ATASÖZLERİ - DEYİMLER- ÖZLÜ SÖZLER - GÜZEL SÖZLER- VECİZELER- ATA SÖZLERİ- ATA SÖZÜ -S-S-S-S-S-

 ATASÖZLERİ - DEYİMLER- ÖZLÜ SÖZLER - GÜZEL SÖZLER- VECİZELER-  ATA SÖZLERİ- ATA SÖZÜ -S-S-S-S-S-

ATASÖZLERİ - DEYİMLER- ÖZLÜ SÖZLER - GÜZEL SÖZLER- VECİZELER-  ATA SÖZLERİ- ATA SÖZÜ -

  -S-


  2185- Sabahın kızıllığı akşamı kış eder; akşamın kızıllığı sabahı güz eder.

  Sabahleyin gökyüzünde görülen kızıllık, o akşam
havanın kış gibi olacağını, akşam görülen kızıllık
ise ertesi sabah havanın güze döneceğini belirtir.

  2186- Sabah ola, hayır ola (gele).

  Bkz. Akşamın hayrından sabahın...

  2187- Sabah sürçen, geceye dek sürçer.

  Bir işe başladığı zaman beceriksizliği görülen kişinin bu durumu sonuna
kadar sürer.

  2188- Sabahtan karnını doyuran, küçükken evlenen aldanmamış.

  Sabahleyin karın doyurulmalıdır ki yapılacak iş için
gereken güç elde edilsin. Yemek, yenmezse iş araya girer, insan aç kalır,
güçsüz kalır, iyi iş yapamaz. Evlenmeyi de geciktirmemelidir ki çocuklar
anne, baba ihtiyarlamadan yetişsinler. Bundan başka, zaman geçince
insan kolay kolay evlenemez.
Krş. Erken kalkan yol alır..

  2189- Sabanın tutağına yapışan el aç kalmaz.

  Çiftçilik yapan aç kalmaz.

  2190- Sabır acıdır, (acı ise de) meyvesi tatlıdır.

  Sabır güçtür, ama güzel sonuç verir.

  2191- Sabırla koruk helva olur, dut yaprağı atlas.

  Sabretmesini bilen kişi olmayacak gibi görünen işlerde bile başarı kazanır.
Sabredilirse ekşi koruk, tatlı üzüm olur. Üzüm suyundan pekmez yapılır,
ondan da helva. Bunun gibi, ipek böceği dut yaprağını yiye yiye büyür,
sonra ipek salgılar. Bununla da atlas dokunur.

  2192- Sabreden derviş, muradına ermiş.

  Birçok işlerin gerçekleşmesi için sabırlı olmak, uzun
zaman beklemek gerekir. Sabırlı olan kişi ereğine
ulaşır.

  2193- Sabreyle işine, hayır gelsin başına.

  Bir işi yaparken ivmez, sabrederseniz hayırlı sonuçlara varırsınız.

  2194- Sabrın sonu selamettir.

  Karşılaştığı güçlükleri sabırla yenmeye çalışan kimse,
sonuda başarıya ulaşır.

  2195- Saçım ak mı, kara mı? - Önüne düşünce görürsün.

  Sonucu çok geçmeden belli olacak bir durumun nasıl biteceğini
merak edenler azıcık sabırlı olmalıdırlar.

  2196- Saç safadan, tırnak cefadan uzar.

  Halk arasında şöyle bir kanı vardır: İnsan keyifli olursa saçı, dertli
olursa tırnağı uzar.

  2197- Sade pirinç zerde olmaz, bal gerektir kazana; baba malı tez tükenir
evlat gerek kazana.

  Hakkıyla yararlanılacak bir şeyin ortaya konabilmesi için birtakım
öğelerin birleşmesi gerektir. Kişi kendi emeğiyle kazanç sağlayıp bunu baba
malına katmıyorsa babasından kalan mal tez tükenir. Krş. Baba malı tez
tükenir...

  2198- Sade sudan zerde olmaz, bal kazana girmeyince, hazır akça tez tükenir arkasından gelmeyince.

  Bkz. Sade pirinç zerde olmaz, bal gerektir kazana; baba malı tez tükenir,
evlat gerek kazana.

  2199- Sadık dost akrabadan yeğdir.

  Candan dost akrabadan daha hayırlı olur.

  2200- Safa ile yenen cefa ile kazanılır.

  Keyifli keyifli harcadığımız para, çok sıkıntı çekilerek kazanılmıştır.

  2201- Sağ (sağlam) baş yastık istemez.

  Sağlam insan durup dururken yatmak istemez. Yatmak istiyorsa herhalde
hastadır.

  2202- Sağ elinin verdiğini sol el görmesin.

  Bkz. Bir elinin verdiğini...

  2203- Sağılır ineğin buzağısı kesilmez.

  Çıkar sağlamaya yardım eden kimseye ya da şeye
zarar gelmemesine dikkat edilmelidir.

  2204- Sağır için iki kere kamet olmaz.

  Herkesin işitip öğrendiği şey, dikkatsiz kimse için
bir daha söylenmez.

  2205- Sağır işitmez (duymaz) uydurur (yakıştırır).

  Sağır, yanında konuşulan şeyleri işitmez ama konuşanların durumuna
bakarak ve anladığını sanarak bir şeyler yakıştırıp söyler. Bir durumun
içyüzünü bilmeyen kişi de görünüşe bakarak edindiği yanlış kanıyı gerçek
sanır.

  2206- Sağırlar birbirini ağırlar. (Keller ile yağırlar birbirini
ağırlar.)

  Toplum içinde önemsenmeyen kişiler birbirlerine değer verir, saygı
gösterirler.

  2207- Sağlık varlıktan yeğdir.

  Sağlıktan büyük zenginlik olmaz. Sağlık olmazsa
varlık neye yarar?

  2208- Sağ olsun da dağ ardında olsun.

  Bkz. Taş altında olmasın da...

  2209- Sahipsiz (ıssız) eve it buyruk.

  Kimsenin ilgilenmediği, benimsemediği, sahip çıkmadığı işler üzerinde
değersiz kişiler egemenlik kurarlar.

  2210- Sakal bıyığa denk olmayınca berber ne yapsın?

  1) Kullanacağı şeyler kusurlu olursa en usta kimse
bile onları uygun biçime sokamaz.

  2) Gelir gidere denk değilse durumu düzene koymaya çalışan kişi ne
yapabilir.

  2211- Sakal keçide de var.

  Bkz. Keçide de sakal var.

  2212- Sakınılan (esirgenen) göze çöp batar.

  Esirgediğimiz, üzerine titrediğimiz şeye her halde bir
zarar gelir.

  2213- Sakla beni varken, bulunayım sana yokken.

  Her şey var olduğu zaman alınıp bir köşeye konulmalı ki ortadan çekildiği
zaman el altında bulunsun ve kullanılsın.

  2214- Sakla samanı, gelir zamanı.

  En değersiz şeyi bile atmayıp saklamalı. Günün birinde işe yarar.

  2215- Saksağan danayı babası hayrına bitlemez.

  Bkz. Karga mandayı babası...

  2216- Sanat altın bileziktir.

  Kişinin elindeki sanat, değeri hiç eksilmeyen bir servettir.

  2217- Sana taşla vurana (dokunana) sen aşla (ekmekle, pamukla) vur (dokun).

  Sana kötülük edene sen iyilik et. Sert davranana yumuşak davran.

  2218- Sanatını hor gören boğazına torba takar.

  Bkz. İşine hor bakan...

  2219- Sanatı ustadan görmeyen (öğrenmeyen) öğrenmez.

  Her sanatın birtakım incelikleri vardır. Kişi ne kadar çalışırsa çalşısın,
bunu kendi kendine bulamaz.
Her halde bir ustadan görüp öğrenmelidir.

  2220- Sana vereyim bir öğüt: Ununu elinle öğüt. (Benden sana bir öğüt:
Ununu elinle öğüt).

  Kişi, işini başkasına inanmamalı, kendisi yapmamalıdır. Krş. Kurda neden
boynun kalın demişler...

  2221- Sarhoşa dokunma, kendi yıkılsın.

