ATASÖZLERİ ANLAMLARI, İYİLİK ve KÖTÜLÜK

ATASÖZLERİ ANLAMLARI, İYİLİK ve KÖTÜLÜK

1. Arpa eken, buğday biçmez: Her şeyin bir sebebi vardır. İnsan da yaptığının karşılığım bulur. Bu nedenle kendimiz ne bulmak istiyorsak başkalarına da onu sunmalıyız. Kötülük yaptıktan sonra iyilik beklemeye hakkımız yoktur. Bir belâ veya kötülükle karşılaştığımız zaman hemen kendi iş, niyet ve davranışımızı gözden geçirmeliyiz. O işin başımıza gelme sebebini düşünmeliyiz. Çünkü yaşadıklarımız, bizim önceden yaptıklarımızdır. Yaptığımız iyiliğin bir gün mutlaka bize ve topluma faydası olur. Kötülük yaptıktan sonra iyilik bekleme hakkımı? 

2. Beleş atın dişine bakılmaz: (bk. Haddini Bilmek: Söz 12).

3. Bir elin verdiğini öbür elin görmesin:
(bk. Dürüstlük: Söz

4. Biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar: Başkalarının ihtiyaç duyduğu şeyi har vurup harman savurmak, özellikle bunu göz önünde yapıp insanları tahrik etmek toplum barışını bozar. Düşmanlık ve kargaşa getirir. Elimizden geldiği kadar insanlarla paylaşmalı, ihtiyaç sahiplerine yardımcı olmalıyız. Başkasının hakkını yememeliyiz.

5. Çirkefe taş atma, üstüne sıçrar:
Bilgili, görgülü ve deneyimli insanlar, her yaptığını doğru sanan cahil insanlarla mücadele etmeye kalkmamalıdır. Bu durumdan kendileri zarar görür. Çünkü hatasını kabul etmeyen bilgisiz kişiler, kendilerini değiştirmezler, iyi insanlara da zarar verirler. Onları kendilerinin durumuna düşürmek için ellerinden geleni yaparlar. Cahillikleri, doğruları kabul etmelerine ve yaptıklarının yanlışlığını anlamalarına engeldir.

6.  Davulun önünde oynar, mihrabın önünde ağar: İç erişim olarak hepimiz farklıyızdır. Çoğumuz, iyiliği biliriz ve isteriz. Ama yeterli olgunlukta olmadığımız için hem yanlış yapar hem de her seferinde pişmanlık duyarız. Eleştirilerden ders alır, umutlarla kanatlanırız. Ancak hatalara karşı koyacak gücümüz yoktur. Terkedemesek de günahlardan pişman olmak; pek fazla yapamasak da hayırları istemek; iyi olmanın ilk basamağıdır. Yanlışları bitiremesek de doğruları yapmaya devam etmeliyiz.

7.  Gül, dikensiz olmaz:
Her güzel ve değerli olanın bir bedeli vardır. Bu nedenle güzellerin kusurlarına, güzele giden yolun çilesine katlanmamız; doğruya ve güzele ulaşmamız gerekir. Her şeyi güzel çirkin diye kesip atmamalı; güzellerde kusur, kötü sandıklarımızda iyi bir yön olabileceğini aklımızdan çıkarmamalıyız. Bedelinden korkarak güzelliklerden uzak kalmamalıyız.

8. Hak deyince, akan sular durur: Çıkarcılar, her şeyi kendilerine göre yönlendirirler. Ancak herkesin kabul ettiği ve gün gibi ortada olan gerçeklere karşı koyamazlar. 

9. Hak gelince, bâtıl gider: Çirkinlikler ve yanlışlar, güzelin ve doğrunun olmadığı yerde ömür sürer. Ancak çirkinin çirkinliği, güzel ortaya çıkınca fark edilir. Doğrular kabul edilince yanlışlar gün yüzüne çıkar ve bu yanlışları kimse sahiplenmez. Yanlış ve çirkinle en iyi mücadele onlara karşı çıkmak değil, güzeli ve doğruyu ortaya koymaktır. Güzel ve doğru olan asıl yerini alınca yanlışlar ve çirkinlikler ortadan kaybolur.

10.  Hak yerini bulur:
Birçok insan, ilk anda hak etmeden bir şeyleri elde edebilir. Ancak aradan yıllar geçse de bir şekilde hak yerini bulur. Bir insan gereken çabayı gösterip bir nimeti hak ederse, eninde sonunda ona kavuşur. Çünkü Allah kimseye haksızlık etmez. Her şeye rağmen hakkımızı verir. Pişman olmadığımız ve sürdürdüğümüz yanlışlardan da cezamızı verir. Haksızlık karşısında sabırlı ve sağ duyulu olmalı, boş yere kendimizi üzmemeliyiz. Haksızlıklar ve yanlışlıklar, bizim gücümüzü ve ümidimizi kırmamalıdır.

11. Irmak kenarına çeşme yapılmaz. İyilikler, düşünerek yapılmalıdır. Yaptığımız işin bir amacı ve değeri olmalıdır. Gerek duyulmayan bir konuda sınırı ne olursa olsun yapılan bir yardımın anlamı olmaz. Kimsenin ihtiyaç duymadığı bir şeyi yapmak iyilik veya yardım değildir. Yardımlarda amaç sadece yapmak değil, bir ihtiyaç görmek olmalıdır.

12.  İki kişi dinden olursa bir kişi candan olur: İnsanları aşırılıktan koruyan bazı yazılı kanunlar, sosyal yaptırımlar ve manevî değerler vardır. Bunların varlığı, hepimizin menfaatinedir. Bu kurallar korunmalıdır. Yoksa güven ortadan kalkar, insanlar mallarından ve canlarından olur. İnsanlar, inançlarını reddedecek kadar du-yarsızlaşırsa tüm değerler geçerliliğini yitirir. Kanunlara uyanların sayısı azalır. Can güvenliği biter.

13. İt ile çuvala girilmez:
Kötü ve zararlı insanlarla aynı ortamı paylaşamayız. Aksi halde zararı mutlaka bize de dokunur. Her zaman çevremizi iyi seçmeliyiz. Bizim aynamız; eş, dost ve arkadaşlarımızdır. Toplumda hepimiz eğitilip güzel ahlâk sahibi olmadıkça bir diğerimiz huzurlu olamaz. Hepimiz iyi olmak zorundayız. Kötülerle aynı ortamı paylaşanlar, onların zararından kaçamazlar. Kötülere yandaş olmamalıyız.

14. İyi dost, kara günde belli olur: (bk. Dostluk: Söz 32).

15. İyi insan sözünün üstüne gelir:
Bir kişinin hakkında konuşurken onunla her an yüz yüze gelebileceğimizi düşünerek ölçülü olmalıyız. Çıkıp gelmesi durumunda utanmamak için hakkında iyi düşünmeli ve onu çekiştirmemeliyiz. Güven ortamım sağlamak ve korumak için, insanlar hakkında dedi kodu yapmamalı; insanların hep iyi yanlarını ortaya koymalıyız. Hakkında konuştuğumuz kişi, sanki yanımızdaymış gibi davranmalıyız.

16. İyi olacak hastanın, hekim ayağına gelir:
Başladığımız işin, nasıl sonuçlanacağı kısa sürede kendini gösterir. Bu atasözü, hem hastalar hem de onlara yardımcı olacaklar için bir ümittir. Hasta ya da yardıma muhtaç birinin bakımını zor görüp de o kişiden uzak durmamalıyız. Yardım edince bu işin sandığımız kadar zor olmadığını, düşündüğümüzden de güzel bir iş yaptığımızı anlamış oluruz. Her zorluğun arkasından bir kolaylık vardır. Bunu unutmamalıyız.

17. İyi söyle iyi işit:
Herkes birbirini davranışına, ahlâkına göre değerlendirir ve sever. Biz insanlara karşı iyi niyet beslersek, insanların ardından iyi konuşursak onların bize olan güvenleri artar. İnsan, başkasından nasıl bir karşılık görmek isterse karşısındakine o şekilde davranmalıdır. İyilik yaparsak, iyilik buluruz.

18. İyiliğe iyilik her kişinin işi, kötülüğe iyilik er kişinin işidir:
İnsanlar hata yapabilir. Onlardan beklenen hatalarında ısrar etmemeleri, yanlışım savunmamalarıdır. Toplumda hatalı insanların yanı sıra her zaman iyilik üzere olan ve kimseye zarar vermeyen, kötülere bile iyilik yapan insanlar da vardır. Bunlar parmakla gösterilecek kadar az ve elleri öpülecek kadar saygındırlar. Toplum tarafından er kişi diye tanımlanırlar. Kötülük yapmak, bir çaba ve beceri gerektirmez. Herkes kötülük yapabilir. Ancak sürekli iyilik üzere olmayı herkes beceremez. Özellikle kötülüğe karşı iyilik yapmak, insanlığın elde edilmesi en zor ama en büyük sıfatıdır.
        '
19. İyiliğe iyilik olsaydı, koca öküze bıçak vurulmazdı: Yapılan davranışın amacı çok önemlidir. Çıkar için yapılan yardımları, iyilikle karıştırmamalıyız. Bu iyilikler çıkarların bitmesiyle yerini kötülüğe bırakır. İyiliğin nedenini bilmezsek, hayal kırıklığına uğrarız. Bu nedenle beklentiye dayanan iyilikler, iyilik değildir. Kasabın verdiği ot, et içindir. Bir hayvan, semirmesi için beslenir. Ama bunun farkına varmaz. Tam kilosunu bulduğu zaman da kesime gönderilir. Bunun gibi, bize yapılan iyilikler, bizden beklenen çıkar için, bizi tuzağa çekmek için yapılıyorsa bu iyiliklerin sonunda düşmanlık var demektir. Bu sebeple yapılan iyilikler amacına göre değer kazanır. Bir şeyin iyilik olması için iyi niyetle yapılması şarttır.
Bu atasözü iyiliklerden ve iyi insanlardan şüphe etmeyi değil, çıkar için yapılan iyiliklere dikkat çekmeyi amaçlar.

20.  İyilik eden iyilik bulur: İyilikler karşılıksız kalmaz, ama karşılık için de iyilik yapılmaz. İyilik yapanlara, herkes iyilikle karşılık verir. Herkes elinden geldiği kadar iyilik yapmalı, bu konuda emeğinin boşa gittiğini sanmamalıdır. Mutlaka yaptığının karşılığını görür. Ancak başlangıçta böyle bir karşılık beklemek, iyiliğinin tanım ve içeriğine ters düşer.

21. İyilik et, denize at, balık bilmezse Halik bilir: İyilik yaparken karşılığını aynı kişiden beklememeliyiz. Bu durumda hayal kırıklığına uğrarız. Herkes yapılan iyiliğin değerini anlayamaz veya karşılığını veremez. İyilik yaparken farkedilme ve övülme amacı gütmemeli, iyilik yaptığımız kişiden karşılık beklememeliyiz. Yardımlarımızı gizli yapmalıyız. Açıktan göstere göstere yardım yapanlar, çıkar umanlardır. Her şeyi Allah için yapmalıyız. O zaman iyiliğimiz karşılıksız kalmaz. Zaten sadece insanlar için yapılan iyilik, dünyada kalır. Bu niyetle iyilik yapan, yaşamı süresince bu yaptığı ile yersiz yere gururlanır. Ölüm geldiğinde ise bu memnuniyet biter.

22.  İyilik et kele, övünsün ele: Sıradan insanlar kendilerine bir kere iyilik yapıldığında bile çok memnun kalırlar. Varlıklı insanlara yapılan iyiliklerin anlamı olmaz. Çünkü ihtiyaçları olmadığı için kolay memnun olmazlar. İyilik yaparken en fazla ihtiyacı olana yönelmeliyiz. Bu, daha etkili ve kalıcı olur. Muhtaç insanlar, yapılan iyiliği unutmazlar ve uzun süre her yerde anarlar.

23. İyilik, iki baştan: İyilik, karşılık beklenmeden yapılmalıdır. Ancak karşıdaki kişi de bunun kıymetini bilmeli, nankörlük etmemelidir. İnsanca davranabilmen, sözle veya tavırla memnuniyetini belirtmelidir. Bu, aradaki bağı ve yardımlaşmayı güçlendirir. İyilikten karşılık beklememek, iyilik yapanın görevidir. Yardım görenin görevi ise yapılan yardım, hediye veya ikrama, teşekkürle karşılık vermektir. Tek taraflı yardımlar sürekli olmaz. İyilik ve yardımlaşmanın devamı ve kuvvetlenmesi için yardım edenin karşılık beklememesi; yardımı alanın da teşekkür etmeyi bilmesi gerekir.

24.  Kendi kötü olan, herkesi kötü görür. İnsan, insanın aynasıdır. Karşıda gördüklerimiz çoğu kez bizim kendi yüzümüzdür. Kötü bir niyetle insanları gözlemenin sonucu; gördüğümüz kötülükler, o kişilerin kusuru değil bizim yanlışlarımızın yansımasıdır. İyi bakan iyi görür. Gören, gözümüz değil gönlümüzdür. Yani görüş kişinin yeteneğine göredir. Bilgi ve görgü düzeyidir. Kendisi kötü olan, hep kötülükleri; iyi olan, iyilikleri görür. Yanlışlık, gördüklerimizde değil, gören gözümüzdedir.

25. Köpek, yal yediği kapıyı tanır: (bk. Dostluk: Söz 62).    

26.  Köpeğin duası kabul olsa gökten kemik yağar:
Kötü insanlar, kendi yapıları gereği her zaman kötülük ister. Ancak iyilerin de bir sahibi ve savunucusu vardır. Bu nedenle her zaman kötülerin dediği olmaz. Öyle olsaydı dünyanın tüm düzeni bozulurdu. Yaşadıklarımız, davranış ve niyetimizin karşılığıdır. Başımıza geleni başkasından bilmemeliyiz. Kötülerin bütün duaları kabul olsaydı, iyiler yaşayamazdı. Kötülerin duası, bizim yaptığımız kötülükler kadar kabul olur. Başımıza gelenler, sadece kötülerin dilekleri değil, bizim hak ettiklerimizdir.

27.  Körler, sağırlar birbirini ağırlar: Gelir ve kültür düzeyimiz ilişkimizi, işimizi ve çevremizi belirler. Çevremizle aramızdaki bağlan şekillendirir. Herkes kendi gücü ve eğitimine göre çevre edinir. Farklı düzeydeki insanlar, ihtiyaç, zevk ve yaşantıları farklı olduğu için beraber olamazlar. Basit veya cahil bulduğumuz insanlar, zengin ve akıllı olanlardan daha samimi dostluklar kurabilirler. Herkes, kendine yakın insanlarla beraber olmaktan hoşlanır. Her insanın kendine göre dostu vardır.
 
28.  Kötü komşu, insanı mal sahibi yapar:
İnsanlar yan yana yaşadığı komşuları ile karşılıklı yardımlaşma içindedir. Öyle ki çoğu kez bazı temel ihtiyaçlarını bile birbirinden sağladıkları olur. Kimi düzensiz insanlar haddi aşarak komşusuna yüklenir. Bazı araç ve gereçleri satın almak yerine komşudan ister. Bu, komşunun yardımını kesmesine neden olur. Bu durumda ihtiyacımızı kendi paramızla almak ve mal sahibi olmak durumunda kalırız. Kötülük gibi görünen bu durum, bizim bir yanlışımızı düzeltmemize ve mal sahibi olmamıza yarar.

29.  Kötü komşunun yedi mahalleye zararı vardır: Yapılan yanlışların kişisel ve sosyal zararları vardır. Özellikle beraber yaşamak zorunda olduğumuz insanların sorunlarıyla iç içe oluruz. Çevredeki her şey ortak malımızdır. Bu nedenle kişisel davranıp hiçe sayacağımız hiçbir şey olmamalıdır. Bir kişinin ormanı yakması, su kaynağını kurutması, havayı kirletmesi, yeraltı ve yerüstü kaynaklarına zarar verip onları kullanılamaz hale getirmesi, hepimizin sorunudur. Hepimizin yarınını ilgilendirir. Hele günümüzde bir kişinin tek başına yaptığı bir hata küçülen dünya içinde herkesi etkilemektedir. Tüm dünya ile birlikte davranmak ve Yunus'un yüzyıllar önce yaptığı gibi tüm insanları sevmek durumundayız. Yoksa bireylerden başlayan toplumsal duyarsızlığın önünü alamayız.

30. Kötülük eden, kötülük bulur: İnsanlar birbirlerine iyi davranmalıdır. Kötülüğün kimseye faydası olmaz. Yaptığımız kötülüğün yanımıza kâr kalmayacağını, bedelini ödeyeceğimizi unutmamalıyız. Kötülük yapan, yine kötülük bulacağından, yaptığım kendine yapmış sayılır.

31. Kurdun yanında kuzu olmaz: Kötü insanlara değerli ve temiz şeyler emanet edilmez. Bu şekilde, iyilere kötülük yapmış oluruz. Çünkü kötünün ne yapacağını bildiğimiz halde önlem almazsak, iyileri onlara kurban etmiş oluruz.

32. Kurunun yanında yaş da yanar
: (bk. Davranış: Söz 30).

33. Marifet, iltifata tâbidir: Başarı, ödüllendirilme veya övme ile güçlenir. Yapılan güzel bir şeye gereken değeri vermezsek, başarı devam etmez. İyiliği övmek insanları iyiliğe teşvik eder ve başarıyı artırır. İnsanların başarılı olmaları, çevreleri tarafından desteklenmelerine ve kendilerine değer verilmesine bağlıdır.

34. Mürüvvete endaze olmaz: Cömertliğin ölçüsü olmaz. Cömertlik ve yardım zorunlu olmadığı için bunlar hakkında az, çok veya iyi kötü gibi bir sınırlama ve tanımlama yapılamaz. Onun değeri kişinin niyetine ve karşıdakinin anlayışına bağlıdır. Bu nedenle bize yapılan yardım ve iyiliği iyi dileklerle kabul etmeli, kendi yapacağımız yardım ve iyiliklerde ise niyetimizi düzgün tutmalıyız. Cömertliğin özündeki değeri küçültmemeliyiz. Her iyiliği önemli görmeli, değerli bulmalıyız. Ayrıca yaptıklarımızı yeterli görmemeliyiz. İyiliğin sınırı yoktur.

35. Orman olur da domuz olmaz mı:
Her çevrede iyi de kötü de olur. Buna hazır olmalı, tedbirli davranmalıyız. Bir kötüden dolayı yüzlerce iyi insandan ümidimizi kesmemeliyiz. Göreceğimiz kötülüklere şaşmamalıyız. Her toplumda iyiler gibi kötülerin de bulunması normaldir. Yeter ki kötülerin yanında değil iyilerin yanında yer alalım. Kötüleri değil iyileri, velîleri sevelim.

36. Sana taş atana, sen aş ile var: Kötülükleri sürekli kılan, onlara yine kötülükle cevap vermektir. Böyle yapmakla kötüye ve kötülüklere güç vermiş oluruz. Zaten kötülerin en büyük oyunu, iyilere de kötülük yaptırarak kendilerine benzetmeleridir. Oysa kötülüğü yıkmanın en kolay ve güzel yolu, ona iyilikle karşılık vermektir. Böylece kötülükler biter, hepimiz iyiler ve iyiliklerle beraber oluruz. Kötüye kötülükle karşılık vermek, kötülüğü artırarak sürdürmektir. İyilikle karşılık vermek de kötülüğü sona erdirmektir.

37. Şer işi uzat hayra dönsün, hayrı uzatma şerre dönmesin:
İnsanların yapacakları işte zaman çok önemlidir. Bir hayrı gerçekleştirmek için ilk fırsatta harekete geçmeliyiz. Aksi halde zamanla hayrımızı işleyeceğimiz ortam ve fırsatı kaçırabiliriz. Hayırlı bir işi geciktirmemeliyiz. Kötülüklerde ise ağır davranmalı, zaman kazanarak ona engel olmaya çalışmalıyız. Böylece iyilikleri hızlandırarak çoğaltmış, kötülükleri yavaşlatmış ve azaltmış oluruz.

38. Şeytan ile kabak ekenin, kabak başında patlar: Her iş, usulüne ve kuralına göre yapılmalıdır. İyilikler ve güzellikler varken yanlış yollardan kazanç elde etmeye kalkmamalıyız. Hele kötülerle asla beraber olmamalı, onlardan yardım istememeliyiz. Yoksa bize de ummadığımız bir anda kötülük yapabilirler. Kötüler, kendileri dışında kimseyi düşünmeyeceği için, onlarla iş yapmak bizi de kötülüğe iter.
 

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık