Sigmund Freud Sözleri

Sigmund Freud Sözleri

“Güleriz ağlanacak halimize.” Ne kadar sık ağzımızdan dökülür bu kelimeler. Özellikle kendi durumumuzun veya çevremizdeki gidişatın vahametini mizaha döktüğümüzde dile getiririz bu cümleyi. Sanki bizi üzen ve geren durumlar karşısında gülmek, kahkaha atmak yerine, daha üzgün bir tepki vermemiz gereklidir. Oysaki mizah ve kendine gülebilme becerisi psikanalizde en üst savunma mekanizmalarından biri olarak görülmektedir. Yani, etrafında kendisine acı veren veya kendisini rahatsız eden deneyimleri ve hisleri gülünebilecek materyale dönüştüren kişi, evrensel, topluma ve kendisine yararlı bir eylem yapıyordur.

Mutsuzluğu tatmadan, hep mutlu olmak istersin. Oysa nelerin seni mutsuz ettiğini bilmeden, nelerle mutlu olacağını bilemezsin.

Güç ve güveni hep dışımda aradım. Ama bunlar insanın içinden gelir. Ve her zaman oradadırlar.

Hiç cevaplanmamış o büyük soru ki ben de otuz yıldır insan ruhunu incelememe rağmen cevaplayamadım, şudur: Kadınlar ne ister?

Uygarlık, ilk defa bir insanın öfkelenince taş atmak yerine laf atmasıyla başlamıştır.

Aslında her normal insan ancak ortalama olarak normaldir. Egosunun bu ya da şu kısmı, az ya da çok derecede deliye eşdeğer durumdadır.

İnsan sevince acıya karşı savunmasız kalır.

İnsan sanılandan çok daha ahlaklıdır ve hayal edilemeyecek derecede ahlaksızdır.

Şairler ve filozoflar bilinçdışını benden önce keşfettiler. Benim bulduğum bilinçaltını incelemeye yarayan bilimsel yöntemlerdir.

"İd"in uğradığı yere "Ego" da mutlaka gider.

sayılan kimseler ve şeyler elektiriklenmiş eşyaya benzetilebilir. Bu gibi insanlar ya da eşya öyle korkunç güç kaynaklarıdır ki , elektirikleri dokunmayla geçebilir ve bu elektiriğin boşalmasına neden olan canlı dayanıklı değilse üzerinde yıkıcı etki yapar. Bu tabunun çiğnenmesinin ortaya çıkaracağı sonuçlar, bir yandan tabu olan kimsede ya da şeyde saklı olan büyülü etkinin gücüne , diğer yandan da tabuyu çiğneyenin manasının gücüne bağlıdır.  Totem ve Tabu (Sigmund Freud) sayfa 38

Garip değil mi ? Edepli edebinden susar, Edepsiz ben susturdum sanar.

Yaşam belirtisinin kökeninde duygulanma vardır, duygulanmanın da temeli aşktır.

Garip değil mi ? Birini işaret ederek suçlarken işaret parmağınız onu, Diğer üç parmağınız ise sizi gösterir.

Wundt ;
Tabuya insanlığın en eski yasası der.Tabunun tanrılardan daha eski olduğun ve bu eskiliğin dinden önceki bir döneme kadar gittiği herkes tarafından kabul edilir. Sigmun Freud TOTEM ve Tabu

Bir insanı unutabilirsin,

Bir insanın sana neler yaptığını da unutabilirsin,

ama o insanın sana ne hissettirdiğini asla unutamazsın…

Tabu sınırlamaları din ya da ahlak yasalarından farklıdır. Bunlar bir tanrının egemenliğine bağlı olmaktan çok kendinden yasaktırlar, yasak olmalarını kendileri gerektirir. Bunların ahlak yasalarından ayrılığı ; Tabu yasakları doğrulukları için akla uygun hiç bir neden göstermezler, kökenleri de belli değildir. Bizce anlaşılmaz olmakla birlikte onun egemenliği altında olanlar için bu yasaklar bir zorunluluk, bir gerçek olarak kabul edilir

Aslında unutmak; artık acıyı hissetmemektir. Çünkü yapılanları zihinsel olarak unutmak fizik kurallarına göre mümkün değildir.
Kadınları anlamak için, bir labirenti düz yola çevirmek gerekir.

Zihin bir buzdağı gibidir. Yalnızca yedide biri suyun üzerinde görülebilir.

Uygarlık, insanların birbirine karşı duyduğu içgüdüsel düşmanlık sebebiyle mütemadiyen parçalanma tehdidiyle karşı karşıyadır.

Çocuklar tümüyle egoist varlıklardır. İhtiyaçlarını çok yoğun biçimde hisseder ve karşılamak için acımasızca mücadele ederler.

Dostoyevski'nin kişiliğinde sadistliği dile getiren yanlar da vardır. Bunları, acı çektirmekten hoşlanmasında sevdiği insanlara bile hoş görüyle davranmayışından; tedirginliğinden ve bir yazar olarak okurlarına karşı davranışında görüyoruz. Demek ki, Dostoyevski, önemsiz şeylerde başkalarına karşı; önemli şeylerde de kendine karşı sadistti. Yani aslında, bir mazoşistten başka şey değildi. Mazoşist, herkesten daha uysal, kibar ve yardımsever bir kimsedir.

Birinin yalan söylemesine kızmam da yalan söylerken yakalanacak kadar salak b…ir insanın beni kandırmaya çalışmasına kızarım.

Garip değil mi? İnsan kötü bir şey yapacağını hissettiği zaman, mutlaka vicdanını susturacak bir sebep bulur.

ego tarafından gemlenmesi gereken düzensizlikler ne kadar çoksa, nevrozun ortaya çıkmasının o kadar kolaylaştığını da unutmamak gerekir. Çünkü nevroz, egonun bir bireşime (senteze) ulaşmak konusunda başarı göstermediğini ve bunu yapmaya çalışırken kendi birliğini elden kaçırdığını belirten bir işarettir.

Bir yorum

Cevapla

  
 
3+2 İşleminin Sonucu    
Yukarı Çık