  Bkz. Değme sarhoşa...

  2222- Sarhoştan deli bile korkar.

  Sarhoş, deliden daha delice davranışlarda bulunur.

  2223- Sarı altının olacağına sarı samanın olsun.

  Para yenmez, içilmez. Oysa besin olmasa yaşanmaz.
Bu nedenle insan için de, hayvan için de besin paradan
daha değerlidir. Hele insana bağlı olmayan hayvanlar için para
büsbütün gereksizdiz.

  2224- Sarığı sarar, sarar, ulamı yetiştiği yere sokarsın.

  Yürüttüğünüz işi amaçlanan sonuca ulaştıramasanız bile ulaşabildiğiniz
evre de olumlu bir aşamadır.

  2225- Sarmısağı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış.

  Bir topluluğun arasına yeni girmiş olan kötü kimsenin foyası ilk
günlerde meydana çıkmaz.

  2226- Sarmısağı(-nı) hesap eden paça(-yı) yiyemez.

  Bkz. Sirkesini, sarmısağını...

  2227- Sarmısak da acı amma evde lazım bir dişi.

  1) Sorumlulukları olmakla birlikte her eve bir kadın gerektir.

  2) Bir evde ara sıra kullanılaçak şeyden -insanı rahatsız da etse- bir
parça bulunmalıdır.

  2228- Sarmısak içli dışlı, soğan yalnız başlı.

  Anlaşan kimselerin -aynı aileden imişler gibi- birbirlerinden saklısı,
gizlisi yoktur. Başkasıyla böyle bir yakınlık kuramamış olan kimse, tek
başına kendi yaşantısı içindedir.

  2229- Satılık ziftin olsun, Selanik'ten kel gelir.

  İşe yaramaz sandığın bir malı satılığa çıkarırsan görürsün ki hatıra
gelmeyen yerlerden onu arayıp soranlar vardır. Krş. Pekmez gibi malın
olsun..., Çanakta balın olsun...

  2230- Say beni, sayayım seni.

  Bkz. Sev beni, seveyim seni.

  2231- Sayılı günler (gün) tez (çabuk) geçer.

  Bir işin yapılması, ya da gerçekleşmesi için konulmuş olan belli süre
çarçabuk geçer.

  2232- Sayılı koyunu kurt kapmaz (yemez).

  Miktarı saptanarak bir kimseye teslim edilmiş olan
eşya iyi korunur.

  2233- Sebepsiz kuş bile uçmaz.

  Kılavuz ve yardımcı almadan hiçbir iş başarılamaz.
Krş. Delilsiz cennete bile girilmez.

  2234- Sebepsiz ölüm olmaz.

  Bkz. Ecel geldi cihane..., Bahanesiz ölüm...

  2235- Selam para, kelam para.

  Her davranış para harcamayı gerektirir.

  2236- Sel gider kum kalır (kişi ettiğini bulur.)

  Herhangi bir durumda önemli olan, kalıcı öğelerdir. Gelip geçici olanlar değil.

  2237- Sel ile gelen yel ile gider. (Yel gibi gelen sel gibi gider.)

  Emek çekilmeden ele geçen para; gereksiz yerlere
harcanır, çarçur olur gider.

  2238- Sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa. (Sen dede ben
dede, bu atı kim tımar ede.)

  Herkes kendisini buyurucu durumda görür, iş yapmakla
yükümlü saymazsa ortadaki işi kim yapar?

  2239- Sen bilirsin deyince (değirmende) kavga olmaz.

  Bir konu üzerindeki görüşme sırasında uysallık gösterir, karşınızdakinin
dediğini kabul ederseniz, anlaşmazlık çıkmaz.

  2240- Sen bir garip Çingenesin, telli (gümüşlü) zurna nene gerek.

  Yoksul olan ya da toplumda seçkin bir yeri bulunmayan kişi, durumunun
kaldıramayacağı işe kalkışmamalıdır.

  2241- Sen dede ben dede, bu atı kim tımar ede?

  Bkz. Sen ağa ben ağa...

  2242- Senden çıkmış bir kada (kaza), kime giden (gidersin) imdada.

  Yaramaz çocuk, senin yaptığın bir kaza sayılır. Bunun çaresine bakmak için
kimden imdat isteyebilirsin? Kendi eyleminden doğan bütün olumsuzluklar
böyledir.

  2243- Senden devletli ile ortak olma.

  Çünkü o çok para koyup geniş iş yapmak ister; buna senin gücün yetmez.
Zarar ederseniz o dayanabilir, sen dayanamazsın. İş üzerinde de hep onun
sözü geçerli olur.

  2244- Sen dost kazan; düşman ocağın başından çıkar.

  Bkz. Kazanırsan dost kazan...

  2245- Sen işlersen mal işler, insan öyle genişler.

  Çalışırsan malın verimli, kazancın bol olur. Böyle
böle zengin olursun.

  2246- Sen işten korkma, iş senden korksun.

  İnsan, yapacağı işi gözünde büyütmemeli, yenmeye azmederek çalışmaya
koyulmalıdır.

  2247- Sen kazan da düşmana kalsın.

  Kazanacağım malı benden sonra kime bırakacağım diye çalışmaktan vazgeçme.
Düşmana kalacağını da bilsen kazanç yolunu bırakma.

  2248- Sen olursan bensiz, ben de olurum sensiz.

  Bir kimse, başka bir kimse ile olan ilişkisini keserse, o da bu kişi ile
ilişkisini sürdürmek istemez.

  2249- Sen sen, ben ben.

  Hiç kimse kendisini başkasının buyruğu altında görmek istemez. Kendisine
hükmetmek isteyen kimseye karşı duygusu şudur: Sen kendini nasıl yüksek ve
bağımsız görüyorsan ben de kendimi öylece yüksek ve bağımsız görüyorum. Bana
karışamazsın.

  2250- Seraskere dana güttüren dünya.

  Bkz. Dünya bir, işi bir, Kavanoz dipli dünya, İn kalk dünyası.

  2251- Serçeden (kuştan) korkan darı ekmez.

  Yapmayı düşündüğü işin tehlikelerini göze alamayan kimse o işe
girişmemelidir.

  2252- Serçe ile konuşanın sesi semadan gelir.

  Bkz. Deveci ile konuşan kapısını büyük açar.

  2253- Serçeye çubuk beredir.

  Güçsüz kişiye en küçük sarsıntı yıkım nedeni olur.

  2254- Serkeş öküz (son) soluğu kasap dükkanında alır.

  Dik başlı olanlar, davranışlarının cezasını görürler.

  Bu davranışları hayatlarına bile mal olabilir.

  2255- Sermayen bir yumurta ise taşa çal.

  Güvendiğin şey, işe yaramayacak kadar küçük ve önemsiz ise onu
kullanmaktan vazgeç; sonuçtan umudunu kes.

  2256- Sev beni, seveyim seni. (Say beni, sayayım seni).

  Sevgi karşılıklı olur. Sen beni seversen ben de seni severim. Krş. Say
beni, sayayım seni.

  2257- Sevda (sevgi) geçer yalan olur, sonra sokar yılan olur.

  Sevda ateşi sevgilileri önce kaynaştırır; bir süre sonra
söner. Öyle ki başta en büyük mutluluk kaynağı sayılırken, sonra en büyük
rahatsızlık etkeni olur.

  2258- Sevenin kuluyum (kulu ol), sevmeyenin sultanı.

  Sizi sevenlere kul gibi hizmet ediniz. Sevmeyenlere
yüz vermeyiniz, yüksekten bakınız.

  2259- Sevip (sevişip) dostuna, boşanıp kocana varma.

  Bir kadın, töredışı sevdiği kimseye varmamalıdır.
Çünkü bu adam; kendisi gibi başkasıyla da sevişti,
ya da sevişir diye kadına karşı içinde sürekli bir kuşku
duyar. Bu da evlenenler için geçimsizlik kaynağı olur. Kadın, boşandığı
kimse ile yeniden evlenmemelidir. Çünkü boşanmanın nedeni olan eski
anlaşmazlıklar yeniden baş gösterir.

  2260- Sev seni seveni hak ile yeksan ise, sevme seni sevmeyeni Mısır'a
sultan ise.

  Toplumdaki yeri ne denli değersiz olursa olsun, seni
seveni sev. Toplumdaki yeri ne denli yüksek olursa olsun, seni
sevmeyeni sevme.

  2261- Seyrek git sen (sıkça varma) dostuna, kalksın ayak üstüne.

  Kişi dostuna sık sık giderse çok sıcak karşılanmaz.
Seyrek giderse büyük sevgi ile karşılanır. Krş. Sık
gidersen dostuna, yatar arka üstüne.

  2262- Sıcağa kar mı dayanır?

  Sürekli tüketim, en büyük birikimleri bile eritir. Krş.
Hazıra dağlar...

  2263- Sıçana rakı içirmişler, kediye meydan okumuş.

  Rakının güçsüz kişiye geçici bir yiğitlik duygusu kazandırması gibi, kısa
zamanda yükselmeler, bol para kazanmalar da kendisinden çok üstün kimseleri
küçük görme gücü verir. Krş. Eşeğe rakı içirmişler...

  2264- Sıçan (fare) çıktığı deliği bilir.

  Gizli bir iş yapmak üzere girişime geçmiş olan kişi,
yakayı ele verme durumunda kalınca nereye kaçacağını bilir.

  2265- Sıçan geçer yol bulur.

  Bir iş için kötü bir yol açılırsa gelenek olur; artık herkes o yolu tutar.

  2266- Sıçılacak ağız göte yakın gelir.

  Kişinin ağır hakaret görmesi, kendisinin buna yol
açmasından ileri gelir. Krş. Kabahat öldürende değil..., Eceli
gelen..., Dayak isteyen keçi...

  2267- Sık gidersen dostuna, yatar arka üstüne.

  Ne denli candan olursa olsun, dostuna çok sık gitme. Sonra usanır, sana
yüz vermez. Krş. Seyrek git sen dostuna, kalksın ayak üstüne.

  2268- Sınanmışı sınamak ahmaklıktır.

  Bkz. Denenmişi denemek ahmaklıktır.

  2269- Sırça köşkte (evde) oturan, komşusuna taş atmamalı.

  Küçük bir dokunuşla büyük zarara uğrayacak olan
kişi, üzerine düşmanlık çekecek davranışlardan sakınmalıdır.

  2270- Sırrını açma dostuna (dostunun dostu vardır) o da söyler dostuna.

  Bkz. Açma sırrını dostuna...

  2271- Sıtma ben tuttuğumu kırk yıl sonra tanırım demiş.

  Sıtmaya yakalanan kişi tedavi görüp iyileşse bile aradan uzun yıllar
geçer de benzinin solukluğu geçmez.

  2272- Sinek küçüktür ama mide bulandırır.

  Kirli şeylerle bir arada bulunan nesneyi -ne kadar ufak olursa olsun ve
ne kadar zararsız görünürse görünsün- içimiz almaz.

  2273- Sinek pekmezciyi tanır.

  İşini bilen kişi, yararlanacağı kimseyi bilir.

  2274- Sirkesini, sarmısağını sayan paçayı yiyemez. (Sarmısağını hesap eden
paçayı yiyemez.)

  Küçük sakıncalarını düşünerek bir işe girişmeyen
kişi, o işin kazançlarından yoksun kalır.

  2275- Sitte-i Sevir, her saatı bir devir.

  Sitte (Arapça) altı, sevr (Arapça) boğa demektir.
Sitte-i sevr Boğa Burcunun altı günü, anlamını
taşıyor ki güneşin Boğa Burcuna girdiği 21 nisan
da başlar, 26 nisanda sona erer. İşte bu günlerde
hava her saat değişiklik gösterir.

  2276- Sitte-i Sevir, kapıyı çevir.

  Sitte-i Sevirde hava çok bozuk ve fırtınalı olur. Dışarı çıkmamalı.

  2277- Sivilce kurcalanınca çıban olur.

  Bkz. Kurcalama sivilceyi...

  2278- Sivilceyi kurcalama, çıban edersin.

  Bkz. Kurcalama sivilceyi...

  2279- Siyah inekten beyaz süt sağılır.

  Görünüşe değil özdeki cevhere bakılmalıdır. Görünüşü beğenilecek gibi
olmayan öyle kişiler vardır ki değerlerine paha biçilemez.

  2280- Sofu soğan yemez, bulunca sapını komaz.

  Hoşa gitmeyen işlere yönelmez gibi görünen öyle
kişiler vardır ki bu işlere girişince en aşırı yolu tutarlar.

  2281- (Soğanın acısını) yiyen bilmez, doğrayan bilir.

  Bir iş yapılırken ne denli güçlük çekildiğini, o işi
başarmış olan bilir; başarılmış olan işten yararlanan bilmez.

  2282- Soğuk; kırk kat keçe, ben ondan geçe; bir kat deri,
ben ondan geri demiş.

  Bir kat deri giysi, kat kat yün giysiden daha çok sıcak tutar.

  2283- Sokma akıl, sekiz adım gider.

  Bkz. Koyma akıl akıl olmaz.

  2284- Sona kalan donakalır.

  Yapılacak bir işi hemen yapmayıp geciktiren kişi zarar eder. Örneğin bir
şeyden birçok kimse yararlanacaksa daha önce davrananlar seçer, seçer
alırlar; geriye döküntüleri kalır. Belki de hiç kalmaz.

  2285- Son gülen iyi güler.

  Bir konunun üzülecek ve sevinilecek evreleri sona
erdiği zaman sevinilecek durum ağır basmışsa eski
tasalar unutulur, hep sevinilir.

  2286- Son pişmanlık fayda vermez (etmez).

  İyice düşünülmeden yapılan iş, çok kez insanı zarara ya da geri
dönemeyeceği bir çıkmaza sokar.
O zaman pişman olmak da işe yaramaz.

  2287- Sonradan gelen devlet devlet değildir.

  Kişi gençliğinde zengin olmalıdır ki bunu gereği gibi kullansın. İş
göremeyeceği bir yaşta gelen zenginlik neye yarar?

  2288- Sonradan gelenin evi uç, tarlası kıraç olur.

  Herkesin pay alabileceği bir işi yapmakta erken davrananlar, en kazançlı
parçaları ele geçirirler. Gecikenlere önemsiz parçalar kalır.

  2289- Sonradan imam olanın camiye sığmaz sesi; sonradan
kadın olanın hamama sığmaz tası.

  Sonradan görmüş olanlar, alışılmışın dışında gösteriş meraklısı olurlar.
Kendilerini olduklarından daha üstün göstermeye çalışırlar. Krş. Köleden
ağa olan minareyi...

  2290- Soran yanılmamış (yorulmamış).

  İnsan bir işi yaparken karşısına bilmediği birçok şey
çıkar. Bunları doğru, yanlış demeden yapmamalı,
bilenlere sorup öğrendikten sonra yapmalıdır. Biliyorum sandığı işlerde
de yanılabilir. Onlar için de bilenlerin düşüncesini alırsa yanılmayı
önlemiş ve boş yere yorulmamış olur. Krş. Danışan dağ aşmış...

  2291- Sora sora Bağdat (Kabe) bulunur.

  İnsan sora sora, çok uzak ve bulunması çok güç
yerleri bile bulur. Krş. Yol sormakla bulunur.

  2292- Sorma kişinin aslını, sohbetinden bellidir.

  Bir kimsenin kimliğini öğrenmek için soyunu sopunu sormanın gereği yoktur.
Konuşup görüşmesinden nasıl bir insan olduğu anlaşılır.

  2293- Soy asma, soyuna çeker.

  Temiz soydan gelen kişi, her durumuyla soyluluğunu gösterir.

  2294- Soydur çeker, (boktur kokar), (Cins cinse çeker).

  Her canlı az çok soyuna çeker. Kötü soydan gelmişse kendisinde de
bu kötülükten bir iz bulunur.

  2295- Söyleyenden dinleyen arif gerek.

  Öyle konular olur ki anlatan biraz kapalı konuşur.
O zaman dinleyen, söyleyenin ne demek istediğini
anlamalıdır.

  2296- Söyleyene bakma, söyletene bak.

  İçinden geleni söyleyen bir kişinin sözleri, doğru çıkmasını
istediğimiz şeylerse, bunları ona Tanrı söyletiyor der, söylediklerine
inanmak isteriz.

  2297- Söz ağızdan çıkar.

  Mert olan kişi, sözünde durur; verdiği sözü yerine getirir.

  2298- Söz biliyorsan söyle, inansınlar; bilmiyorsan söyleme, seni bir
adam sansınlar.

  İnsan, bildiği konu üzerinde konuşmalı; bilmediği
konuda ağız açmamalıdır.

  2299- Söz dediğin yaş deridir, nereye çekersen oraya gider.

  Birçok sözler, çeşitli anlamlara gelebilir. Kimi zaman dinleyenler, bir
sözü, söyleyenin aklından geçmemiş olan bir anlama çekerler.

  2300- Söz gümüşse sükut altındır.

  Konuşmak güzel, yararlı bir şey olabilir. Ama susmak ondan iyidir.
Çünkü konuşmak insanın başına birtakım işler açabilir. Susan için böyle bir
şey söz konusu değildir.

  2301- Söz sözü açar.

  Bkz. Laf lafı açar.

  2302- Sözünü bil, pişir; ağzını der, devşir.

  Ağzına gelen her sözü söyleme. Bir sözün nereye
varacağını iyi düşün, ondan sonra söyle. Krş. Önce
düşün, sonra söyle.

  2303- Sözü söyle alana, kulağında kalana.

  Sözünü tutana öğüt ver. Söylediklerin bir kulağından girip öbür
kulağından çıkan kimseye nefes tüketme.

  2304- Söz var ara bozar, söz var ara düzer.

  Bkz. Bir söz ara bozar, bir söz ara düzer.

  2305- Söz var, dağa çıkarır; söz var, dağdan indirir.

  İlişkilerimizde dikkatli ve ölçülü konuşmalıyız. Karşımızdakini
sinirlendirip baş kaldırtan da, yatıştırıp yola getiren de çılgınca ya da
akıllıca söylenen sözlerdir. Krş. Söz var iş bitirir, söz var baş yitirir.

  2306- Söz var, iş bitirir; söz var, baş yitirir.

  Sözün insanlar üzerindeki etkisi çok büyüktür. Akıllıca söylenmiş sözler,
karşıdakini inandırır, yumuşatır; işlerin olumlu yola girmesini sağlar.
Ölçüsüz, sert sözler ise karşıdakini sinirlendirir, söyleyenin
öldürülmesine bile yol açabilir. Krş. Söz var dağa çıkarır, söz var dağdan
indirir.

  2307- Söz verme, verdinse dönme.

  Senden beklenen bir işi yapabilip yapamayacağını
iyi düşün. Kendine güvenemezsen söz verme. Ama
söz verdinse ne yap yap sözünü yerine getir.

  2308- Su akarken testiyi doldurmalı (doldur).

  Kişi, fırsattan yararlanmalı; geliri bol olduğu zaman ilerisi için para
biriktirmeye, mal mülk edinmeye bakmalıdır.

  2309- Su aktığı yere (yine) akar.

  Daha önce bize yararı dokunmuş olan güzel bir durum, bugün bulunmasa bile
yarın yine ortaya çıkar.

  2310- Su başından (bendinden) kesilir (bağlanır).

  Bir işi, kimsenin karışamayacağı ve bozamayacağı
biçimde bitirmek için yetkili kişilerin en büyüğü ile
görüşüp anlaşmak gerektir.

  2311- Su bulanmayınca durulmaz.

  Bir konu, türlü çekişmelerden sonra aydınlığa kavuşur, yoluna girer.

  2312- Su bulununca (görülünce) teyemmüm bozulur.

  Ele geçmeyen güzel bir şeyin yerine, ister istemez
ona benzeyen başka bir şey kullanılır. Ama aranan
şey ele geçince, benzerinin değeri kalmaz.

  2313- Suç öldürende değil, ölendedir.

  Bkz. Kabahat öldürende...

  2314- Suç samur kürk olsa kimse üstüne almaz.

  Bkz. Kabahat samur kürk olsa...

  2315- Suçu gelin etmişler, kimse güvey girmemiş.

  Ne denli sevimli görünürse görünsün, suçu kimse
kabul etmez. Krş. Kabahat samur kürk olsa...

  2316- Su içene yılan bile dokunmaz.

  Su içen kimseye dokunulmamalıdır; düşman olsa bile.

  2317- Su küçüğün, sofra (söz) büyüğün.

  Su, büyüklerden önce küçüklere verilmelidir. Çocuklar istedikleri kadar
su içebilirler. Ancak çocukların sofradaki her şeyi yemelerine ve
dilediklerinden, diledikleri gibi almalarına izin verilmez. Sofrada yemeğe
başlamak, büyüklere tanınmış bir haktır. (Konuşmaya da ilkin büyükler başlamalıdır.)

  2318- Su testisi su yolunda kırılır.

  Bir kişi, ya da şey, hangi amaca hizmet ediyorsa
o uğurda bir kazaya uğrar; yok olur.

  2319- Su uyur, düşman uyumaz.

  Durmadan akan suya uyuyor denilebilir de sesi çıkmayan, kıpırdamayan
düşmana uyuyor denilemez. O, fırsat beklemektedir.

  2320- Su yatağını bulur.

  Bkz. Akarsu çukurunu kendi kazar.

  2321- Suyu getiren de bir, testiyi kıran da. (Testiyi kıran da
bir, suyu getiren de.)

  Zamanımızda, görevini iyi yapanla kötüye kullanan
arasında bir fark gözetilmemektedir.

  2322- Suyu havana koy, döv döv yine su.

  Çarpıcı bir özelliği bulunan kişi ya da nesnenin, ne
denli uğraşılırsa uğraşılsın, niteliği değiştirilemez.

  2323- Suyun yavaş akanından, insanın yere bakanından kork (sakın).

  Bkz. Adamın yere bakanından...

  2324- Sükut ikrardan gelir (sayılır).

  Bir kişiye: Sen şöyle bir iş yaptın mı? (yapmışsın)
diye sorulduğunda karşılık vermiyorsa evet diyor sayılır.

  2325- Sür git dememişler, gör geç demişler.

  Beğenmediğiniz durumu, sürüp giden bir anlaşmazlık konusu yapmayınız. Hoş
görüp geçininiz.

  2326- Sürüden ayrılanı (ayrılan koyunu, kuzuyu) kurt kapar.

  Arkadaşlarından ayrılıp tek başına iş yapma yolunu tutan kişi,
koruyucusuz, desteksiz kalır; büyük zararlara uğrar. Krş. Yalnız kalanı
kurt yer.

  2327- Sütle giren huy, canla çıkar.

  Kişinin küçükken edindiği huy, ölünceye değin sürer. Krş. İnsan yedisinde
ne ise yetmişinde de odur., Can çıkmayınca huy çıkmaz., Huy canın
altındadır., Huylu huyundan vazgeçmez.

  2328- Sütlüyü sürüden çıkarmazlar.

  Yararlı, verimli şey, elden çıkarılmaz.

  2329- Sütsüz koyun meleğen olur.

  Çevresine yararlı olamayan, elinde avucunda bir şey
bulunmayan kişi, hep acıklı ve üzüntülü konuşur.

  2330- Sütten ağzı yanan, ayranı üfleyerek içer (yoğurdu üfleyerek yer).

  Bir davranışı kendisine pahalıya mal olan kişi, benzeri durumlar
karşısında çok ihtiyatlı davranır.

DERLEYEN....DRPİST
İletişim:[email protected]

İZMİR'DEKİ KİŞİSEL GELİŞİM KURSLARI- KİŞİSEL GELİŞİM KURSLARI VE
SEMİNERLER İÇİN AYRINTILI BİLGİ:

www.sayginnlp.com – www.cemalkondu.com


Bir yorum

Cevapla

  
 
3+2 İşleminin Sonucu    
Yukarı Çık