Beynimizin okuma yaparken algılayış sistemi aslında bütünü görmek üzerine kurulmuştur. Bunu şu şekilde test edelim. Aşağıda size bir metin veriyoruz. Okuyun bakalım ne yazıyormuş:
İgnliiz üineveerdtlserinin bir tensai hrarlefin hgnai salıyra dmiziilş olğunduun y da kelim de eks k h rf olmas nın öemnisz oludğnuu oayrta
K ydu. Bduara tek ömlnei nok a ilk ve son hfiarn dğrou yedre osmldaıır. Gsreii tmaamen salmçaık olbaiilr, ve sen ynie de proble siz okyailusbirin. Bu haeflrri h rf oralak okumzdaımdğııan ve kmellireei büt n oalark almıdılgadızğıan kayna lanır.
Hayret, okudunuz değil mi? İlk bakışta çok anlamsız görünse de, siz okuyunca bir anlam kazandı.
Sizin de test ettiğiniz gibi, beyin detaylarla uğraşmak istemez. İşte bu yüzden dakikada 100 – 250 kelime arasında okuduğunuzda, ayrıntılara fazlasıyla gömülüp, bütünden uzaklaşıldığı için, insanların “okusam da anlamıyorum”, “okurken dikkatim dağılıyor, aklım başka düşüncelere dalıyor”, “kitap okurken uykum geliyor” “bazı yerleri birkaç defa okumam gerekiyor” gibi sıkıntıları ortaya çıkar.
Gözlerinizin zaten dakikada 800 kelime okuma kapasitesi vardır. Ama siz 100-250 civarında okuduğunuzda kalan 600 kelimelik boşlukta zihniniz başka şeylerle meşgul olur. Çünkü en az 800 beklerken, 200 civarında bir veri aktarımına maruz kalmıştır. Bu ona göre yavaştır ve kalan boşluğu hem başka şeylerle doldururken, hem de dakikada beklediğinden az veri gönderimi bütünü görmesine engel olmaktadır.
Bu yüzden onun isteklerine uyum sağlamalısınız. Kelime kelime değil de, kelime gruplarıyla okumak, yani hızlı okumak bütünü görme eylemi olduğundan, beynimizi son derece memnun edecek ve algılamasını güçlendirecektir. Ve okuma sırasında yaşadığınız dikkat dağılması, başka düşüncelerin araya girmesi, sıkılma, uykunuzun gelmesi, aynı yeri birkaç defa okuma ihtiyacı gibi sorunları ortadan kaldıracaktır.