Bilgi Tek Başına Bir Güçtür
AYLARDIR O'nu
anlatıyorlardı. Genç, sağlıklı, zengin, mutlu ve başarılı olduğu
söyleniyordu, inanmak için kendim görmeliydim. TV. stüdyosundan
ayrıldıktan sonra O'nu yakından seyrettim ve bir ülkenin başkanından,
korku dolu insanlarına kadar herkese önerilerde bulunduğunu gözledim.
Sonraki birkaç hafta da izlemeye devam ettim. O'nu bazen diyet
uzmanlarıyla tartışırken, bazen yöneticileri eğitirken, bazen atletlerle
antrenman yaparken ve bazen de özürlü çocuklar hakkında bilgi alırken
gördüm. Yurt içi ve yurt dışındaki gezilerinde
muhteşem mutluluğunu ve karışma olan çılgınca aşkını, gözlerinden her
saniye okumak mümkündü. Çok yoğun geçen bu günlerden sonra, ailesiyle
birlikte birkaç gün geçirmek için San Diego'da Pasifik Okyanusu'na bakan
şatolarına gittiler.
Kolej mezunu yirmi beş yaşındaki bir genç, bu kadar başarıyı bu kadar kısa zamana nasıl sığdırmıştı? Üç yıl önce bu genç adam 37 metrekarelik bekar
evinde bulaşıklarım, banyo küvetinde yıkıyordu. Nasıl olmuştu da on beş
kilo fazlası bulunan, insan ilişkilerinde bocalayan, hayattan
beklentisi az ve oldukça mutsuz bir insan; birden ilgi odağı, sağlıklı, saygı duyulan,
insan ilişkileri mükemmel ve sınırsız başarı şansına sahip bir kişi
oluvermişti. Her şey akıl almaz görünüyordu ve hayretler içinde
kalmıştım. Kısaca anlattığım bu hikaye, benim hikayemdir.
Hayatın
başarıyla eşanlamlı olduğunu kesinlikle söylemiyorum. Herkesin
yaşantısında gerçekleştirmek istediği farklı hayalleri ve idealleri
vardır. Ayrıca şundan kesinlikle eminim; kimi tanıdığınız, nereye
gittiğiniz veya neye sahip olduğunuz, kişisel başarının gerçek ölçüşü
değildir. Bana göre başarı, daha iyiye ulaşmak için sürekli çaba
göstermektir. Başarı; diğer insanlara yardımcı olmaya çalışırken duygusal, sosyal, ruhsal, psikolojik, bilimsel ve finansal konularda kişiyi sürekli geliştirecek bir olanaktır. Başarıya giden yol, her an yapım halindedir. Başarı; ulaşılması
gereken bir sonuç değil, sürekli gelişen bir çalışmadır. Hikayenin özü
çok basittir. Bazı prensipleri uygulayarak; kişisel olarak kendimle
ilgili düşüncelerimi nasıl değiştirdiğimi ve nasıl başarılı sonuçlar
elde ettiğim! öğreneceksiniz. Bu yazının asıl amacı, hayatımı daha iyiye ulaştıran değişikliklerin nedenlerim sizinle paylaşmaktır.
Sizin
de bu sayfalarda açıklanan teknolojileri, stratejileri, yetenekleri ve
felsefeleri yol gösterici olarak görmenizi içtenlikle diliyorum.
Hayallerinizi gerçekleştirmek için size sihirli gücü verecek aslan her
birinizin içinde yatıyor. Onu salıvermenin şimdi tam zamanıdır.
Rüyalarımı gerçek yaşama ne kadar aktarabildiğimi gördükçe, inanılması
güç minnettarlık ve hayranlık hisleriyle doluyorum. Henüz mükemmele
ulaşamadığımı biliyorum. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, eskiden
ulaşılması hayal bile edilemeyen, mucize olarak görülen şeyleri, bir
gecede başarabilecek birçok insan var. Örneğin Steve Jobs'a
bir bakın. Züğürt, kot giyen bir çocukken bir ev bilgisayarı için
ortaya koyduğu düşüncesiyle, tarihte hiç kimsenin ulaşamadığı bir hızla Fortune 500 şirketini kurmayı başardı. Ted Turner'a bakın. Yeni doğmuş sıradan bir kablolu yayın şirketini aldı ve bir imparatorluk yarattı. Steven Spielberg ve Bruce Springsteen gibi eğlence dünyasındaki kişilere, Lee lococca veya Ross Perot gibi iş adamlarına bakın. Genelde müthiş, harikulade başarılarının dışında, diğerlerinden ne farkları var? Güçleri var.
"Güç, heyecan verici bir kavram, insanların bu kavrama yaklaşımları farklıdır. Bazıları için güç, olumsuz ve itici bir anlam taşır. Bazıları gücü elde etmek için hırslanırlar. Bazıları da sanki güç; şüpheli,
sadece para için kullanılan bir olguymuş gibi ondan korkarlar. Ne kadar
güç istiyorsunuz? Kazanmak ya da gelişmek için sizce ne kadarı
yeterlidir?
Sizce güç, gerçekten ne anlama geliyor? Ben
gücü zorba insanlar gibi bir araç olarak algılamıyor, bir şeyleri zorla
yaptırmak için gerekli olduğunu düşünmüyorum. Sizin de böyle düşünmeniz
gerektiğim savunmuyorum. Bu şekilde kullanılan güç, uzun ömürlü olamaz.
Ancak siz de, gücün dünya üzerindeki etkisini kabul etmelisiniz.
Algılarınızı ya siz yönlendirirsiniz, ya da bir başkası bunu sizin için
yapar. Siz ya yapmak istediğiniz şeyleri yaparsınız, ya da başkalarının
sizin için hazırladıkları planlara uyarsınız. Bana göre asıl güç,
istediğiniz sonuçları yaratabilme ve olaylar içerisinde diğer kişilere
hak ettikleri değeri verebilme yeteneğidir. Güç, düşüncelerinizi amacınıza uygun olacak şekilde yönlendirebilmek için, hayatınızı değiştirebilme yeteneğidir.
Gerçek güç paylaşılır, mutlak
hakimiyeti gerektirmez. Güç, sizin ve değer verdiğiniz kişilerin
ihtiyaçlarım tanıma ve giderme yeteneğidir. Kesin olarak istediğiniz
sonuçlara ulaşabilmek için, düşünce süreci ve davranışlarınızı, yani
kendi krallığınızı yönetme yeteneğidir, Tarih boyunca hayatımızı kontrol
eden güçler, çok değişik ve birbirine zıt şekillerde ortaya çıkmıştır,
îlk çağlarda güç, tamamen fizyolojinin bir sonucuydu. En kuvvetli, en
hızlı olan; kendinin olduğu kadar, çevresindekilerin de hayatım
yönlendirme gücünü elinde bulundururdu. Medeniyet ilerledikçe, güç
mirasla geçer oldu. Gücünü oluşturan simgelerin içinde yaşayan kral;
kusursuz otoritesiyle ülkeler yönetir, diğerleri de güçlerini ona olan
yakınlıklarıyla kazanırdı. Endüstri çağının basında güç, sermaye idi.
Onu elde eden endüstriyel ürünlere hükmederdi. Tüm bunlar şimdi de
hayatta rol oynamaya devam ediyor. Faraşı olmak, olmamaktan; fiziksel
yönden kuvvetli olmak, olmamaktan daha iyidir. Her şeye karşın günümüzde
gücün gerçek kaynağı, yine de uzmanlaşmış bilgiden geliyor.
Bir
çoğumuz, şimdiye kadar içinde yaşadığımız çağın bilgi çağı olduğunun
farkındayız. Artık biz endüstriyel kültürü değil, iletişim kültürünü
yaşıyoruz. Kuantum fiziği gibi
anlaşılmaz, hamburger pazarlamacılığı kadar sıradan da olsa; yeni
düşüncelerin, dalgalanmaların ve kavramların dünyayı günlük olarak
değiştirdiği bir zamanda yaşıyoruz. Modern dünyayı karakterize
edebilecek bir şey varsa; o da hayal edilebileceğin ötesinde muazzam
bilgi akışı ve bunun getirdiği değişikliklerdir. Bu yeni bilgiler bize
kitaplarla, filmlerle, televizyonla ve bilgisayar çipleriyle; görülmek,
duyulmak ve hissedilmek için veri sağanağı halinde ulaşır. İşte bu
toplum, kralların sahip olduğu sınırsız gücü; bilgi ve iletişim yoluyla
elde etti. John Kenneth Gaibraith'in yazdığı gibi, "Endüstri
toplumuna hız kazandıran şey paradır. Fakat bilgi toplumunu hızlandıran
ve güce ulaştıran bilgidir. Şimdi, bilgi sahibi olanlar ve olmayanlar
şeklinde yeni bir sınıfsal bölünme ortaya çıktı. Bu yeni sınıf, gücünü
ne paradan, ne sahip olunan topraklardan değil sadece bilgiden alıyor."
Burada dikkat edilecek ilginç nokta ise,
güce ulaştıran kapının herkese açık olmasıdır. Orta çağda kral
değilseniz, başarılı olmak için çok sayıda zorluğu yenmeniz gerekiyordu.
Endüstri çağının başlarında da, sermayeniz yoksa onu elde etmek için,
kendinize has özellikleri gerçekten çok kurnazca kullanmanız
gerekiyordu. Fakat bugün, herhangi bir çocuk bile bir ortaklık kurarak
dünyayı değiştirebilir. Modern dünyada kralların kudreti bilgidir.
Uzmanlaşmış bilginin çeşitli şekillerim kullanarak insan, kendini ve
birçok yönden de tüm dünyayı değiştirebilir.
ABD'de yaşantımızın
kalitesini yükseltecek, uzmanlaşmış feniği çeşitleri herkese açıktır.
Bunlar her kitapçıda, her video satıcısında, her kütüphanede
bulunabilir. Hatta bunları seminerlerden, kurslardan ve konuşmalardan da
elde edebilirsiniz. Çünkü, hepimiz başarıya ulaşmak istiyoruz. Bu
alanda en çok satan kitaplar, kişisel mükemmelliğe ulaşmayı sağlayacak
reçetelerle doludur: "Bir Dakikalık Yönetici", "Mükemmeli Arayış", "Harvard işletme Okulunda Size Öğretilmeyenler", "Sonsuza Uzanan Köprü"... Listeyi daha da uzatabiliriz. Öyleyse neden diğerleri sadece bakarken, bazıları efsanevi sonuçlara ulaşabiliyorlar? Neden hepimiz mutlu, sağlıklı, zengin ve başarılı olamıyoruz?
Gerçek
şudur ki, bilgi çağında bile, bilgi yeterli olmayabiliyor. Hepimizin
ihtiyaç duyduğu şey, idealler ve pozitif düşünce olsaydı; çocukluğumuzda
her birimizin küçük muhteşem atları olur ve rüyalarımızdaki hayatımızı
yaşıyor olurduk. Her büyük başarıyı perçinleyen şey, eylemdir. Eylem,
sonuçları hazırlayandır. Bilgi ise, insanın eline geçtiğinde iyi
kullanılırsa yararlı bir potansiyel güçtür. Gerçekte gücün kelime anlamı
da eylem yeteneğidir. Yaptıklarınızı belirleyen şey haberleşmenizdir.
Modern dünyada yaşam şekliniz, iletişim şeklinizi belirler.
Betimlemeleriniz, sözleriniz, yüz ifadeleriniz; ne bildiğiniz! ve neleri
kullanabileceğinizi belirler.
İnsanların çok aşırı başarılı
olmaları ve bulundukları yerlere gelmeleri için, kendilerine tanrının
özel yetenekler hediye ettiği düşüncesinin tuzağına sıkça düşeriz. Fakat
yakından bakıldığında görülür ki; sıradanlığın üzerinde özelliklere
sahip olduğunu düşündüğünüz kişilerin diğerlerinden farkı, kendilerini
eyleme geçirme yeteneğine sahip olmalarıdır. Bu da aslında kendi
içinizde geliştirebileceğiniz bir yetenektir? Ste ve Jobs'ın sahip olduğu bilgilere diğer insanlar da sahipti. Hatta Ted Turner dışında başka birisi de, kablolu yayının müthiş bir ekonomik potansiyele sahip olduğunu görebilirdi. Fakat Turner ve Jobs
eyleme geçmiş ve birçoğumuzun hayat deneyimini değiştirmiştir. İki
türlü iletişim şekli kullanırız. Birincisi iç iletişimimiz, yani kendi
içimizde gerçekleştirdiğimiz söyleyişler, hisler ve betimlemelerimizdir.
îkincisi de fiziksel iletişimimiz ki, bu da kullandığımız kelimeler,
ses tonlamalarımız, mimiklerimiz, vücut hareketlerimiz ve fiziki
davranışlarımızdır. Yaptığımız her iletişim bir eylem, harekete yönelten
bir nedendir. Bütün iletişimlerin, hem kendimiz hem de başkaları
üzerinde değişik etkileri vardır.
İletişim, güçtür. İletişimi
etkili kullanabilenler, kendilerinin dünya deneyimlerini ve dünyanın
onlar üzerindeki deneyimlerini değiştirebilirler. Tüm davranış ve
düşüncelerin asıl kaynağı iletişimin bir türüdür. Büyük çoğunluğumuzun
düşüncelerini, hislerini ve hareketlerim etkileyenler, içinde güç
barındıran bu oyuncağı nasıl kullanacağım bilen kişilerdir. Dünyamızı
değiştiren John F. Kennedy, Thomas Jefferson, Martin Luther King Jr., Franklin Delano Roosevelt, Winston Churchili, Mahatma Gandhi ve
bunların daha hırçın bir örneği olan Hitler gibi insanları düşünün. Tüm
bu insanların sahip oldukları ortak özellik, üstün birer iletişimci
olmalarıdır. Onlar, kitlelerin düşünce ve davranışlarım etkileyen
olayları insanın uzaya gitmesi veya kin ve nefret dolu bir Üçüncü Alman Krallığı bile olsa görüntüleyerek, dünyaya mükemmel bir şekilde aktardılar. Bu güçleriyle de tüm dünyayı değiştirdiler.
Gerçekten de bir Spielberg'i, bir Springsteen'i, bir lococca'yı, bir Fonda'yı, bir Reagan'ı
diğerlerinden ayıran özellik, bu değil midir? Onlar iletişim ve
etkileşim araçlarının efendileri değil mi? Onların diğerlerim
yönlendirmede kullandıkları iletişim araçlarım biz de kendimizi
yönlendirmede kullanabiliriz. Dış dünya ile iletişim düzeyiniz; diğer
insanlara göre; kişisel, sosyal, duygusal ve finansal başarı düzeyinizi
belirler. Daha da önemlisi mutluluğunuz, eğlenceniz, sevinciniz,
sevginiz, iç deneyimlerdeki başarı düzeyiniz; kendi kendinizle nasıl
iletişim kurduğunuzu gösterir. Hissettikleriniz, yaşantınızdaki
olayların sonucu değildir. O sadece sizin olayları açıklama
biçiminizdir. Tüm başarılı kimselerin yaşam öyküleri, yaşam düzeyinin
olaylara değil, fakat daha çok olaylar karşısında neler yapıldığına
bağlı olduğunu göstermiştir.
-Seçtiğiniz yaşamı algılama
şekline bağlı olarak, nasıl hissedeceğinize ve davranacağınıza ilişkin
kararı sadece siz verirsiniz. Hiçbir şey, bizim verdiğimizin dışında bir
anlama sahip değildir. Bir çoğumuz bu yorumlama sürecini; düşünmeden,
otomarik olarak gerçekleştiririz. Oysa bu gücü; dünya deneyimlerimizi
değiştirebilecek şekilde yeniden ele alabiliriz. Bu yazı kesin sonuçlara
ulaşmayı sağlayacak yoğun, yönlendirilmiş, benzeşimli davranış
biçimleriyle ilgilidir. Gerçekte bu yazıda nelerin olduğunu iki
kelimeyle anlatmak istersem, şöyle söyleyebilirim: "Sonuçları hazırlama". Bunu
düşünün. Bu, gerçekten ilgilendiğiniz şey değil mi? Belki kendiniz ve
dünyaniz hakkındaki düşüncelerinizi değiştirmek istersiniz. Belki de
daha iyi bir iletişimci olmak, daha sevecen ilişkiler geliştirmek, daha
çabuk öğrenmek, daha sağlıklı olmak, ya da daha fazla kazanmak gibi
arzularınız vardır.
Tüm bunları, hatta daha fazlasını, bu
kitapta verilen bilgileri yerinde ve etkili bir şekilde kullanarak
gerçekleştirebilirsiniz. Bununla birlikte, yeni sonuçlar yaratmadan
önce, halen birçok sonucu yaratmış olduğunuza inanın. Bunlar
arzuladığınız sonuçlar olmayabilir. Birçok kişi zihin durumumuzu ve
aklımızdan geçenleri kontrolümüz dışında oluşan şeyler olarak düşünür.
Oysa zihinsel faaliyetlerinizi ve davranışlarınızı, daha önce hiç
ihtimal vermediğiniz ölçüde kendiniz kontrol edebilirsiniz. Canınız
sıkılıyorsa bu durumu yaratan sizden başkası değildir! Bu durum sizin
eserinizdir.
Can sıkıntısı gibi hissi olayların kendiliğinden
olmadığını bilmek çok önemlidir. Sıkıntıya yakalanmıyorsunuz.
Hayatınızdaki tüm diğer sonuçlar gibi, kendinize has zihinsel ve
fiziksel faaliyetlerle, onu da kendiniz yaratıyorsunuz. Kederli olmak
için hayatınızı değişik yönlerden görüntülemelisiniz. Kendi kendinize
belirli şeyleri doğru bir ses tonuyla söylemek zorundasınız. Kendinizi
özel bir durum ve nefes alıp verme sürecine uyarlamak zorundasınız. Örneğin, sıkıntılı
olmak istiyorsanız; omuzlarınızı çökertip, sürekli yere bakmanızın size
korkunç yararı olacaktır. Ayrıca sesiniz! üzüntülü bir tonda kullanmak
ve hayatınızda olabilecek en kötü senaryoları düşünmek de size yardımcı
olur. Biyokimyanızı yetersiz beslenme, aşırı alkol ve uyuşturucu
kullanma yoluyla karmaşaya sokarsanız; vücudunuzdaki kan şekerini
düşürür, böylece de kendinizi bunalıma sokmayı garantilersiniz!
Burada
üzerinde durmak istediğim nokta, çöküntü yaratmak için fazladan bir
çaba harcamak gerektiğidir. Bu çok zor, bir iştir ve bazı özel durumlar
almayı gerektirir. Bazı kimseler bu durumlara çok sık girdiklerinden,
onlara bu iş çok kolay gelir. Onlar bu iç iletişim şeklini, kendilerinin
denetimi dışındaki olayların yarattığım öne sürerler. Bazı insanlar, bu
tür iletişimi günlük yaşantılarının doğal bir parçası olarak ortaya
koyduklarından; diğerlerinin dikkatin! çekerek onlardan sevgi, sempati
gibi birçok yapay kazanç sağlayabilirler. Diğerleri de ; bunu çokça
yaşadıklarından, bu davranış biçimi onlara çok normal gelir. Bu
insanlar, zamanla içinde bulundukları durumla tanınır hale gelirler. Biz
her şeye rağmen, zihinsel ve fiziksel faaliyetlerimizi ve bunların
sonuçları olan duygularımızı ve davranışlarımızı, büyük ölçüde
değiştirebiliriz.
Coşku dolu olmayı gerektiren hisleri kendi
içinizde yaratırsanız, derhal coşkulu duruma geçebilirsiniz. Zihninizde
bu duyguyu yaratacak görüntüleri canlandırabilirsiniz. Kendinizle olan
iç diyaloğunuzun tonunu ve içeriğini değiştirebilirsiniz. Kendinizi,
vücudunuzda bu durumu yaratacak belirli davranışlara ve nefes alma
şekline uyarlayabilirsiniz. Sonuçta coşkuyu yaşayacaksınız! Sevecen
olmayı diliyorsanız, yapacağınız şey sadece sevecen olmanın gerektirdiği
durumu tetikleyecek tarzda, zihinsel ve fiziksel faaliyetlerinizi
değiştirmektir. Aynı koşul; sevgi ve benzeri olaylar için de geçerlidir.
Îç iletişiminizi yönlendirerek duygusal durumlarınız! yaratma sürecini,
yönetmenliğe benzetebiliriz. Bir filmin yönetmeni ulaşmanızı istediği
kesin sonuçları yaratmak için, gördüğünüz ve duyduğunuz her şeyi
ustalıkla kullanır. Korkmanızı isterse; ekranda bazı özel etkileyiciler
kullanabilir ya da sesi yükseltebilir ve bunu tam gerektiği anlarda
yapar. Coşmanızı isterse; bunu sağlayacak her şeyi; müziği, ışığı,
görüntüyü düzenleyebilir. Bir yönetmen, ekrana yansıtmak istediği konuya
göre bir olaydan hem komedi hem de trajedi yaratabilir. Siz de aynı
şeyleri zihninizin ekranında oluşturabilirsiniz. Benzer yetenek ve
güçleri kullanarak, fiziksel davranışlarınızın destekleyicisi olan
zihinsel davranışlarınızı biçimlendirebilirsiniz. Zihninizdeki olumlu
mesajların sesini, ışığım güçlendirebilir ve olumsuz olayların
görüntülerim, sesini bulanıklaştırabilirsiniz. Spielberg ve Scorsese'm
film setlerini yönettikleri şekilde beyninizi yönetebilirsiniz.
Bundan
sonraki bazı açıklamalara inanmak size çok güç gelebilir. Belki
istediğinizde bir insana ulaşmanın, onun gerçek düşüncelerim öğrenmenin
ya da en güçlü zihinsel kaynaklarınızı çağırmanın bir yolu olduğuna
inanmayacaksınız. Fakat çok değil, yüz yıl önce insanoğlunun aya
gideceğini savunsaydınız; insanlar sizin bir çılgın, hatta bir deli
olduğunuzu sanırdı. Yine New York'tan Los Angeles'a
beş saatte gitmenin mümkün olacağını söylemiş olsaydınız; insanların
gözünde tam bir hayalperest durdunuz. Fakat tüm bunlar, özel
teknolojiler ve aerodinamik bilimi sayesinde başarılmıştır. Şimdi de bir
havacılık şirketi, New York-California
arasını yirmi dakikada alabilecek bir aracı geliştirme çalışmalarının
on yıl içerisinde sonuçlanacağım iddia etmektedir. Benzer şekilde siz de
farkında olmadığınız, fakat sizde var olan niteliklere, bu yazıda
öğreneceğiniz "En Uygun Performans Teknikleri" aracılığıyla ulaşmayı öğreneceksiniz. Mükemmele ulaşan insanlar, sürekli olarak başarıya giden yolu izlerler. Ben buna "Asıl Başarı Formülü"
diyorum. Bu formülün birinci basamağı, sonuçlarınızı bilmek; yani, ne
istediğinizi kesin olarak ortaya koymaktır, ikinci basamak ise, eyleme
geçmektir, inandığınız hareket tarzlarını uygulamak, büyük bir
olasılıkla istediğiniz sonuçlara ulaşmanızı sağlayacaktır.
Tuttuğunuz
yol, sizi her zaman arzuladığınız hedeflere ulaştırmayabilir. Öyleyse
üçüncü basamak da, faaliyetlerinizden elde ettiğiniz neden-sonuç
ilişkilerini tanımak için, hassasiyetinizi geliştirmek ve hedeflerinize
ulaşmadaki başarı ya da başarısızlığı mümkün olan çabuklukta
gözlemleyebilmek olmalıdır. Sohbetlerden ya da günlük hayatınızdaki
alışkanlıklarınızdan gelse bile, davranışlarınızdan neler kazandığınızı
bilmek zorundasınız. Kazandıklarınız istedikleriniz değilse; her
deneyiminizden faydalanmak için, davranışlarınızın ne sonuçlar
doğurduğuna dikkat etmelisiniz. Sonra dördüncü basamağı uygularsınız ki,
bu da istediğiniz! elde edinceye kadar, davranışlarınızı değiştirebilme
esnekliğini geliştirmektir. Başarılı insanlara baktığınızda, bu
basamakları izlediklerim görürsünüz. Onlar bir hedef seçerek başladılar,
çünkü hedef olmadan atış yapılamaz. Eyleme geçtiler; çünkü sadece
bilmek yeterli değildir. Tepkilerim öğrenmek için insanları tanıma
yetenekleri vardı. Neyin işe yaradığım buluncaya dek davranışlarım
değiştirmeye, düzeltmeye, uyarlamaya devam ettiler.
Steven Spielberg'i göz önüne alın. Otuz üç yaşında tarihin en başarılı film yapımcısı oldu. Halen yapılmış en muhteşem film E.T. (Uzaylı) de
dahil olmak üzere, tüm zamanların en mükemmel on filminden dördünün
yaratıcısı O'dur. Bu genç yaşında böyle bir noktaya nasıl geldi? işte bu
dikkate değer bir hikayedir. Spielberg
on iki, on üç yaşlarından beri bir film yönetmeni olmak istediğin!
biliyordu. On yedi yaşındayken bir hafta sonu üniversal Stüdyolarım
gezmek için düzenlenen bir tura katılması, O'nun yaşamım değiştirdi.
Fakat turun tüm ayrıntıları gözler önüne sermediğim gören ve ne
istediğim , neler yapabileceğin! bilen Spielberg
hemen harekete geçti. Gerçek bir filmin çekimlerini izlemek için
gruptan ayrıldı. Sonra da kendini, bir saat boyunca ilginç film
hikayelerin! dinleyeceği Universal'ın Yazı işleri Müdürünün odasında, koyu bir sinema sohbetinin içinde buluverdi. Müdür de Spielberg'in senaryolarım ilgiyle dinliyordu.
Birçokları için bu kadarı, hikayenin sona ermesi için yeterlidir. Fakat Spielberg, diğerleri
gibi değildi. Çok güçlüydü. Ne istediğini biliyordu, ilk ziyaretinden
ders aldı ve yaklaşım biçimini değiştirdi. Ertesi gün takım elbisesini
giydi, babasından kalan ve içine sadece bir sandviç ve iki şekerleme
koyduğu evrak Çantasını aldı ve sanki oranın kırk yıllık çalışanıymış
gibi film setine tekrar gitti. O gün çok işi olan bir set görevlisi
tavrı takınarak kapıdaki bekçiyi atlattı ve hızlı adımlarla içeri girdi.
Kendisine terk edilmiş bir treyler buldu ve plastik harflerle kapıya "Steven Spielberg, yönetmen "
yazdırdı. Sonra tüm yaz boyunca yazarlar, editörler ve yönetmenlerle
tanışıp sohbet etmeye, en çok özlemini çektiği bu dünyada oyalanıp her
konuşmadan bir şeyler elde etmeye ve film yapım dünyasında nelerin
döndüğünü öğrenip kendini geliştirmeye devam etti.
Üniversal Şirketinde
çalışmaya başlayan Steven, 20 yaşında kendi çektiği küçük bir filmi
yöneticilere gösterdi ve hemen ardından, bir TV dizisinin yedi yıl
boyunca yönetmenliğim yapmak için teklif aldı. Böylece Steven rüyalarım
gerçeğe dönüştürdü. Spielberg Asıl Başarı Formülünü
uyguladı mı? Evet. O ne istediğini öğrenmek için uzmanlaşmış bilgiyi
kullandı ve eyleme geçti. Davranışlarının O'nu hedefine yaklaştın?
yaklaştırmadığını ya da ne gibi sonuçlar almakta olduğunu kavramak için,
duyuşsal üstünlüğü elde etti. îsteklerine ulaşmak için davranışlarını
duruma göre değiştirme esnekliğim kazandı. Tanıdığım başarılı kişilerin
de, Spielberg'inkine benzer adımları attığım gördüm. Başarıya ulaşanlar,
istedikleri hayatı yaratana dek, değişmek ve esnek olmak zorunluluğunu
hissederler.
Düşlerini süsleyen amacı nihayet gerçekleştirmiş bir kişiyi Columbia Üniversitesi Hukuk Fakültesi dekanı Barbara Black'i
ele alın. Daha genç bir kadınken erkeklere özgü bir çalışma alanına
zorla girdi ve Columbia'dan üstün başarıyla mezun oldu. Sonra kendine
başka bir hedef belirledi ve mesleki hedefim askıya aldı. Yeni hedefi
mutlu bir evlilikti. Dokuz yıl sonra, mesleki hedefine giden yolda
tekrar yürümeye hazırdı. Yale'de lisans üstü programına kayıt oldu ve
kendisin! her zaman çok istediği mesleğine yöneltecek; öğrenme,
araştırma ve yazma yeteneklerin! geliştirdi. inanç, ufkunu
genişletmişti. Olaylara yaklaşımım değiştirmiş, iki hedefi birbiri ile
bağdaştırdıktan sonra da Amerika'nın itibarı en yüksek hukuk fakültesine
dekan olmuştu. O, kabuğunu kırdı ve başarının her alanda aynı anda
yaratılabileceğim ispatladı. Asıl Basan Formülü'nü uyguladı mı? Evet. Ne
istediğim bilerek bir şeyler yaptı. Yaptıklarının işe yaramadığını
gördüğünde, işe yarayacak şekle ulaşıncaya kadar kendini değiştirmeye
devam etti. Sonuçta saygın bir hukuk fakültesinin dekanı, iyi bir anne
ve ev kadını olmayı başardı.
İşte size başka bir örnek:
Hiç, bir parça da olsa Kentucky usulü kızarmış piliç yediniz mi? Bir
ulusun damak tadı alışkanlığım değiştiren ve kurduğu imparatorluk
sayesinde milyoner olmayı başaran Albay Sanders'i
tanıyor musunuz? îşe ilk başladığında bir kızarmış tavuk tarifinden
başka sermayesi olmayan yaşlı bir emekliydi. Hepsi bu kadar. Otoyol
başka bir yere taşındığından iflas edecek olan küçük bir lokantanın
dışında başka bir şeye sahip değildi, îlk Sosyal Güvenlik çekini
aldığında; kızarmış piliç tarifini satarak para kazanıp kazanamayacağım
görmeye karar verdi. Aklına ilk gelen çare; lokanta sahiplerine tarifini
satarak onlardan piliç basma prim almaktı.
Bir işe başlamak
için bu yöntemin uygun olduğu söylenemez. Başlangıçtaki gelişmeler onu
hemen yıldız yapmadı. Geceleri arabasında yatarak, kendisine destek
olabilecek birilerini bulmak için tüm ülkeyi dolaştı. Fikirlerim
değiştirerek kapıları çalmaya devam eti. Tam 1009 kez ters yüz edildikten sonra mucizevi bir şey oldu. Birisi "Evet"
dedi. Artık Albay işindeydi. Kaçınız bir reçeteye sahipsiniz? Kaçınız
beyaz elbiseler içindeki bu kısa boylu, yaşlı adamın fiziksel gücüne ve
karizmasına sahipsiniz? Albay Sanders
bir servet elde etti, çünkü eyleme geçebilecek kararlılığa sahipti. En
çok istediği sonuçları oluşturabilecek kişisel gücü vardı. Bin kez " hayır" cevabını almasına karşın, bir gün birisinin " evet" diyeceğine olan mutlak inancı ve kendisin! bir sonraki kapıyı çalmaya yöneltecek, iç iletişimini sağlama yeteneği vardı.
Bu
yazıdaki her şey; şu ya da bu şekilde başarılı eyleme geçmenizi
sağlayacak en etkili mesajları, beyninizde yaratmanız içindir. Hemen her
hafta "Zihin Devrimi"
isimli bir seminer düzenlerim. Bu seminerde insanlara beyinlerin! en
etkili olarak nasıl kullanacakları, kişisel enerjilerim en üst düzeye
çıkarmak için nasıl yemek yiyecekleri, nasıl nefes alacakları ve nasıl
alıştırma yapacaklarına kadar her şeyi öğretiyoruz. Bu dört günlük
işlemin ilk akşamı " Güçte Korku "
diye adlandırıldı. Seminer, korkuyu yenerek eyleme nasıl geçileceğim
öğretecek şekilde hazırlandı. Seminerin sonunda da herkese, ateş
üzerinde yürüme sorumluluğu verilmektedir. Kızgın kömürler üzerinde
herkes 3 - 4 ; hatta bazıları 13 metre yürüyebilmektedir.
Korktuğum olay başıma geldi, herkes yürüyüşün büyüsüne kapıldı ve asıl
amaçtan uzaklaşıldı. Amaç ateş üzerinde yürümek değildi. Kızgın kömürler
üzerinde mutlu bir gezinti yapmanın büyük bir ekonomik ve sosyal
faydası olamaz. Buna karşın ateş yürüyüşü, insanlara önceden olanaksız
olarak gördükleri sonuçları üretecek kişisel güce sahip olduklarım,
böyle bir sonucun nasıl üretildiğini görme deneyimi kazandırır.
İnsanlar
ateş yürüyüşünü değişik amaçlarla binlerce yıldır uyguluyorlar.
Dünyanın bazı yörelerinde de dinsel bir sadakat sınavı olarak görülüyor.
Benim düzenlediğim ateş yürüyüşü, dinsel deneyimlerin bir parçası
değildir. Fakat bir inanç deneyimidir. însanlara kendi kendilerine
değişebileceklerim, gelişebileceklerin! ve pek çok alana
yayılabileceklerini, mümkün olmayacağım düşündükleri şeyleri
yapabileceklerim ve en büyük korkuların ve sınırlamaların kendilerince
yaratıldığım öğretir.
Ateş üzerinde yürüyebilmekle yürüyememek
arasındaki tek fark, geçmiş korku şartlanmalarınızı yenerek, eyleme
geçmenizi sağlayacak kendi kendinizle iletişim kurma yeteneğim
kazanmaktır. Buradan çıkarılacak sonuç da; insanların başarabil- melerim
ve etkili eylemi gerçekleştirebilmelerim sağlayacağına inandıkları
kaynakları bir araya getirebildikleri ölçüde, her şeyi
başarabilecekleridir. Tüm bunlar bizi, basit ama göz ardı edilemeyecek
bir gerçeğe ulaştırıyor. Başarı tesadüfen elde edilmez. Olumlu sonuçlara
ulaşanlarla ulaşamayanlar arasındaki fark, paranın yazı ya da tura
gelmesi gibi basit rastlantısal olaylardan oluşmaz. Hepimizin içinde
ulaşılabilir uzaklıkta; bizi mükemmele götürecek, uyumlu, mantıklı ve
özel yolların bulunduğu bir güç bölgesi vardır, içimizdeki bu sihirli
gücü açığa çıkarabiliriz. Öğrenmemiz gereken şey; vücudumuzu ve
zihnimizi en güçlü ve en yararlı biçimde harekete geçirmek ve
kullanmaktır.
Spielberg'in ve Springsteen'in ortak özelliklere sahip olabileceklerini düşündünüz mü? John F. Kennedy ve Martin Luther King, Jr. insanları
bu kadar derin ve duygusal olarak etkileyebilen neyi paylaşıyorlardı?
Ted Turner'ı, Tina Tumer'ı kitlelerden ayıran nedir; ya da Pete Rose veya Ronald Reagan'ı?
Farkı, rüyalarım gerçekleştirebilmek için sürekli olarak harekete
geçebilme yeteneği yaratmaktadır. Fakat, onları yaptıkları herhangi bir
işe gün geçtikçe kendilerinden bir şeyler katmaya yönlendiren şey nedir?
Pek tabii ki bunun birçok faktörü vardır. Her şeye rağmen onların
kendiliklerinden geliştirdikleri, başarıya ulaşmak için kendilerim
ateşleyen yedi temel karakter özelliği olduğuna inanıyorum. Bunlar,
başarıyı sağlayacak yedi temel tetikleyicidir.
Birinci Özelik: HIRS .
Tüm
bu insanlar; kendilerim yükselmeye, gelişmeye ve daha iyi olmaya
yöneltecek; üretici, enerji verici hemen hemen hiç akıldan çıkmayan bir
neden keşfettiler! Bu keşif onları başarıya ulaştıran aracın yakıtım
veriyor, gerçek potansiyellerini körüklüyor. Pete Rose'un sanki birinci lige yeni çıkmış bir oyuncu gibi "ikinci basamağa beyzbol'da bir mevki sürekli kafa üstü atlamasına hırsı neden oluyor. Lee lacocca'nın
eylemlerim diğerlerinden ayıran yine hırstır. Uzay araçlarını yaratan
da hırstır. Hırs, insanları geç yatıran, erken kaldırandır. Hırs, kişiler arası ilişkilerde istenendir. Hırs,
hayata güç, enerji ve anlam verendir. Bir artist, bir atlet, bir bilim
adamı, bir ana baba ya da bir iş adamı mükemmel olmak için şiddetli
istek duysalar bile, hırsları yoksa mükemmelliğe ulaşamazlar. On birinci
bölümde, hedeflerinize uygun olarak bu iç kuvvetin nasıl açığa
çıkarılabileceğim öğreneceksiniz.
İkinci Özellik: İNANÇ.
Yeryüzündeki her kutsal kitap;
gücün, sadakatin, inancın insanoğlu üzerindeki etkilerinden bahseder. '
Büyük başarılara ulaşanların başarılı olamayanlardan farkı,
inançlarıdır. Ne olduğumuz ve ne olabileceğimiz hakkındaki inançlarımız;
büyük ölçüde ne olacağımızı da belirler. Sihire inanıyorsak, sihirli
bir yaşam süreriz. Yaşantımızın dar bir çerçeve içerisinde
sınırlandırıldığına inanırsak, bu sınırları kendimiz birden gerçeğe
dönüştürüveririz. Neyin doğru olduğuna inanıyorsak, o mümkün olur. Bu
kitap, en çok istediğiniz hedeflere ulaşma yolunda size destek olacak,
inançlarınızı hemen değiştirmemz için size bilimsel, özel bir yol
kazandıracaktır. Birçok insan hırslı olmalarına karşın; ne oldukları, ne
yapabilecekleri hakkındaki sınırlı inançları yüzünden rüyalarım
gerçekleştirecek eylemlere geçemiyorlar. Başarılı insanlar ise ne
istediklerini biliyor ve onu elde edebileceklerine inanıyorlar. Hırs
ve inanç, mükemmele ulaşmamıza yardımcı olacak enerjiyi sağlar. Fakat
sadece hareket etmemizi sağlayacak enerji yeterli değildir. Yeterli olsa
idi yakıt dolu bir roketi cennete göndermemiz mümkün olurdu. Bu gücün
yanında; bir yola, mantıksal gelişme duygusuna ihtiyaç vardır. Hedefi
vurmak için neler gereklidir?
Üçüncü Özellik: STRATEJİ.
Strateji, kaynakları organize etme yöntemidir. Steven Spielberg
bir film yapımcısı olmaya karar verdiği zaman, kendisini keşfetmek
istediği dünyaya götürecek , bir yol çizdi. Ne öğrenmek istediğin!,
kimden öğrenmesi ve ne yapması gerektiğini ortaya koydu. Hırsı, inancı
ve hedefine ulaşabilmek için bir stratejisi vardı. Ronald Reagan
herhangi bir konuda istediği sonuca ulaşabilmek için değişik iletişim
stratejileri geliştirmişti. Her büyük sanatçı, politikacı, ana baba ya
da işçi başarmak için yeterli kaynaklara sahip olmanın yetmediğini
bilir. Bu kaynaklar etkili bir biçimde kullanılmalıdır. Strateji,
yetenek ve tutkulara doğru yolu göstermektir. Bir kapıyı kırarak da
açabilirsiniz anahtarla da.
Dördüncü Özellik: DEĞERLERİN AÇIKLIĞI.
Amerika'yı
üstün kılan şeylere bir göz atarsak; aklımıza, vatanseverlik, onur,
hoşgörü, duygusu, özgürlük aşkı gelir. Bunlar neyin en doğru, neyin en
önemli olduğu hakkında vereceğimiz kararlar için temel ahlaki, toplumsal
ve pratik yargı değerleridir. Değerler kendi yaşantımızda neyin doğru,
neyin yanlış olduğu konusunda sahip olduğumuz özel inanç sistemleridir.
Hayatı daha saygın kılmak için bizim yarattığımız yargılardır. Birçok
insan kendileri için neyin önemli olduğunu açıklıkla bilmez. Bireyler,
kendileri ve diğerleri hakkında bilinçsizce inandıkları şeylerin doğru
olup olmadıklarından tam emin olmadıkları için sık sık daha sonra
mutsuzluk duyacaklar] işleri yaparlar. Büyük başarılara ulaşanlara
baktığımız zaman, çoğunlukla neyin önemli olduğu hakkında sağlam hislere
sahip olduklarım görürüz. Ronald Reagan'ı, John F. Kennedy'yi, Martin Luther King Jr.'ı, John Wayne'i, Jane Fonda'yı
düşünün. Hepsinin değişik görüşleri vardı. Fakat hepsinde ortak olan
yön; kim olduklarım, ne yaptıklarım ve niçin yaptıklarım bilmeleriydi.
Değerleri anlayabilmek, başarıya ulaşmak için en yararlı ve en kuvvetli
anahtarlardan birisidir.
Büyük bir olasılıkla sizin de dikkat
ettiğiniz gibi, bu değerler birbirleriyle karşılıklı etkileşim
içindedir. Acaba hırs, inançlarla etkileşir mi? Şüphesiz etkileşir. Bir
şeyleri başarabileceğimize ne kadar inanırsak; genellikle başarıya o
kadar çok yatırım yaparız. Sadece insanın kendisi başarıya ulaşmak için
yeterli midir? Bu iyi bir başlangıç olabilir, ama güneşin doğuşunu
göreceğine inanıyorsan ancak hedefe ulaşmak için stratejin batıya doğru
koşmaya başlamaksa; güçlükle karşılaşabilirsin. Başarı için saptadığımız
stratejiler değerlerimizden etkilenir mi? Elbette! Başarı için
izlediğin strateji; hayatta neyin doğru, neyin yanlış olduğuna ilişkin
değerlerinin aksine, inançlarına uymayan işler yapmam öngörüyorsa, en
iyi stratejiler bile bir işe yaramayacaktır. Buradaki sorun, kişisel
değerler ile stratejiler arasındaki iç çatışmadır. Benzer şekilde,
incelenen dört konuyu da birbirinden ayrı düşünmek mümkün değildir.
Beşinci Özellik: ENERJİ.
Enerji bir Tina Turner ya da bir Bruce Springsteen'in büyük ve mutluluk verici vaadleri, bir Donald Trump ya da bir Steve Jobs'ın yapıcılıklarının dinamizmi, Ronald Reagan
ya da Katharine Hepburn'un yaşama gücü olabilir. Mükemmele gevşek
adımlarla ulaşmak olanaksızdır. Mükemmel insanlar sorumluluk alır ve
onları şekillendirir. Kafaları her an muhteşem fikirlerle doluymuşçasına
yaşarlar. Tek sorunları bunları gerçekleştirmeye yetecek kadar
zamanlarının olmamasıdır. Dünyada tutkularına inanan birçok kişi vardır
ve bunları gerçekleştirebilecek doğru stratejileri bilirler; her şey
yolundadır; fakat doğru bildiklerim gerçekleştirebilecek fiziksel eylem
gücüne sahip değillerdir. Başarı; düşüncede sahip olduklarımızı gerçeğe
aktaracak fiziksel, düşünsel, ruhsal enerjiler ile ayrılmaz bir
bütündür.
Altıncı Özellik: BAĞLAYICI GÜÇ.
Hemen
hemen bütün başarılı kimseler; değişik inançlara sahip farklı
çevrelerin insanlarıyla ilişki kurma, birleştirme ve ahengi sağlama
konusunda harikulade bir yeteneğe sahiptirler. Elbette dünyayı
değiştiren icatların sahibi, kaçık dahiler de vardır. Fakat insan tüm
zamanım belli bir uğraşı ile geçirirse; sadece bir yönde başarılı, diğer
yönlerde başarısız olur. Büyük başarı sahibi kişilerin hepsi —Kennedy, Reagan, King, Gandhi— milyonlarca
insanı birleştirecek bağları kurma yeteneğine sahiptirler. Büyük
basanlar gözle görülmezler. Onlar kalbimizin derinliklerinde
saklıdırlar, iç dünyamızda diğer insanlarla birlikte olma ve bu ilişkiyi
sürekli kılma arzusu bulunmalıdır. Bu arzu olmadan, başarı ya da
mükemmelliğe ulaşmak mümkün değildir.
Yedinci Özellik: İLETİŞİMİN MÜKEMMELLİĞİ.
Tüm
kitap, özünde bu konuyla ilgilidir. Diğer insanlarla ve kendinizle
iletişim yönteminiz, eninde sonunda yaşam düzeyiniz! belirleyecektir.
Başarılı olan kimseler, hayatın kendilerine sunduğu herhangi bir zorluğu
nasıl aşacaklarım ve deneyimlerim kendilerine yardımcı olacak şekilde
nasıl kullanacaklarım iyi bilenlerdir. Başarısızlığa uğrayanlarsa;
sürekli, hayatın kötü yönlerim görür ve bunları sınır olarak kabul
ederler. Hayatımızı ve kültürümüzü yönlendirenler, aynı zamanda
diğerleriyle iletişim kurmada da üstündürler. Genelde sahip oldukları
bir yetenek de; bir görüş, bir araştırma, bir sevinç ya da bir görev
hakkında iletişim kurabilmeleridir. Ana, baba, öğretmen, sanatçı ya da
politikacıyı mükemmel yapan şey, iletişimlerinin mükemmelliğidir.
Yaşam
deneyimlerinizdeki düzeyi hemen artırmanızı sağlayacak, çok güvenilir
bir yolda size bir şans yaratmak istedim. Aynı zamanda yaşantınızda
yararlı olabilecek bir şeyleri, her zaman tekrar tekrar bulabileceğiniz
bir çalışma yaratmak istedim. Değinecek olduğum konuların bir çoğunun
kendi başlarına birer kitap olabileceğim biliyordum. Buna rağmen size
her alanda kullanabileceğiniz bütün bir bilgi kaynağı sunmak istedim.
Umarım siz de bunları benimsersiniz. Müsvetteler tamamlandığında son
şeklini almış bölümler - birçok kimsenin dediği gibi - bir şey dışında
son derece olumluydu. "Burada
yazılı iki yazı var. Neden onları ayırıp bir tanesini şimdi bastırıp
diğerini de birincinin devamı olarak on iki ay sonra pi- yasaya
sürmüyorsun?" Amacım, size mümkün olduğunca çok
bilgiyle, en kısa zamanda ulaşabilmekti. Bu bilgileri bir anda
parçalamak istemedim. Sonra hatırladım ki, halkın yüzde üçünden azı mali
bağımsızlığına ulaşmış, yüzde onundan azı hedeflerim yazıya dökmüş;
Amerikan kadınlarının sadece yüzde otuz beşi -ve hatta erkeklerinin daha
az bir kısmı - kendini ruhsal yönden iyi hissediyor ve eyaletlerin
birçoğunda da, her iki evliliğin biri boşanma ile sonuçlanıyordu.
İnsanların sadece çok az bir kısmı gerçekten düşledikleri hayatı
yaşıyorlardı. Neden? Çünkü bu bir çabayı, sürekli bir eylemi gerektirir
de ondan.
Bir keresinde Bunker Hunt'a —Texas'lı petrol
milyarderi— insanlara başarıya nasıl ulaşılacağı konusunda bir tavsiyesi
olup olmadığı sorulmuşta!. Başarının basit olduğunu söyledi.
"îlk önce, özellikle ne istediğinize karar verin ve ikinci olarak da
amacınızı gerçekleştirmek için ödemeyi göze aldığınız ücreti belirleyin
ve bunu ödeyin. Eğer bu ikinci basamağı uygulamazsanız, uzun dönemde
isteklerinize hiçbir zaman ulaşamazsınız." Ben, "Konuşan
çoğunluktan ziyade, ne istediğini bilen ve ideallerine ulaşmak için
bunun karşılığım ödemeye hazır olan "eylemci azınlığa"
seslenmek istiyorum. Sizi; kitabımı inceleme- ye, onunla ilgilenmeye,
tamamım okuyup öğrendiklerinizi paylaşmaya davet ediyorum.
Bu
yazı, etkili eyleme geçmenin önemi üzerinde durdum. Fakat eyleme
geçmenin birçok yolu var. Bunlar büyük oranda sınama yanılma yöntemine
bağlıdır. Büyük başarıları olan birçok insan, isteklerine ulaşmadan önce
sayısız kereler kendilerini yenilemişlerdir. Sınama yanılma bir şeyin
dışında iyi bir yöntemdir:,o da zamandır. Zaman hiç birimizin yeterince
sahip olamadığı ve çok değişik alanlarda kullanılabilen bir kaynaktır.
Peki
ya öğrenme olayım hızlandırmak için eyleme geçmeyi sağlayan bir yol
varsa? Mükemmele ulaşanların çoktan öğrendikleri derslerin nasıl
öğrenebileceğim gösterebileceksem? Herhangi bir insanın mükemmelleşmek
için yıllarım verdiği konuları, siz birkaç dakikada öğrenebilecekseniz?
Bunu yapmanın yolu diğerlerinin mükemmelliğin! yeniden ortaya koyan bir
yoldan, modellemeden geçiyor. Onlar diğerlerinden farklı ola- rak ne
yaptılar da mükemmelliğe ulaştılar? Merak mı ediyorsunuz? Öyleyse
onların dünyasını birlikte keşfedelim !...