aynı prensiple hareket ettiler. Hepsi kendi güçlerini bir arada tutmayı hedef aldılar. Alexander, Hannibal, Caesar, Gustavus, Turenne, Eugene ve         Freder'in seferlerini tekrar tekrar okuyun. Büyük general olmanın ve savaş sanatının sırlarına aşina olmanın tek yolu budur."

Birçok kere Napolyon'un orduyu bir arada tutan savaş metodları sayesinde ordu yok olmaktan kurtulmuştur. Napolyon'a göre müfrezeleri doğru zamanda ve doğru yerde kumanda etmek en iyi komutanlıktır. Manevra ve toparlanma hızı zaferin esasını oluşturmaktadır.

Gücü iktisatlı kullanmak: Napoleon maksimum gücü düşmanın en kritik alanlarına yoğunlaştırırdı. Çok kritik olmayan alanlara ise minimum gücü yerleştirdi. Napolyon'un 1799'da söylediği şu sözlere bakılırsa, bu tutumu vakti zamanında pek az bulunur bir nitelik arz ediyormuş. "Avrupa'da çok iyi generaller var. Fakat bunlar aynı anda birçok şey görüyorlar. Ama ben sadece bir şey görürüm, düşmanın asıl bedenini…"

Zemin Yönetimi: Napolyon için ağır silahları ve orduyu iyi bir zeminde konuşlandırmak çok önemlidir. Onun için ordunun hareketini gizleyen ve düşmanın hareketlerini kontrol eden bir zemin galibiyet için çok şey demekti.

Manevra ve Hücum Kabiliyeti: Napolyon daima hücuma, hıza, manevraya ve sürprizlere inandı. Geliştirdiği hücum taktiği, Büyük İskender ve Sezar'dan bu yana başka hiçbir batılı komutan bu meselede kendisi ile karşılaştırılamaz. "Ordunun ekseriyeti çatışma için hazır bir hale geldiğinde düşmanın hareketlerini yakından takip etmek durumundasın." der Napolyon. "İleri karakolun görevinin esası ilerlemek veya gerilemekte değildir, manevra kabiliyetindedir. İlerideki birim hafif süvarilerden oluşmalıdır. Ve gerektiğinde daha ağır süvariler tarafından desteklenmelidir. Bütün bunlara komuta edenler, yeterli kabiliyet ve bilgi ile donanmış olmalıdır."

Sürpriz Ataklar: Napolyon'un metodu güçlü temerküz amaçlı hücum üzerine kuruludur. Savaşlarda çoğunlukla hücum halinde bulunurdu. Bu sayede düşmana zaman kaybettirir, karşı ordu içinde geçici kaosun oluşmasını sağlardı. Sürpriz ataklarıyla ünlüydü. Öyle ki kimse onun tam olarak nereye hücum edeceğini kestiremezdi. "Bütün geriye çekilme manevraları insan ve malzeme kaybının yanında ordunun moral düzeyini düşürür. Bu durumda başarı şansınızın yükselmesini ümit edemezsiniz."

Taktiklerin Uygulanması: Napolyon için düşman ordusunun sayısının kendi ordusunun sayısını geçip geçmemesi önemli değildi. Onun temel meselesi sayı değil, taktiklerdi. Şöyle diyordu: "Eğer ordu, ağır silahlarda ve süvari birliklerinde sayıca az ise genel bir hareketten kaçınmak gerekir. İlk yetersizlik hareketin hızı ve ağır silahların manevraları ile telafi edilmelidir. Süvarilerin yetersizliği, yerlerin seçimi ile telafi edilmelidir. Tabi bu durumlarda askerin moral durumu çok önemlidir. Şu prensip akılda tutulmalıdır: Bir tuzak amacı güdülmemişse, düşmanın içine sızabileceği aralara asla izin verilmemelidir."

Ağır Silahlar ve Süvari Birliklerine Verilen Önem: Napolyon'a göre "Süvari sınıfının hücumları her zaman için, savaşın başında, ortasında ve sonunda eşit derecede öneme sahiptir. Zaferi takip etmek ve düşmanın toparlanmasına imkân vermemek, süvari birliklerinin işidir." Ağır silahları yeni metodlarla kullanmak da Napolyon'un her daim başvurduğu savaş stratejilerinden biriydi. Bu konuda, "Ağır silahlar ise her daim yaya askerlerin yardımına hazır bir konumda tutulmalıdır. Tanrı en iyi ağır silahlara sahip  olanların yanında savaşır." diyordu.

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık