Napolyonun Savaş Kazandıran Taktikleri

Napolyonun Savaş Kazandıran Taktikleri

 Devrim Fransa’sının askeri dehası Fransız General Napolyon Bonaparte (1769-1821), geliştirdiği savaş taktikleri, sıradışı hücum ve komuta stratejileriyle 200 yıldan bu yana sadece askerlik uygulamalarının değil, yönetim ve idare disiplerinin de merak konusu olmuştur.
Napolyon'un seferleri tüm Batı dünyasında askeri eğitim modelinin temelini oluşturmaktadır. Dünyayı, daha önce görmediği yıkımlarla tanıştıran Napolyon'un ordusu, savaş sahnelerine getirdiği alışılagelmemiş yöntemler ve taktikler, birçok Avrupalı ve sivil savaş generali tarafından kopya edildi. Bugün de hâlâ pek çok askeri düşünce bu büyük Fransız'ın tesiri altındadır. Amerika'daki meşhur "Batı Noktası" akademisi de dahil olmak üzere farklı coğrafyalardaki         akademilerde öğrencilere Fransız dili öğretilir; böylece öğrencilerin Napolyon taktiklerine dair kitaplar okumaları amaçlanır.
Fransız Devrimi dönemi aynı zamanda sivil savaşların başladığı bir dönemdir. Kral Monarkların geleneksel hanedan savaşlarının, yerlerini insanların savaşlarına terk ettiği bu süreçte, daha büyük ve kapsamlı ordular organize edildi. Çünkü savaşlar, daha büyük savaşlara bürünmüştü artık. Yaşanan tüm bu değişimler arasında kendisine tarihsel alanda biçtiği rolü şöyle tanımlıyor Napolyon: "Anarşi körfezini kapattım, kaostan düzeni çıkardım. Kabiliyeti, onu bulduğum yerde, doğum ve zenginliği nazara almadan ödüllendirdim. Feodalizmi fesh ettim. Eşitliği, insanların dinlerini esas almadan kanun önünde tesis ettim. Yıpranmış monarşiler ile savaştım. Çünkü insanlığın değerlerini tahrip ediyorlardı. Devrimi saflaştırdım."
Napolyon'un Ordularında:
Moral Yüksek Tutulmalıydı: Askere çağırma işlemleri yerine, savaşmak isteyen gönüllüler tercih edilirdi. Bu gönüllülerin devrimci gayretlerini kullanarak orduya yüksek moral aşılayan Napolyon, yeni ödüller koyarak imparatorluk muhafızları gibi elit müfrezeler oluşturmuştu. Çünkü "Lider, umut ticareti yapan kişi"ydi Napolyon için. "Savaş esnasında askerleri cesur kılan, onlara çekilen nutuk değildir. Kıdemli askerler çok zor dinler bu nutukları. Acemi askerler ilk yaylım ateşinde bu nutukları unuturlar. Bu uzun nutukların işe yaradığı tek zaman ise çatışma anıdır. Önemli olan savaş anında baş gösterebilecek olumsuz tüm etkileri uzaklaştırmak, yanlış haberleri düzeltmek, sefer esnasında uygun bir ruh halini canlı tutmak, askerler için keyifli bir ortam yaratmak üzere ordugâh kurmaktır."
Aristokratlar Ayrıcalıklı Sınıf Değildi: Ordu içinde herkes terfi edebilirdi; bu imtiyaz sadece aristokratlara ait olmaktan çıkarılmıştı. Hatta bir er, belli bir süreç içinde general olabiliyordu. Bu uygulamaya değinerek "Bütün generallerimi çamurdan yaptım." diyordu Napolyon.
Ordu Modern Ölçekte Yeniden Organize Edilmişti: Napolyon orduyu müfrezeler halinde, manevra kabiliyetine sahip küçük ordular biçiminde bölümlere ayırmıştı.
Her müfreze, bütün hafif ve ağır silahlara ve zamanın tüm mühendislik ve teknik bilgilere sahipti. Bu müfrezelerin her biri asıl ordudan bağımsız bir biçimde savaşabilecek şekilde eğitilmişti. Sözünü ettiğimiz planlama ve örgütleme yeteneğine işaret edercesine "Beni en çok ne şaşırtır biliyor musunuz, hiçbir şey organize edemeyen güç." der Napolyon.
Müfrezelerin komutanları, tıpkı bir orkestra yönetir gibi ve tam bir güven ortamı içinde bölüklerini öyle ustaca yönetirlerdi ki, Napolyon'un herhangi bir anda yapacağı taktik değişimine hazır ve kolaylıkta adapte olabilecek durumdaydılar.
Çevik Hareket Kabiliyeti Çok Önemliydi: Bölükler bir gün içinde ağır bir yük yüklemeksizin 15-50 km mesafeyi kat edebiliyorlardı. Kimi zaman zor kullanmayla da olsa, yiyeceklerini gittikleri yerlerden tedarik ediyorlardı. Birçok seferde hızlı manevralarla İngiltere'nin, Avustralya'nın, Prusya'nın topraklarını büyük bir süratle dolaştılar. "Şu üç şeyi sürekli zihninizde tutmalısınız: Kuvveti yoğunlaştırmak, hareket ve kararlılık. Karar vermek kadar hiçbir şey zor ve değerli değildir. Ölüm hiçbir şeydir. Mağlup olmuş olarak yaşamak her gün on kez ölmektir. Ordunun gücü makinedeki güç gibidir. Hız ve ordunun morali, zafere daha çabuk ulaşılmasını sağlar."
Napolyon'un Savaş Taktikleri
Kuvvetleri etkili ve hızlıca toparlamak: Napolyon, savaştan önce düşmanlarının sayısını belirler, askerlerini biraraya getirirdi. Binlerce kişilik orduyu kumanda edebilme ve tek merkezden yönetebilme hünerini nereden edindiğine dair ipucu şu önerilerinde gizli: "Gustavus Adolphus, Turenne, Frederick, Alexander, Hannibal ve Caesar… Bu komutanların hepsi aynı prensiple hareket ettiler. Hepsi kendi güçlerini bir arada tutmayı hedef aldılar. Alexander, Hannibal, Caesar, Gustavus, Turenne, Eugene ve         Freder'in seferlerini tekrar tekrar okuyun. Büyük general olmanın ve savaş sanatının sırlarına aşina olmanın tek yolu budur."
Birçok kere Napolyon'un orduyu bir arada tutan savaş metodları sayesinde ordu yok olmaktan kurtulmuştur. Napolyon'a göre müfrezeleri doğru zamanda ve doğru yerde kumanda etmek en iyi komutanlıktır. Manevra ve toparlanma hızı zaferin esasını oluşturmaktadır.
Gücü iktisatlı kullanmak: Napoleon maksimum gücü düşmanın en kritik alanlarına yoğunlaştırırdı. Çok kritik olmayan alanlara ise minimum gücü yerleştirdi. Napolyon'un 1799'da söylediği şu sözlere bakılırsa, bu tutumu vakti zamanında pek az bulunur bir nitelik arz ediyormuş. "Avrupa'da çok iyi generaller var. Fakat bunlar aynı anda birçok şey görüyorlar. Ama ben sadece bir şey görürüm, düşmanın asıl bedenini…"
Zemin Yönetimi: Napolyon için ağır silahları ve orduyu iyi bir zeminde konuşlandırmak çok önemlidir. Onun için ordunun hareketini gizleyen ve düşmanın hareketlerini kontrol eden bir zemin galibiyet için çok şey demekti.
Manevra ve Hücum Kabiliyeti: Napolyon daima hücuma, hıza, manevraya ve sürprizlere inandı. Geliştirdiği hücum taktiği, Büyük İskender ve Sezar'dan bu yana başka hiçbir batılı komutan bu meselede kendisi ile karşılaştırılamaz. "Ordunun ekseriyeti çatışma için hazır bir hale geldiğinde düşmanın hareketlerini yakından takip etmek durumundasın." der Napolyon. "İleri karakolun görevinin esası ilerlemek veya gerilemekte değildir, manevra kabiliyetindedir. İlerideki birim hafif süvarilerden oluşmalıdır. Ve gerektiğinde daha ağır süvariler tarafından desteklenmelidir. Bütün bunlara komuta edenler, yeterli kabiliyet ve bilgi ile donanmış olmalıdır."
Sürpriz Ataklar: Napolyon'un metodu güçlü temerküz amaçlı hücum üzerine kuruludur. Savaşlarda çoğunlukla hücum halinde bulunurdu. Bu sayede düşmana zaman kaybettirir, karşı ordu içinde geçici kaosun oluşmasını sağlardı. Sürpriz ataklarıyla ünlüydü. Öyle ki kimse onun tam olarak nereye hücum edeceğini kestiremezdi. "Bütün geriye çekilme manevraları insan ve malzeme kaybının yanında ordunun moral düzeyini düşürür. Bu durumda başarı şansınızın yükselmesini ümit edemezsiniz."
Taktiklerin Uygulanması: Napolyon için düşman ordusunun sayısının kendi ordusunun sayısını geçip geçmemesi önemli değildi. Onun temel meselesi sayı değil, taktiklerdi. Şöyle diyordu: "Eğer ordu, ağır silahlarda ve süvari birliklerinde sayıca az ise genel bir hareketten kaçınmak gerekir. İlk yetersizlik hareketin hızı ve ağır silahların manevraları ile telafi edilmelidir. Süvarilerin yetersizliği, yerlerin seçimi ile telafi edilmelidir. Tabi bu durumlarda askerin moral durumu çok önemlidir. Şu prensip akılda tutulmalıdır: Bir tuzak amacı güdülmemişse, düşmanın içine sızabileceği aralara asla izin verilmemelidir."
Ağır Silahlar ve Süvari Birliklerine Verilen Önem: Napolyon'a göre "Süvari sınıfının hücumları her zaman için, savaşın başında, ortasında ve sonunda eşit derecede öneme sahiptir. Zaferi takip etmek ve düşmanın toparlanmasına imkân vermemek, süvari birliklerinin işidir." Ağır silahları yeni metodlarla kullanmak da Napolyon'un her daim başvurduğu savaş stratejilerinden biriydi. Bu konuda, "Ağır silahlar ise her daim yaya askerlerin yardımına hazır bir konumda tutulmalıdır. Tanrı en iyi ağır silahlara sahip  olanların yanında savaşır." diyordu.
 
Napolyon’dan Liderlik ve Zafer Sözleri
"Birçok insan başarısız olur; zira başarısız planlar yerine yeni planlar yaratmada gayretleri yoktur."
"Şehidi şehit yapan sebeptir, ölüm değil!"
"Ben insanı biliyorum ve Hz. İsa'nın tam bir insan olmadığını söyleyeceğim. Onunla yer yüzünde yaşayan hiçbir insan arasında bir karşılaştırma yapamam. Alexander, Caesar, Charlemagne ve ben imparatorluklar kurduk. Ama bizler dehamızı ne üzerine inşa ettik?: Güç üzerine... Hz. İsa ise imparatorluğunu sevgi üzerine kurdu. İşte bu yüzden şimdi bile milyonlarca insan onun için ölebilir."
"Savaşta bölünmemiş bir emir kadar  hiçbir şey önemli değildir."  
"Düşünmek için zaman ayırın, ama hareket vakti geldiğinde düşünmeyi bırakıp harekete geçin."
"Bu dünyada iki güç vardır, kılıç ve ruh.  Sonunda ruh daima kılıca galip gelir."
"Kabiliyetsizlikle izah edilecek hiçbir kötülüğe başvurmayın!"
"Gayret, karakterli insanın özelliğidir. Karbonun çeliğin özelliği olması gibi…"
"Gerçek kahramanlık, hayatın musibetleri karşısında üstün olmaktır. Her ne surette bize meydan okurlarsa okusunlar…"
"Eğer sebat yeterli ise telaş gereksizdir."
"Halkın refahı, hükümetlerin ilk amacı olmalıdır."
"Hakikatli kişi, kimseden nefret etmez."
"Size sadece bir tavsiyem var, bilge olun!"
"Karakter, organize bir zaferdir."
"Güçlü kişi, istediğinde his ve zihin arasındaki iletişimi durdurabilendir."
"Çok fazla tedbir bazen tam bir işkence       olur. Öyle anlar olur ki kişi kendi benliğini      kadere teslim etmelidir."
"Büyük insanlar dünyanın aydınlanması         için yanmaya ayarlanmış meteorlardır."
"Büyüklük, devam etmiyorsa önemsizdir."
"İntikamın basireti yoktur."
"Taht, sadece kadife ile örtülmüş bir banktır."
"Askerlerim! Ölümden korkmamalısınız.        Ona karşı koyun ve düşman saflarına kadar kovalayın onu. Korkan kişi mağlup olmaya mahkumdur!"
"Cesaret aşk gibi bir şeydir, umut ile beslenmeye ihtiyaç duyar."
"Bütün hayatım boyunca her şeyi kadere kurban ettim. Rahatlığımı, çıkarımı ve mutluluğumu…"
"Bir düşmanla sık sık savaşmamalısınız; aksi takdirde ona bütün savaş taktiklerinizi öğretirsiniz."
"Tarih, üzerine anlaşılmış bir seri yalandır."

orodino Savaşı, Napolyon Savaşları sırasında Fransız Devrim Orduları’na Moskova yolunu açan savaştır.

7 Eylül 1812 günü gerçekleşen Borodino Savaşı, Moskova’nın yaklaşık 110 km. batısında, Moskova nehri üstündeki köprübaşında yapılmıştır. Napolyon ordusu 130 kişilik bir kuvvet ve 500 top desteğinde, 120 bin asker ve 600 top ile savunulan Rus cephesine saldırmıştır. Sabahın ilk ışıklarıyla Napolyon orduları direkt bir taarruza kalkışmışlar, öğlene kadar süren çatışmalarda 5 km.lik cephe hattında belirgin bir ilerleme sağlayamamışlardır. Savaş, öğleden sonraki safhasında karşılıklı top salvolarıyla sürmüştür. Fransız topçusunun etkili atışı ardından yeniden taarruza geçen Fransız birlikleri yine etkili bir sonuç alamamışlardır. Napolyon, 30 kişilik yedek birliklerini savaşa sürmezken General Kutuzov tüm güçleriyle Fransız saldırılarını karşılamaktaydı. Bununla birlikte Fransız taarruzlarının durdurulmasında 2. Rus Ordusu komutanı Prens Piyotr İvanoviç Bagration’un çabaları etkili olmuştur. Prens Bagration, savaş alanında yaşamını yitirmiştir.

Gün boyu süren çatışmalar ve topçu salvoları sonucu Fransız kayıpları 30 bin kişi iken Rus kayıpları 45 bin dolayındadır. Savaş alanında karşı tarafın ateşi sonucu kullanılamaz duruma gelen top sayısı yönünden de Rus Ordusu çok daha ağır kayıplara uğramıştır.

Kutuzov, gece boyunca Borodino mevzilerini boşaltarak Moskova gerilerine çekilmiştir. Her ne kadar Fransız Ordusu’nun ilerleyişini o gün için durdurabilmişse de Rus Ordusu, uğradığı ağır kayıplar dolayısıyla mevzileri izleyen günlerde de tutabilecek gücü kaybetmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla Kutuzov’un geri çekilmesi askeri prensiplere uygun bulunmaktadır. Taktik anlamda “günü kurtaran” Rus Ordusu, operatif anlamda, izleyen günleri kurtaramayacak durumda olması nedeniyle cepheyi boşaltmıştır.

İzleyen günlerde Moskova'yı istila eden Napolyon Orduları, Rus Çarı'nın barış antlaşmasına yanaşmaması, Rus Ordusu'nun imha edilmemiş olması ve kış koşullarında ordunun ikmalinin sağlanamaması nedeniyle Rusya'dan çekilmek zorunda kalmıştır.

Napolyon ve Waterloo savaşı
Victor hugo'nun sefiller'de "waterloo bir savas degildir dunyanin yuzunun degismesidir" diyor, gerçekten de Waterloo tüm tarihçiler tarafından birinci
dünya savaşı öncesi son kesin sonuçlu ve büyük savaş olarak kabul edilmektedir.Bu savaş avrupa kıtasının hatta dünyanın kaderini değiştirdi.History Channel Waterloo belgeselinde şöyle deniyor : Napolyon,kıyaslandığında Büyük İskender,Büyük Friedrik,Sezar ve Hannibal'den
daha fazla savaş görmüş ve kazanmış biri,ama biz onu sadece Waterloo ile hatırlıyoruz,ne büyük bir trajedi.
Tarihçiler yıllardır Napolyon gibi yenilmez görünen bir asker ve o zamanın efsanevi Fransız ordusunun bu savaşı nasıl kaybettiğini sorgular.Aslına bakacak
olursak Elbe adasından kaçtıktan sonra Napolyon tekrar iktidarı alırken savaş
düşündüğü son şeydi,ordu savaşa hiç de hazır durumda değildi,prusya,ingiltere
gibi büyük devletlere savaş ilan etti,ancak hiç biri bunu kabul etmedi,hepsinin
isteği Napolyon belasından sonsuza dek kurtulmaktı.İngiltere,Prusya ve İsveç
hemen birleşti,Bu orduların başında Napolyondan müthiş nefret eden adamlar,
Wellington dükü Arthur Wellesley,Prusyalı general Von Blucher ve İsveçten
Napolyonun kişisel düşmanı da olan Bernadette vardı.Zor durumda ki Napolyon
yine de bir savunma savaşı düşünmedi,ona göre savaşı kazanmanın en iyi yolu
ne olursa olsun hücum etmekti,Napolyon askeri alanda bir hücum ustasıydı,
buna karşın Wellington dükü bir savunma ustası.Napolyonun yaptığı hücumlar
bir türlü sonuç vermiyor,İngilizler müthiş direniyordu,özellikle Fransızların efsanevi süvarilerine karşı uyguladıkları kare savunması şaşırtıcı ve mükemmeldi.Böylece fransızlar prusyalılar yetişene kadar ingilizleri haklayıp
birleşmelerini önlemeyi başaramıyordu,uzaktan bir ordu göründü ve bu ordunun blücher'in prusya ordusu olduğunun ortaya çıkması savaşın seyrini belli ediyordu.Özellikle başarısız süvari ve top hücumlarından sonra gelen ve wellingtonun şapkasını kaldırıp "hücum" demesiyle başlayan ingiliz saldırısı napolyon ordularının geri çekilmesine,dağılmasına yol açıyordu,öyle ki napolyonun hiç bir savaşta yenilmeyen, hiç kaçmayan ünlü imparatorluk muhafızları dahi korkuyla yerlerinden ayrılıp,korkakça geri çekiliyordu.İngiliz-Prusya ordusu artık kazanmıştı,askerlerinin adeta taptığı
Napolyon inanılmaz vahşice bir karar vererek top hücumu başlattı,bu hücum
büyük çoğunlukla kaçan kendi askerlerini vuracaktı...Tüm bunlar faydalı olmadı,
adamları Napolyona gelip "nereye gideceğiz" diye sordular, o da "Paris'e" diye
cevap verdi,"gerisini Tanrı bilir".Bundan sonrası herkesin bildiği gibi,dünyanın en güçlü adamının tarihten silinişi,st helena sürgünü ve bir büyük imparatorluğun
çöküşü,o zamana kadar yıllarca avrupanın en güçlü ve etkili devleti olan fransanın bu özelliği ingiliz ve almanlara kaptırışı.Ancak bu büyük ve ilginç savaşın içeriğinden çok merak edilen napolyonun bu savaşı niçin kaybettiği,
böyle yenilmez bir adamın ne olursa olsun bu şekilde hüsrana uğramaması gerekmez miydi,elbette Napolyonun bu savaşı kaybetmesinin bazı nedenleri
vardı,işte konuşulan nedenler.

-Napolyon savaş sırasında müthiş mide ağrıları yaşıyordu,midesinden yıllarca
rahatsızlık duran Napolyon savaş günleri yürümeyecek,hareket edemeyecek
kadar ağrı çekiyor,buna rağmen savaş yönetmek,saatlerce at üstünde kalmak
orunda kalıyordu.

-Napolyon,yerlerin çok çamurlu ve elverişsiz olduğunu görerek topların geçemeyeceğini düşünmüş ve yarım gün bekleyip zaman kaybetmişti,bu zaman
ingiliz-prusya ordusunun birleşmesini sağlayacaktı.

-Napolyon,eskisi gibi değildi,sinirli,gergin ve kendisini veremez bir hale düşmüştü,kararlarında bazen çıldırmış bir doğanın etkisi görülüyordu.

-Onun askerleri,özellikle mareşal Ney,onun savaşı yönlendirmediği zamanlarda
verdikleri saçma ve riskli emirlerle ordunu telef olmasını sağlamış,her şeyi
bitirmişlerdi.

-Askerler imparatorlarına eskisi kadar bağlılık duymuyor,rusya hüsranının da etkisiyle orduda eski kendine güven sağlanamıyordu.

Bunlar hep yenilginin sebebi olarak gösterilir,ne kadarı doğru ne kadarı yanlış,
Wellington dükü Napolyonu yendikten sonra büyük sükse yaptı,Napolyona
olan kini öyle büyüktü ki ı,onun metreslerini bile topladı,ingiltere başbakanı da oldu,Blücher en büyük ve başbelası düşmanını yoketmenin zevkiyle 3 yıl daha
yaşayıp öldü...Napolyon ise rusyayı,büyük osmanlı imparatorluğunu,ingiltereyi,
tüm avrupayı,afrikayı istila etmek hülyalarıyla başladığı atılımını, sürgünde
zalim bir valinin göz açtırmayan rahatsızlığıyla yaşlı,hasta ve yatalak bir eski
imparator olarak bitirdi...
Waterloo Savaşı

Waterloo Savaşı
Tarih 18 Haziran 1815
Bölge Waterlo Belçika
Sonuç kesin koalisyon zaferi

Taraflar
İlk Fransız imparatoru yedinci koalisyon:
Birleşik Krallık
Prusya
Hollanda
Nassua
Brunswick

Kumandanlar
Napolyon Bonapart
Michel Ney Arthur Wellesley ,Wellington dükü
Gebhard von Blücher

Güçler
73.000 67.000 koalisyon
60.000 Prusyalı(48.000'i saat 18:00 da katıldı)

Kayıplar
25.000 ölü ve yaralı;15.000 kayıp;referans Barbero 22.000 ölü ve yaralı;wellingtonun ordusu:3.500 ölü;10.200 yaralı;3.500 kayıp.
Blücher'in ordusu 1.200 ölü;1.400 kayıp

Waterloo Savaşı 18 Haziran 1815 tarihinde, Fransa İmparatoru Napolyon'un son savaşıdır. Savaş İngiltere-Almanya ittifak güçleriyle Fransa arasında geçmiştir.

Savaşta İngilizlere Dük Wellington, Prusyalılara ise Gebhard von Blücher komuta etmiştir. Müttefikler, Fransa'nın kuzeydoğusuna doğru saldırmayı düşünürken Napolyon onlara Belçika'da bir engelleyici saldırıda bulunmuş, sonrasında bu Waterloo Savaşı'na dönüşmüştür.

Öncelikle İngiliz ordusuyla karşılaşan Napolyon, üstün görünürken süvari birliklerinin yanlış bir manevrayla hemen hemen savaşı İngilizlerin lehine çevirmiş, en sonra Almanların yetişmesi Fransızların yenilgisini bozguna dönüştürmüş ve savaş hemen hemen tüm Fransız ordusunun imhası ya da esaretiyle sonuçlanmıştır.

Savaş, Belçika'nın Brüksel şehrinin 12 km ve Waterloo kasabasının 2 km uzağında gerçekleşti. Matamatiksel olarak 50°40′45″K, 4°24′25″D mevkiinde.

Ordular

Napoleon
WellingtonÜç ordu, muharebede karıştırıldı: Napoleon'un Güney Ordusu, lastik çizmenin altında çok uluslu bir ordu, ve Blücher'in altında Prusya'ya ait bir ordu. 69,000'in civarı Fransız ordusu, 48,000 piyade, 14,000 süvariden dayandı, ve 250 silahla 7,000 top.Napoleon, sahipti, askere alma, onun kuralı boyunca Fransız ordunun sıralarını doldurur muydu, ama o, 1815 kampanya için adamları askere almadı. Onun bütün askerleri, hemen hemen gönüllü olarak renklere dönmüş olan en az biri kampanyasının veteranlarıydı. Süvari özellikle, zırhlı ağır süvarinin her iki pek çok ve korkunç, ve kapsanan on dört alayı ve yüksek ölçüde çok yönlü mızraklı süvarilerin yedisiydi. Hiçbir koalisyon ordusunun, herhangi bir şekilde herhangi bir zırhlı askeri yoktu, ve lastik çizmenin, sadece mızraklı süvarilerin bir avuç dolusu vardı. Lastik çizme, onun, "Rezil bir ordu, çok zayıf ve hasta-donanımlı, ve çok deneyimsiz bir değnek" sahip olduğunu dedi.onun ordusu, 67,000 adamdan dayandı; 50,000 piyade, 11,000 süvari, ve 150 silahla 6,000 top. Bunlardan, 24,000, İngilizdi, kralın Alman lejyonundan başka bir 6,000'le. İngiliz ordu askerlerinin hepsi, düzenli askerlerdi, ve onların 7,000i, yarımadaya ait savaş veteranlarıydı.Ayrıca, Hollanda'dan 17,000 asker, Hanover'den 11,000, Brunswick'ten 6,000, ve Nassau'dan 3,000 vardıBu koalisyon ordularının, 1815'te olmuş olan-tekrar kurulan vardı, Napoleon'un daha erken yenilgisinden sonra. Bu ordularda profesyonel askerlerin çoğu, İspanya'da İngiliz orduyla kavga etmiş olan Hanover ve Brunswick'ten Fransa veya Napoleonic rejimlerinin, bazıları istisnasıyla ordularında onların kariyerlerini harcamıştı. Anakarasal ordularda askerlerin birçoğu, deneyimsiz milisti.Lastik çizme, ağır süvariden hem de keskin bir şekilde eksikti, sadece yedi Britanyalı ve üç Hollanda'ya ait-Belçikalı alaya sahip olmak. York'un Dükü, onda lastik çizmenin değnek memurlarının birçoğunu koydu, onun emir ikinci-içi dahil, Uxbridge'nin kontu. Uxbridge, süvariyi yönetti, ve lastik çizmeden sınırsız özgürlüğü vardı. Lastik çizme, daha fazla bir 17,000'i trooya yerleştirdi</nowiki>


Savaş alanı

Meşhur "morne plain" Viktor Higo ve Lion's Hillock tarafından tanımlananAcı tecrübe konumu, kuvvetli bir taneydi. O, kendisine doğu-batı koşuyor olan uzun bir sırttan dayandı, dikey çizgi, ve Brüksel'e ana yol tarafından ikiye böldü. Sırtın tacı boyunca Ohain yolunu koştu, derine batık bir yol. Brüksel'le kavşağın yakınında yol, kabaca lastik çizmenin konumunun merkezinde sahip olan ve günün büyük kısmı için onun karargahı olarak hizmet edilen büyük bir karaağaçtı. Lastik çizme, Ohain yolundan sonra sırtın tacının sadece arkasında bir çizgide onun piyadelerini konuşlandırdı. Ters eğimi kullanmak, onun, birçok defa önceden olduğu gibi, bir yer lastik çizmenin kuvveti gerçekte, onun çatışmacıları ve topunun dışında Fransız tarafından görülemezdi.Savaş alanının önünün uzunluğu, iki buçuk milde hem de göreli olarak kısaydı (4 km). Onun içeride merkez, yaptığı derinlikte onun kuvvetlerini düzenlemesi için bu izin verilen lastik çizme, ve sağda, Braine l 'Alleud köyüne doğru bütün yol, Prussians'ın, gün esnasında onun solunu güçlendirecek olduğu beklentide. Sırtın önünde, güçlendirilebilen üç konum vardı. Uç noktadaki sağda şato, bahçe, ve Hougoumont'un meyve bahçesi miydi. Bu, büyük ve kuyu-inşa edilen bir ülke eviydi, önce ağaçlarda sakladı. Ev, batık, örtülen bir yol boyunca (Veya delik yol) onun, hangisi sağlanabildiği boyunca kuzeyde karşıladı. Uç noktadaki solda Papelotte köyü müydü. Hem Hougoumont hem de Papelotte, güçlendirildi, ve asker yerleştirildi, ve böylece emniyetle lastik çizmenin böğürleri demir atıldı. Papelotte hem de, Prussians'ın, yapacak olduğu Wavre'ye yolu yönetti, lastik çizmenin konumuna takviye kuvvetlerine yollardı. Ana yolun batı kenarında, ve lastik çizmenin çizgisinin kalanının önünde, çiftlik evi ve, kralın Alman lejyonunun 400 hafif piyadesiyle asker yerleştirilen Haye Sainte'nin olduğu lanın meyve bahçesi miydi. Yolun karşı kenarında, 95inci tüfeklerin, keskin nişancılar olarak ilan edildiği artık kullanılmayan bir kum madeniydi. Bu konum, bir saldırgana korkunç bir meydan okumayı sundu. Lastik çizmenin sağını dönmesi için herhangi bir deneme, t'i almayı gerektirecekti


Savaş

Wellington çok erkenciydi.Yaklaşık 02:00 veya 03:00 18 Haziran sabahında. Şafak sökene kadar mektup yazdı. Blücher'e teyid etmesi için bir mektup yazmıştı. Mont St.Jean'da savaşacaktı. Blücher onu en az bir kolorduyla donatacaktı, aksi halde Brüksel'e doğru geri çekilecekti. Geç bir gece konseyinde Blücher, Gneisenau'yu Wellington'un ordusuna katılmaya iknada başarılı oldu. Ve sabahleyin Wellington, ona üç kolordu sözünü veren haberi alıyordu. 06:00 dan sonra Wellington, ordusunun tertiplenmesini denetlemek için dışarıdaydı. Bülow'un kolorduları Ligny'de yer almamıştı, fakat iki gündür yürüyorlardı. Onun ordusu savaş alanının en uzak yerine yerleştirilmiş ve yağmurun sebep olduğu kötü yol koşullarından dolayı ilerleme çok yavaş idi. 88 top arabası taşıyorlardı.Sonuç olarak kolordunun son kısmı 10:00 daki ilk kısmından altı saat ayrılıyordu.


Hougoumont

Hougoumont duvarlarıWellington raporuna "Yaklaşık saat 10:00'da Napoleon, Hougoumont'daki karagahımıza şiddetli ataklar başlattı." kaydını yazdı. Diğer kaynaklar bu saldırının 11:30'da olduğunu ifade ediyor. Tarihçi Andrew Robert, "Waterloo savaşı hakkında ne tuhaf ki hiç kimse savaşın ne zaman başladığına kesinlikle emin değil." diye not eder. Karargah ve özellikle onun çevreleri dört hafif muhafız bölüğü tarafından korunuyordu. "Wood and Park" Hanoverian hafif piyadeleri ve 1/2.ci Nassau ile. Başlangıç atak Bauduin'in tugayı ile ,"Wood and Park" boşaltıldı, fakat ağır İngiliz topçu ateşi ile geri sürüldüler. İngiliz silahları, Fransız silahları ile yapılan topçu düellosunda şaşırtılıyordu. Bu da Soye'un tugayına ikinci bir atak için izin veriyordu. Bu olay karargahın kuzey kapısına ulaşmayı sağlıyordu. Ayrıca, bazı Fransız orduları onun tekrar güvenlik altına alınmasından önce avluya kadar varmayı başarıyordu. Bu atak daha sonra oraya varan 2. Coldstream Muhafızları ve 2/3. Piyade Muhafız Alayı tarafından geri püskürtülüyordu.


İlk Fransız Piyade Saldırısı

Napolyon 54 topuyla birlikte büyük bataryasını şekillendirmeye geldi.Bunlar öğlen ve 13:30 arası ateş ediyorlardı.Topçu bataryası doğruca hedeflemek için çok geride idi.ve sadec ordular Hollanda tümeninin parçasını görebiliyorlardı. (diğerleri Wellington'un karekteristik askeri taktiklerini kullanıyordu) Ek olarak yumuşak toprak top güllelerini havadan uzağa atmasını engelliyordu. Ve Fransız topçuları,wellington'un tüm tertiplenmesini içine alıyordu.Böylece vuruş yoğunluğu düşüktü.Mamafih,Napolyon'nun emirlerindeki düşmanı şaşırtmak için onun moralini silkele sözdeki düşünce her kadar büyük bir psikolojik hasara yol açmıyorsa da. Yaklaşık saat 13:00 da Napolyon Prusyalı'ların kol nizamını Chapelle St. Lambert köyü yakınında dört-beş mil ( ordu yürüyüşü için üç saat ) uzakta kendisinin sağ kanadında gördü.


apolyon'un stratejik ve taktik özgünlüğü

Hemen hemen bütün tarihçiler ve araştırmacılar, Napolyon’un askeri alanda belirgin bir teorisi olmadığı görüşünde birleşirler. Napolyon’un askeri başarıları, sağlam bir askeri teorik yaklaşım çerçevesinde hazırlanmış planlara değil, savaş alanındaki hareket tarzına bağlanır.

Her şeyden önce Napolyon hep saldırı savaşları vermiştir. Teorik olarak bir saldırı için, bir temel plan ve alternatif planlar hazırlanması gerekir. Ancak, Napolyon’un savaş planları yoktur. Napolyon, kolordularını birbirleriyle bağlantıları kopmayacak ölçüde araziye yayarak ilerler. Böylece rakibini, onu karşılayabilmek için yayılmaya zorlar. Bu yayılma, önceden planlanmış savaş düzeninin o anda değiştirilmesini gerektirdiği için düzensiz olmak zorundadır. Napolyon, savaş alanını rahatlıkla gözleyebileceği bir noktadadır ve düşmanının yayılmasını izler. Belirli bir anda, belirli bir bölge civarındaki birliklerini hızla, belirli bir bölgeye yönelik olarak taarruza kaldırır. Bu nokta, düşmanın kritik “bağlantı noktası”dır. Eğer bu bağlantı noktasına yönelen taarruz başarılı olursa, düşman cephesi yarılmış olur. Eğer başarısız olursa, zaten yaygın durumdaki kolorduları ona, alternatif bir plan için esneklik sağlar.

Bütün bunlar, birliklerini zaafa uğratmayacak biçimde yaymasına ve savaş alanını çok iyi izlemesine bağlıdır. O anın koşullarına uygun olarak birliklerini toplayıp bir “siklet merkezi” oluşturması bu sayede olur.


Rusya Seferi

Rusya, V. Koalisyon’da yer almamıştır. Tiltis Antlaşması’nın sonucudur bu. İngiltere’nin uyguladığı deniz ablukası Rus ekonomisi için de ciddi sonuçlar yaratmaktadır. Rusya’nın Tiltis Antlaşması’nı yok sayarak taraf değiştirmesinde bu ekonomik sıkıntıların etkisi olmuştur.Rusya'nın savaşa girmesiyle savaşın seyri değişmiş, yenilmez olarak nitelendirdikleri Napolyon Orduları yenilgiye uğratılmıştır.

Napolyon’un Rusya Seferi’ne katılan ordunun mevcudu konusunda, farklı kaynaklarda, farklı rakamlar verilmektedir. Esasen, Rusya Seferi’ne çıkan Fransız ordusu, tarihin o güne kadar gördüğü en kalabalık ordudur. Yarıya yakını Fransız askerlerinden oluşmaktadır, diğerleri Fransa’ya tabi ülkelerin askerleridir.

7 Eylül 1812 günü gerçekleşen Borodino Savaşı, Moskova’nın yaklaşık 110 km. batısında, Moskova nehri üstündeki köprübaşında yapılmıştır. Napolyon Ordularını durdurmayı başarmakla birlikte Rus Ordusu'nun kayıpları, mevzileri uzun süre elde tutabilecek durumda değildir. Kutuzov, geri çekilme kararı verir. Hiç bir askeri direnişle karşılaşmadan Moskova'ya giren Napolyon, Rus Çarı'nın bir barış antlaşmasına yanaşmaması, Rus Ordusu'nun imha edilmemiş olması ve kış şartlarında ordusunun ikmalinin neredeyse olanaksız hale gelmesi dolayısıyla Rus topraklarından geri çekilmek zorunda kalmıştır. Ordusunun büyük bir bölümünü bu geri çekilme sırasında kaybetmiştir. Rus Ordusu, onları sürekli olarak izlemiş ve yıpratmıştır.

Paris’e dönen Napolyon, ilerleyen Rus birliklerini Polonya topraklarında karşılamak için yeni bir ordu düzenlemiştir. 2 Mayıs 1813 tarihinde Lützen Savaşı’nda ve 20 Mayıs 1813 tarihinde Bautzen Savaşlarında Rus ordularının ilerleyişini durdurmayı başarmıştır.

Bu tarihlerde Koalisyon güçleri, “Trachenburg Planı” olarak bilinen bir strateji izlemeye karar vermişlerdir. Bu stratejiye göre daha küçük çaplı Fransız birlikleriyle savaşılacak, Napolyon’un yeterince yıpranması sağlanmadan onun komuta ettiği ordularla çatışmaya girmekten kaçınılacaktır.

1813 yılının Ağustos ayında Dresden Savaşı’nda başarı kazanan Napolyon, bu başarısının sonuçlarını geliştirememiştir.

Leipzig Savaşı, 16-19 Eylül 1813 tarihlerinde gerçekleşen, tarihte “Ulusların Savaşı” olarak da bilinen bir savaş olmuştur. Napolyon’un 195 bin kişilik ordusu, Koalisyon güçlerinin 365 bin kişilik ordusu karşısında tutunamamıştır. Napolyon, dört kolorduyu ve Alman prenslerinin desteğini yitirerek savaş alanından çekilmek zorunda kalmıştır.

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık