ATASÖZLERİ - DEYİMLER- ÖZLÜ SÖZLER- CİMRİLİK ve CÖMERTLİK

 ATASÖZLERİ - DEYİMLER- ÖZLÜ SÖZLER-  CİMRİLİK ve CÖMERTLİK

ATASÖZLERİ - DEYİMLER- ÖZLÜ SÖZLER
DAVRANIŞ 
1. Al kaşağıyı gir ahıra, yarası olan gocunsun: Sorunu, çözmek için yola çıkarsak, sorunun kaynağı olanlar, rahatsız olur. Bundan çekinmemeliyiz. Araştırıp çözüm üretmeli, sorumluluğu sahibine yüklemeliyiz. Sorunları gündeme getirmemek, sorunların çözümüne yönelmemek, bunlara sebep olanların hoşuna gitmez. Çünkü kendilerini, kendi çıkardıkları sorunlarla gizlerler. Çözüme başlamak, sorunları ve sorunun kaynağı olanları ortaya çıkarır.
2.  Alacağını almayan vereceğini bilmez: Çalışıp kazanmadıkça emeğin kıymeti bilinmez. Onun bunun hakkını yiyenler, alacaklarının peşine düşmezler, vereceklerine de dikkat etmezler. Çünkü başkalarının sırtından geçinmeye alışmışlardır. Bu nedenle kendi malının değerini bilmeyen, başkasının malım ve hakkını koruyamaz.
3.  Beterin beteri vardır: Dertten daha büyük dert, acıdan daha derin acılar vardır. Bu nedenle bir sorunla karşılaştığımızda ağır başlı olmalıyız. Sorunu büyütmeden ve abartmadan ele almalıyız. Kendimizi dünyanın en kötü insanı sanmamalı, telâşlanmamalıyız. Daha zor durumda olan insanları hatırlayarak halimize şükretmeli-yiz. Maddî sorunlarda her zaman, kendimizden daha aşağıdaki insanlara bakmalıyız. Her zaman, bizden daha zor durumda olanlar vardır.
4.  Bilen bilir, bilmeyen aslı var sanır: Her söylenenin doğru olup olmadığını bilemeyiz. Böyle durumlarda duyduklarımızla ve elde ettiğimiz yargılarla hareket ederiz. Bu nedenle iç yüzünü bilmediğimiz olay ve durumlar karşısında daha dikkatli olmalıyız. Samimiyetten kaynaklanan davranışları yanlış yorumlamamalıyız.
5. Böyle gelmiş böyle gider: Önceden beri sürüp giden alışkanlıklar vardır. Bir kötülüğü önce yok edilebileceğimize inanmalı, onun kaynağını bulmalı ve ortaya çıkış yollarını kapatmalıyız. Kötü gidişatı değiştirmenin ilk şartı budur. Bilgimizi ve gayretimizi artırmalı, davranışımızı düzeltmeli; olumsuza tepkimizi, çözüme desteğimizi sunmalıyız. Sebepler değişmedikçe sorunların bitmesini beklemek boşunadır.
6. Bülbülü altın kafese koymuşlar, ah vatanım demiş: Mutluluk, olanaklarla değil, kişinin beğeni ve özlemleri ile ilgilidir. Biri için hangi fedakârlığı yaparsak yapalım bu, o kişinin özlem ve beğenileriyle uyuşmuyorsa hiçbir anlam ifade etmez. İnsan büyüdüğü memleketini, evini hiçbir şeye değişmez. Ne kadar çok imkân içinde olsak da özgürlüğümüzün yerini hiçbir şey tutmaz. Bu nedenle bir insanın ne istediğini, nasıl ve nerede yaşamak istediğini kendi belirlemelidir.
7. Dağ yürümezse abdal yürür: Dervişler alçak gönüllü olurlar. Ermişlerin duasını yüce Allah kabul eder. Ancak ermişler, yüce Allah her duamızı kabul etmek zorunda gibi bir tavır takınmazlar. Çile onları isyana sürüklemez. Duaları kabul olsa da olmasa da kulluklarına devam ederler.
8.  Destursuz bağa girilmez: Bir şey, sahibinden habersiz kullanılmamalı ve sahibi olmayan bir mal da ödünç alınmamalıdır. Değerli veya değersiz her şey sahibinindir. Eğer bir şeyden yararlanmak istiyorsak sahibine danışmalı ve onun rızasını almalıyız. Aksi halde saygısızlık etmiş oluruz ve beklemediğimiz bir tepkiyle karşılaşabiliriz.
9. Deve Kabe'ye gitmekle hacı olmaz: Gittiğimiz yer, gördüğümüz insanlar, karşımıza çıkan olanaklar, yetenek ve gayretimize göre bize faydalı olur. Bir şeyle yan yana olmak, bir anlam ifade etmez. Anlamlı olan o şeyle iç içe ve gönül gönüle olmaktır. Kazanç, bulunulan ortama değil, o ortamdan yararlanmaya bağlıdır. Gerekli özelliklere sahip olmayan kişi, ne kadar gayret etse de kâr etmez.
10. Dilsiz de olsa kâmil belli olur: Olgun insanları anlamak için illa konuşmalarını dinlemek gerekmez. Çünkü olgunluk, sadece konuşmayla değil davranışlarla ortaya çıkar. Bu nedenle iyilik, dille ifadeyi gerektirmez. Güzel bir davranış sergileyen ve olgunluk üzere olanlar, kendilerini sözle savunma yani sahip oldukları özellikleri kanıtlama gereği duymazlar.
11.  Dinsizin hakkından imansız gelir: Bazıları, herkesi korkutarak dilediği gibi yaşamak, her istediğine zahmetsizce ulaşmak ister. Karşısına kendisinden daha zorba biri çıkınca geri durur. Yaptığından fazlasını bulur. Kötüleri, zarar verdikleri iyiler değil, kendi içlerinden çıkan kötüler yok eder. Kimsenin yaptığı yanma kalmaz. Kötüler, kendilerinden daha kötüleri ile karşı karşıya gelir ve iyilere yaptıklarının bedelini öderler. İyilikten uzak insanlar, iyilerin sabrına bakarak kötülüklerini artırmamalı, kendilerinden daha kötüsü ile karşılaşıp yaptıklarının karşılığı ödeyeceklerini unutmamalıdırlar.                                                                          
12. Düğün iki kişinin, telâşı deli komşunun: Çevremizdeki gelişmelere gereği kadar tepki vermeliyiz. İlgili kişiden daha duyarlı davranmamalıyız. Bu durumda faydamız olmadığı gibi boş yere kendimizi yorarız. Telâşlanarak, başkalarına yardım etme gücümüzü ve şansımızı yitirmemeliyiz.
13. Elin ayıbını söyleyen senin ayıbını da söyler: Toplum içinde o an olmayan birinin eleştirilmesine izin vermemeliyiz. Çünkü samimi gibi görünerek birinin ağzından laf alıp bize getiren kişi, bizden de başkalarına laf götürürebilir. Bizi kazanmak isteyenlerin, bedel olarak bir başkasını aşağılamasına izin vermemeliyiz. Yanımızda olmayanı eleştirenler, aynı şeyi bize de yapabilirler.
14. Eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah'a emanet et: İnsanlara akıl ve düşünme özelliği verilmiştir. Bu nedenle Allah'tan istemeden önce Allah'ın verdiği bu akıl ve düşünceyi gereği gibi kullanmalıyız. Bütün olanakları kullanıp tedbir aldıktan sonra işimizi Allah'a emanet etmeliyiz. Yoksa her şey gökten hazır inseydi, her şey karşılıksız verilseydi, önlem almadan her şeyimiz korunsaydı imtihan anlamını yitirirdi. Yaptığımız tercihin bir anlamı kalmazdı. Akıl ve irademizle, ortam ve bilincimiz kadar sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz. Tevekkül, sorumluluktan kaçmak ve kendi hatalarımızı rabbimize yüklemek değil; çaba ve gayret ettikten sonra işimizi O'na havale etmektir.
15.  Gel demesi kolay, git demesi zordur: Her ne konuda olursa olsun "git" demek zor olduğuna göre gel derken iyi düşünmeliyiz. Bir insanı işe almak çok kolaydır. Ama gerekli verim alınmadığında o kişiyi işten çıkarmak zordur. İnsan, her istediğimizde değiştirebileceğimiz, geri çevirebileceğimiz bir eşya değildir. Bu nedenle insanı ilgilendiren tüm işlerimizde daha titiz olmalı, karar vermeden önce iyi düşünmeliyiz.
16.  Gel denen yere gitmeyip de ar eyleme, çağrılmadığın yere gidip de yerini dar eyleme: İnsanlar arasındaki ilişkiler, bir diğerinin ilgi ve tavrı ile sınırlıdır, yani karşılıklıdır. Davet edilen yere gitmeliyiz. Çağırılmadığımız yere de gitmemeliyiz. İstenmediğimiz yerde bulunursak kendi hareket alanımızı daraltmış, kişiliğimizi düşürmüş oluruz. Beraberlikler gönülden olmalıdır.
 17. Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz: Çalışmadan, hak etmeden bir şeyi elde etmek isteyen kişilerin başı dertten kurtulmaz. Öyle bir zaman gelir ki bu hatalarım en değerli şeyleriyle, canları ile öderler. Gökyüzünün sonsuzluğunda özgürce uçan kuşu avcının eline düşüren tuzak değil, içindeki yem arzusudur. İnsanlar da nefislerini terbiye etmezlerse, gün gelir küçük bir arzu uğruna can ve mallarım kurban ederler. İçimizdeki arzular sınırsızdır. Onları doyurmak mümkün olmayacağına göre, sınırlandırmayı bilmeliyiz.
18. Hacı hacı olmaz gitmek ile Mekke'ye, sûfî sûfî olmaz gitmek ile tekkeye: Bir iş görüntü olarak yerine gelse de içi boşsa, o iş tam olarak yapılmış sayılmaz. Gittiğimiz yere sadece bedenimizi değil ruhumuzu da götürmeli, oraya kalben kavuşmalıyız. Bedenen yakın olduğumuz olgun insanlarla gönül birliği kurmalıyız. Özümüzde bir güzellik veya güzele düşkünlük, güven ve değerbilirlik yok ise en olgun insanların yanında olmamız bile bize fayda sağlamaz. Önemli bir yerden ve değerli bir kişiden fayda görmek istiyorsak, saygılı ve alıcı olmalıyız. Yoksa ortam ve çevremizdeki insanlar, bizdeki yanlışları ve basitlikleri ortadan kaldıramaz.
19.  Havlayan köpek ısırmaz: Düşüncesini söyleyen, tepkisini açıkça gösteren kişiler kin gütmezler. Görüş ve tepkilerini açıkça ortaya koyarlar. Ancak zarar gördüğü halde ses çıkarmayan, acı duyduğu halde parlamayan kişiler, içten pazarlıklıdır. En fazla zararı verebilmek için fırsat kollarlar. Bunu hissettirmemek için de sessiz kalırlar. Bu nedenle açık yürekli insanların gösterdiği tepkiden dolayı onları kötü sanmamalıyız. Fırsat kollayan ve bize yakın görünen sessiz düşmana karşı önlem almalıyız.
20.  Hayvanın alacası dışında, insanınki içinde: Hayvanın ne olduğu, yaşı, gücü, fiyatı ve her türlü değeri dış görünüşünden anlaşılabilir. İnsanlar hakkında karar vermek zordur. İnsan, düşünce ve niyetini içinde saklar. Bu nedenle onu tanımak zordur ve zaman ister. Yani insanın tanınmasına yarayan yanı, bedeni ve giysisi değildir. İnsanı, ancak yaşamına ve olaylara gösterdiği tepkiye bakarak tanıyabiliriz. Birini tanımış olmak için onunla yolculuk, komşuluk veya alışveriş yapmış olmamız gerekir. Dürüst insanlar, içten davranır. Niyet ve amacını, eksik ve fazlasını gizleme ihtiyacı hissetmez. Ancak, kurnaz ve kötü niyetli insanlar, çirkin niyetlerini iyi davranışlarının ardına saklar. Onların bu yapı ve niyeti, herkes tarafından bilinemez. Bu nedenle insanlar hakkında kendi duygu ve kararımızı iyi tahlil etmeli, karşılıklı ilişkilerde görünüşe aldanmamalıyız.
21.  Herkesin geçtiği köprüden sen de geç: Toplulukla hareket etmek, güven sağlar. Tüm topluma karşın kendi kişisel görüşümüzde ısrarcı olmamalıyız; Kendi görüşümüzü, toplumun çizgisinden değerli bulma yanlışına düşmemeliyiz. Topluma karşı inat etmemeliyiz. Toplumun karar ve yargısına saygılı olmalıyız. Kişisel görüşlerimizi başkalarına dayatmamalıyız.
22. Herkesin tenceresi kapalı kaynar: İnsanların geçim ve yaşamları kendilerine özgüdür.  Yaşamlarım nasıl sürdürdüklerini, hangi sorunları yaşadıklarını dışarıdan anlamak mümkün değildir. Anlayışlı olmalıyız. İnsanların gizli hallerini araştırmaya, ortaya çıkarmaya kalkmamalıyız. Yorumda bulunmamalıyız. Herkesin kendi özellerine saygılı olmalıyız.
23. İslâm'ın şartı beş, altıncısı insaftır: Dinimizin ilk beş şartını yerine getiren insanın yakalaması gereken bir olgunluk düzeyi vardır. Yani bu beş şartı yerine getirmenin sonu insaflı olmaktır. Allah'a hakkı ile kulluk yapan kişi, O'nun kullarına karşı da dürüst ve yumuşak olmalıdır. Yaptığımız ibadet, saygı, hoşgörü ve acıma duygusunu ortaya çıkarıp güçlendirmelidir. Din, sadece kulun yüce Allah'a ibadeti değildir. Kulun kula yapacağı hizmet ve saygıyı da emreder.                                                                                        
24. İti öldürene sürütürler: (bk. Akıbet: Söz 24).
25.  Kabahat öldürende değil ölendedir: Kimse kimseyi öldürmek istemez. Bu vicdanî sorumluluğu almak istemez. Biri, bir başkasını öldürdüğünde, ölen kişi o insanı katil edinceye kadar taciz ve tahrik etmiş olabilir. Sonuçta öldürme sıradan ve basit bir olay değildir. Buna mecbur olmak büyük bir baskı ve zorlama gerektirdiğinden ölen de öldüren kadar suçludur.
26.  Kalabalıkta eşek kuyruğu kesme, kimi uzun kimi kısa der: Kendi özel işlerimizi, toplumun gözü önünde yapmamalıyız. Aksi takdirde herkes bir fikir vermeye kalkar ve bu durumda, ne onları memnun edebiliriz ne de kendi amacımıza ulaşabiliriz. İşe başlamadan önce işi bilenlerle ve o işle ilgilenenlerle dayanışmalıyız. Kararı verip işe başladıktan sonra, yolumuza devam etmeliyiz. Herkesin işe karışması başarısızlık getirir.
27. Karga kekliği taklit ederken kendi yürüyüşünü unutmuş: Kişi özentiye kapılıp, kendini olduğundan farklı gösterirse, kendi özünden uzaklaşır. Bilinçli bir şekilde davranmayan kişi özgün tavrını yitirir. Böylece öz değerlerinden ve geçmişinden uzak, ayrık bir kişilik oluşur. Bir başkası olma yolunda başarısız olur. Önemli olan, insanların bir diğerine benzemesi değil, kendini ortaya koymasıdır. Bir insanın tavır ve davranışlarını bilinçli olarak oluşturup geliştirmesi, kendine özgü bir çizgi yakalamasını sağlar.
28. Keçi geberse de kuyruğunu indirmez: İnat, kendimizi eleştirmemize ve yenilememize engeldir. Çevremizle birlikte aldığımız kararları, görüşüp danıştığımız işleri, hangi engel çıkarsa çıksın mutlaka başarmalıyız. Bu çabaya gayret ve azim denir. Ancak yanlış ve zararlı tutumları körü körüne sürdürerek inat etmemeliyiz. İnsanın bilgi ve görgüsü değişmeden tutumu ve tepkileri değişmez.
29. Kedi uzanamadığı ciğere pis der (Kedi yetişemediği ciğere murdar der): (bk. Haset: Söz 2).
30.  Kurunun arasında yaş da yanar: Çevremizdeki basanlar kadar, olumsuzluklar da bizi etkiler. Suçlu insanların yanında bazı suçsuz insanlar da ceza çeker. Kendi dışımızda gelişen yanlışları çözmede topluma yardımcı olmazsak, bu yanlışlar zamanla bizi de kuşatır. Kötülere karşı koymalı, iyilerin yanında olmalıyız.
31.  Osmanlı tavşanı araba ile avlar: Zengin, soylu ve makam sahibi kişiler, bir işi yaparken ya da bir şeyle mücadele ederken ağır başlılıklarım sürdürürler. Basit ve sıradan davranmazlar. Gevşeklik ve hoppalık yapmazlar. Zaman alsa da sonuçta rakiplerini kolaylıkla alt ederler. Yenilmek veya elden kaçırmak gibi bir telâşlan olmaz. İstediklerinde avuçları ile koymuş gibi bulurlar ve gerekeni yaparlar. Bu nedenle devlet suçlu insanları, en basit ve uzun yoldan da olsa yakalar.                                                                                    
32. Ön teker nereye giderse arka teker de oraya gider: Çocuk ilk tanıdıklarına, anne ve babasına göre davranış ve tepki geliştirir. Yeni davranış ve yorumlarla karşılaşıncaya kadar kişiliği şekillenir. Büyükleri gibi düşünüp davranmaya başlar. Çocuklarımız bizim söz ve davranışlarımızı önemser, sevdikleri için bizi taklit ederler. Kendi tutarlı ve bilinçli tavırlarımızla yavrularımıza ve çevremize en iyiyi yapmada örnek olmalıyız. Yürürken bizi çocuklarımızın takip ettiğini unutmamalıyız.
34. Suç samur kürk olsa kimse üstüne giymez: Toplum önünde saygın ve bilgin olmayı hepimiz isteriz. Hatasız kul olmayacağını çabuk unuturuz ve hep yanlışlarımızı örtmeye çabalarız. Ödül bile verecek olsalar suçumuzu kabul etmeye yanaşmayız. Bu nedenle kendimizin ve herkesin yanılabileceğini aklımızdan çıkarmamalıyız. Hatayı kabul etmeyi, onu düzeltmenin ilk adımı olarak görmeliyiz. Başkalarının hatalarına karşı da sabırlı ve anlayışlı olmalıyız.
35.  Suyun yavaş akanından, insanın yere bakanından kork:
İnsanlarla yüzyüze gelindiği zaman ilk baktığımız yer gözleridir. Bakışlarından sevgi, heyecan veya düşmanlık sezebiliriz. Konuşurken göz göze olduklarımızın sakladıkları bir şey yoktur. Niyetini ve tepkisini saklayanlar, bakışlarım gözlerimizden kaçırırlar. Haya ve saygıdan önüne bakanlar hariç, yere bakan ve davranışlarını sınırlayan insanlardan hayır gelmez. Bu tür davranış sahiplerinin ne zaman ne yapacakları belli olmaz. Kimi insanlar da başkalarının kendine özgü yanlarını ve gizli hallerini görmemek için edeple ayaklarının ucuna bakar. Bu tür insanlara güven duymak normaldir. Ancak gözlerini kaçırarak bir şeyler saklayanlara karşı dikkatli olmalıyız.
36. Sütsüz koyun, meleğen olur: Çalışanlar, bir istek veya şikâyette bulunmaya zaman ayıramazlar. İşleri olduğu için mutludurlar. Tembeller sorumluluğu başkasına yıkmak için çok konuşurlar. İşleri de olmadığı için mutsuzdurlar. Bu nedenle insanların konuşmasına değil, yaptığı işe ve davranışına önem vermeliyiz. Çok konuşmak, her konuda fikir yürütmek yerine sorumluluğumuzu ve görevimizi yerine getirmeliyiz.     
37. Tevekkelin gemisi batmaz: Aldığımız tedbir, gösterdiğimiz gayret ve yaptığımız fedakârlığa rağmen her zaman başarılı olmamız mümkün olmayabilir. Ummadığımız bir sonuç, her şeyimizi altüst edebilir. Bu gibi durumlar, bizlerin çoğu zaman şevkini kırabilir. Yaptıklarımıza değil de Allah'ın kudretine güvenip dayanırsak sonuç ne olursa olsun daha güçlü oluruz. Allah'a inanmak ve dayanmak, bir insan için en büyük güçtür.
38. Üren köpek ısırmaz: (bk. Davranış: Söz 19).
39.  Üşenenin oğlu kızı olmamış: İnsan her şeyden üşenirse kolaylıkla elde edeceği önemli şeylerden bile uzak kalır. Büyük küçük her iş ve başarı için mutlaka gayret göstermemiz gerekir. Az bir emeği sarf etmede tembellik yaparsak, çok şey kaybederiz. Tembel ve korkak olanlar kolay veya zor hiçbir şeye ulaşamazlar.
40. Yarası olan gocunur: Herhangi bir suç sorgulanırken, suçun sahipleri kendi yanlışlarının ortaya çıkması kaygısı ile bu duruma yersiz ve gereksiz tepki verirler. Suçsuz olanlar ne kadar rahatsa, suç sahipleri de o derece huzursuz olurlar. Suçluyu bulmak, suçun üstüne gitmekle olur. Mutlu olmak, doğrulukla mümkündür. Suçlular her zaman huzursuzdur.
41. Yavaş atın çiftesi pek olur: Yumuşak huylu insanlar kolay tepki göstermezler. Sıkıntıyı içlerinde biriktirirler. İşte böyle sessiz sakin insanlar, üstlerine çok gidilir de sıkıştırılacak olursa sert bir çıkış yapabilirler. Sakin ve alçak gönüllü insanların, korkak sanarak üstlerine gitmemeliyiz. Gösterdikleri tepki her an bağırıp çağıranlardan çok daha şiddetli olabilir. Her zaman kızan bir kimse onlar kadar şiddetli tepki göstermez.
42. Yel esmeyince çalı kımıldamaz: Yok yere hiçbir şey olmaz. Olumlu veya olumsuz her durumun bir nedeni vardır. Olumsuzlukları reddetmek veya görmezden gelmek, yanlışımızı ve sorunumuzu ortadan kaldırmaz. Kendimizi ve işimizi gözden geçirmeli, her olayı iyi değerlendirip, daha iyisi için gayret göstermeliyiz. Sorunlar, sebepsiz değildir.
43. Yere bakan yürek yakan: (bk. Davranış: Söz  

DERLEYEN...MURAT KÜDEN(KESFETKENDİNİ EDİTÖRÜ)
İletişim:[email protected]


Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık