Yazar: admin 2012-04-05Kategori: Felsefe1613 kere okundu Yorum yap
Sanat veya sanatlar, bilinçti bir varlık tarafından meydana getirilen her türlü güzel üretimdir. Bu ifadedeki "güzel", sanat eserini faydacı bir amaçla üretilen teknikten ayırmakta, sanatçı tarafından üretilen özel bir değere işaret etmektedir. Sanat üzerine düşünmek her şeyden önce güzel dediğimiz bu özel değerin anlamını açıklığa kavuşturmaktır.
Leonardo da Vinci, " Son Akşam Yemeği " Tablosu (Santa Maria delle Grazia Kilisesi yemekhane duvarı) Felsefi düşünce üç boyutlu bir düşünme biçimidir, bu boyutlar; kapsamlılık, derinlik ve esnekliktir. Bu nitelikleri kullanarak kavram üreten (yaratan) felsefe, bilim ve sanat arasında bu yaratım/üretim bakımından önemli bir benzerlik söz konusudur.
"Felsefe, bilim ve sanatın ortak özelliği yaratıcılıklarıdır. Bu üç düşünce biçimi özdeşleşmeden kesişir, iç içe girer. Felsefe, kavramlarıyla olayları/olguları tanımlar; sanat, duyumlarıyla anıtlar diker; bilim de fonksiyonlarıyla şeyleri (tek tek durumları) formu Kestirir.
Sanat alanında etkili olan kuramların işlevi, obje edindikleri sanat dalındaki bir eserin niteliğini; kendine özgü varlık yapısını, savundukları felsefeye göre irdelemektir. Söz gelimi, yansıtmacılık kuramı, sanat eserinin dünyaya, topluma tutulmuş bir ayna gibi olması gerektiğini ileri sürer. Anlatımcılık kuramına göre ise, önemli olan eserin sanatçının duygularını dile getirip aktarmasıdır. Sürrealizm (gerçeküstücülük) ise, Fransız ozan ve düşünür Andre Breton tarafından geliştirilmiştir. Husseıfin fenomenoloji yöntemine dayanan ve sanatın hemen her dalını uzun bir süre etkileyen bu kurama göre sanat, bilinçaltından beslenen akıl dışı bir dünyanın anlatımıdır.
DERLEYEN...EDİTÖR
İletişim:[email protected]