:: Güzel Konuşma

:: Güzel Konuşma

İnsanlar ancak çok iyi bildikleri konularda güzel konuşabilirler.
SOKRATES
Konuşmanın sanat olarak kabul edildiği günümüzde insanların konuşma konusundaki becerileri kişilikleri konusunda birtakım yargılar oluşmasına neden olur. İnsanlar konuşmaları ile değerlendirilirler.
Konuşma insanın sosyokültürel yapısını belirler.
Söylemek istediğim o kadar çok şey vardı ki, neden söyleyemedim, keşke söyleseydim. Söyleyemediklerimin yüreğimde bıraktığı özlem hâlâ sımsıcak. Aradan yıllar geçti şimdi düşünüyorum söyleseydim anlatabilirmiydim, hep yarım kaldı söylemek istediklerim, ya anlatamadım ya da dinlemediler.
İlk bakışta duygusallık kokan bu satırlarda özlem, hüzün ve çaresizliğin acısını hissederiz. Ancak, yazar bu satırlarda konuşma konusunda yetersiz olduğunu anlatmak istemiş.
Bir konuşmada ne söylendiği ve ne anlaşıldığı iki ayrı kavram olarak değerlendirilmelidir. Başarılı bir konuşma dili iletişim gücü olarak kabul edilir. Ancak, anlatmaya çalıştığınız her ne olursa olsun karşınızdakinin algıladığı sizin anlattıklarınızdır. Ne anlattığınız önemli değil ne anlaşıldığı önemlidir. Çünkü insanlar sürekli değişken psikolojik yapılar içindedirler. Herhangi bir şeyi anlatmadan önce insanların sizi dinlemeye hazır olup olmadıklarını anlamanız gerekir. Başlangıçta konuşma dilinizi ve ses renginizi başarılı bir şekilde kullanırsanız karşınızdakinin sizi dinlemeye hazır olduğunu göreceksiniz.
Bir eğitimde; "İstanbul size ne hatırlatıyor," diye sormuştum, verilen ilk on yanıt şunlardı:
# Aşk,
#    Romantizm,
#    Sevgi,
#    Macera,
#    Kadın,
    Deniz,
#    Huzur,
#    Şiir,
#    Hayal,
#    Dram.
Cevaplar bana hiç de şaşırtıcı gelmedi, her insan yaşadıkları, hissettikleri, düşündükleri ve içinde bulunduğu duruma göre farklı görüş bildirir, bu çok doğaldır. Peki İstanbul bu muydu evet buydu söylenenlerin hepsi doğruydu. Söylenenler herkesin içindekilerdi.
 
Anlatmak istediğiniz ne olursa olsun etkili anlatım tarzınızla karşınızdaki sizinle aynı fikirde olmalıdır, verdiğiniz mesajlarla kişinin sizinle aynı yargıda olmasını sağlamalısınız.
Sokrates her zamanki gibi Akropol'de bir konuşmasında dinleyenlerin, anlattıklarını anlamak istemediklerini farkeder. Konuşurken bir yandan da konuşma yeteneklerini kullanmadığının farkına varır, dinleyenlerin anlamsız bakışlarından rahatsız olur, anlatmak istediklerini anlatamadığına üzülür, konuşmasını son ve etkili bir cümle ile bitirmek ister ve şöyle der;
"Anlatıyor, anlatıyor anlatamıyormuyum?"
Sokrates bu sözlerinden sonra hemen yerine oturur, son cümle herkesi şaşırtmıştır, salondan çıt çıkmaz, herkes yerinde kalakalmışım Son cümle tüm anlatılmak istenenlerin anlaşılmasına neden olmuştur, ya da karşısındakileri anlamaya mecbur bırakmıştır.
Sokrates'in söylediği son cümleyi konuşmanın sanatı olarak algılamak gerekir. Sokrates bu sözlerine iletişim sanatını katmıştır.
Herhangi bir şeyi başarılı bir şekilde anlatabilmek için iletişimin sırrı olan konuşma sanatını keşfetmek gerekir. Hangi kelimeleri, hangi cümleyi nasıl, ne zaman ve nerede kullanmak konusunda konuşmanın gizemini kullanmalısınız. Cümlelerin içinde biraz duygusallık, biraz edebiyat, biraz da filozofik kelimeler olmalıdır, öyle cümleler kurmalısınız ki alışılmış cümlelerin dışında farklı cümleler olmalıdır. Ancak, mantıktan ve gerçeklerden sakın uzaklaşmayın.
 
Güzel konuşmak istiyorsanız güzel konuşmanız gerektiğinin bilincinde olmalısınız. Çünkü güzel konuşmak istek ve bilinçle kazanılır.
Güzel konuşmak için önce kendinizi duymalısınız, bence insanın kendisini duyması güzel konuşma eğitiminin birinci kuralıdır. İnsanın kendini dinlemesinin ne kadar önemli olduğunu konuşmasını bir kasete alıp dinlediğinde fark eder hatta konuşmasını dinlediğinde kendisine şaşırır. Güzel konuşmak için önce kendinizi dinleyin, işte o zaman güzel konuşmak konusunda neler yapmanız gerektiğinin farkına varırsınız.
Bir cumartesi günüydü kitapçıları dolaşıyordum, son zamanlarda kitap satışlarında bir canlılık gözleniyordu. Özellikle öğrencilerin çoğunlukta olmaları beni sevindirmişti, kitapevi sahipleriyle dost olmuştum, "İşler nasıl?" diye sorduğumda "Fena değil," dedi.
Kitap almaya gelen öğrencilerle sohbet ediyordum. "Kitap okumayı seviyor musun?"
"Hangi tür kitap arıyorsun?" sorularıma verilen yanıtlar çok değişikti. Özellikle öğretmenlerin öğrencilere kitap tavsiye etmeleri dikkatimi çekti, önce öğretmenleri kutluyorum, okumak bir ülkenin uygarlık seviyesini gösterir.
Değişik yaş civarı kitap meraklılarının aradığı kitaplar içerisinde konuşma dili, beden dili, duygusal zeka, düşünce gücü, iletişim, kişisel gelişim ve benzeri konulardaki kitaplar oldukça fazlaydı.
 
Bir delikanlı ile sohbet ederken konuşma dili beden dili, iletişim gibi konularda kitap aradığını söyledi, "Neden?" diye sorduğumda:
"Bir çok nedeni var?" diye söze başladı. "Nedir bu nedenler?" diye sordum gülümsedi. "Güzel konuşmak istiyorum."
"Neden güzel konuşmak istiyorsun" diye sorduğumda gözlerinin içi güldü, yine gülümseyerek:
"Arkadaşlarım arasında marjinal olmak istiyorum."
Bir insanın güzel / etkili konuşmak istemesi, güzel / etkili konuşmaya ihtiyaç duyması ile gerçekleşir, güzel konuşmak güzel konuşmanın gerekliliğini hissetmekle kazanılır..
Hiç kimseye herhangi bir şeyi kolay kolay kabul ettiremezsiniz. İnsanlar yapısal olarak başlangıçta her şeye tepki gösterirler, hele konu konuşmak ise. Herhangi bir şeyi kabul ettirebilmek için önce karşındakinin hayır demesine neden olmamalısın, hayır kelimesi söylendiğinde değiştirilmesi çok zordur. Bu davranış biliminde de öyledir, itici olmamalısınız, davranış ve konuşmalarınızla itici olursanız daha başlangıçta dışlanırsınız. Her şeyden önce kişiliğinize sempati duyulmaz, söyledikleriniz her ne kadar doğru olursa olsun davranış ve konuşmanızdaki iticilik kolay kolay insanların kabul etmeyeceği bir davranıştır. Her şeyde olduğu gibi başlangıç çok önemlidir, konuşmaya başlamadan önce ayrıntılı düşünmek ve hazırlık yapmak zorundasınız, çok iyi hazırlanmalısınız.
 
Bay er ilaç firmasında teşkilât koordinatörü olarak çalışırken Ankara'ya gittim. İşe yeni başlayan bayan bir tıbbi mümessil arkadaşımla ikili ziyaretler yapıp çalışmalarını değerlendirmek, çalışırken eğitmek ve ekip ruhunu pekiştirmek istiyordum. Sabah O8.15'te tıbbi mümessil arkadaşımın otomobili ile yola çıktık, genç arkadaşım çok heyecanlıydı, bir kavşakta önümüzdeki bir otomobile hafifçe çarptı. Küçük bir kazaydı, arkadaşım çok üzülmüştü, heyecanla arabayı kullanamıyacağını söyledi, ben:
"Olur böyle şeyler, hata sende değil, üstelik çok iyi araba kullanıyorsun," dediğimde kendini toparladı yola devam ettik ve gitmeyi plânladığımız üniteye ulaştık, gittiğimiz ünite bir Devlet kurumunun polikliniği idi. Dok-tor'un odasına girmeden arkadaşım bana, pre plân gereği Doktor hakkında bilgi verdi, bilgi şöyle idi:
"Doktor türbanlı bir bayan, elinizi uzatmayın çünkü inançları gereği erkeklerle tokalaşmaz ve ürünlerimizi reçete etmiyor," dedi.
Arkadaşım kapıyı vurarak Doktor'un odasına girdi ve;
"Günaydın Doktor hanım İstanbuldan teşkilât koordinatörüm geldi sizi ziyaret etmek istiyoruz," dedi.
Doktor hastasını muayene etmiş reçetesini yazmıştı. Hasta çıkmak üzereydi, Doktor bize bakarak:
"Hoşgeldiniz," dedi. "Hoşbulduk," diyerek oturduk. Kendimi tanıttıktan sonra:
 
"Amacım sizleri yerinizde ziyaret ederek hatırınızı sormak," dedim.
Doktor konuşma şeklimden ve ses tonumdan etkilenmişti. Konuşma devam ederken Doktor:
"Çay içer misiniz?"
"Teşekkür ederim zamanınızı almayalım.
"Olsun," diyerek yanındaki hemşireye çay söylemesini rica etti. Çaylar geldi konuşmalar keyif verici olmaya başladı. Doktorun başlangıçtaki soğuk davranışları yerini sıcak ve canayakın davranışlara bırakmıştı, ancak bekleyen hastalar vardı ve çaylar bitmişti.
"Doktor hanım ilginize çok teşekkür ederim, daha fazla zamanınızı almayalım," dediysemde.
Doktor hanım konuşmalardan memnundu, yerinden kalktı kapıya gitti kapıdan bekleyen hastalara:
"İstanbuldan misafirim var bana on dakika daha müsaade eder misiniz?" dedi tekrar masasına geldi ve yanındaki hemşiresine bize kuşburnu söylemesini rica etti. Bize içer misiniz diye sormamıştı bile. Konuşma uzadıkça ben de konuşmadan çok keyif almaya başladım. Zaten işim konuşmaktı ve konuşmanın bütün güzelliklerini sergiliyordum. Doktor konuşmalarımı dikkatle izliyor, konuşurken gözerime bakıyordu, hele ürün hakkındaki konuşmalarımı özenle dinliyordu, belli ki beni marjinal bulmuştu, amacım zâten buydu. Bir satış uzmanının mutlaka marjinal olması gerekir. Oturalı yatım saati geçiyordu, Doktor'un ilgisi ve tavrına arkadaşım da çok şaşırmıştı, yine aynı nezaketle izin isteyerek ayağa kaltığımda Doktor gitmemizi hiç istemiyor gibiydi, yanıma geldi ve elini uzattı, şaşırmıştım, inançları gereği erkeklerin elini tutmayan Doktor elimi iki elinin arasına alarak beni kapıya kadar uğurladı ve:

"Sizi tanıdığıma memnun oldum, güle güle, Ankara-ya'ya geldiğinizde yine beklerim," dedi.
Ayrılırken arkamda bıraktığım olumlu izlenim beni çok mutlu etmişti, görüşme başarılı geçmişti, vermek istediğimiz mesaj yerine ulaşmış satış başarıyla gerçekleşmişti. İşe başlayalı altı ay olan arkadaşım şaşkın, beni izliyordu.
İnsan söylemek isteyip te söyleyemediklerine üzülür, üzülür ama yine de söyleyemez, bunun bir nedeni olmalı, söyleyin söylemek istediklerinizi, uygun kelimeler mi bulamıyorsunuz, söylediklerinizi anlatamamaktan mı çekiniyorsunuz, konuşma dilinin nasıl kullanılması gerektiğini beceremeyeceğinizden mi korkuyorsunuz? Evet hepsi mi diyorsunuz? O halde hemen başlayın egzersizler yapın ve isteyin yeter, çünkü başarırsınız.
Düşünce ilahı bir güçtür, konuşmak ise düşünce gücünün sesli ifedesidir. Konuşmak Tanrı ile insanlar arasında ve insanların kendileri arasında bir köprüdür. Bu köprüyü iyi kullanmak gerekir. Yaşadığınız sürece duygularınızın ve anlatmak istediklerinizin anlaşılması için bilinmesi gereken, mutlaka güzel ve etkili konuşmak zorunda olduğunuzu asla unutmayın.
 
Kulağın algıladığı her şey ses olarak yorumlanır. Denizdeki dalga sesi, rüzgâr sesi, kadın sesi, kuş sesi, para sesi, keman sesi, davul sesi, kedi-köpek sesi ve daha sayılamıyacak kadar ses. Kulağın algıladığı her ses ise bir enstrüman olarak algınlanır. Sesler içerisinde en zor olan insan sesidir, çünkü insan sesi değişkenlik gösterir, insan sesinin kullanımında değişik etkenler rol oynar. İnsan sesinin renginde duygusallık vardır, hırs vardır, sinirlilik vardır, sevgi vardır, nefret vardır, kızgınlık vardır, sevinç vardır, korku vardır, heyecan vardır ve daha bir çok etken vardır.
İnsan sesi terbiyesi en zor sestir, uygun kullanımı en zor sestir, insan sesini mükemmel kullanımının altında beceri vardır, çalışmak vardır.
Konuşma insanın duygularını ve düşüncelerini dile getirmesidir, konuşmadaki etkinlik, mükemmellik bu gücün iyi kullanılması ile mümkündür. Eğer insan bunu gerektiği gibi yapamazsa duygu ve düşüncelerini istediği gibi anlatma konusunda zorlanır. Konuşma, konuşan kişinin kim olduğunu yansıtır, bu yansıtma kimlikten ziyade kişiliktir, insan söylediklerinin altında kişisel yeteneklerini yansıtır, o zaman var olan bir gücün nasıl kullanılması gerektiğinin bilincinde olunması gerek.
Güzel ve etkili konuşmada neler var:
#  Uygarlık,
#  Pozitif enerji,
#   Sevgi,
#  Kalite,
#  Çağdaşlık,
#   Gelecek,
#  Güven,
#   Saygınlık,
#  Yetenek,
#  Coşku.
Etkili ve güzel konuşmak için kelimeler ile anlatmak istediğimiz, vermek istediğimiz sözlü mesajlar kadar önemli olan ve çoğu insanın farkında olmadığı sözsüz mesajlar vardır.
Bazen anlatmaya çalışıp ta anlatamadığımız bir çok şey olabilir. Bazen de bir bakışın bir tebessümün söylemek istediklerinizden daha etkili olduğunu yaşamış olmalısınız, işte bunlar sözsüz mesajlardır.
Sözsüz mesajlar nelerdir?
1.  Ses tonu,
a.  Duygusal ses tonu,
b.  Romantik ses tonu,
c.  Akıcı ses tonu,
2.  Beden dili,
a.  Bakışlar,
b.  Yüz ifadesi,
c.  Dinleme,
d.  Oturuş,
e.  Yürüyüş,
f.  Tokalaşma,
g.  Ayakta duruş,
3.  İmage maker / Giyim,
a.  Renkler,
b.  Moda,
c.  Uyum,
4.  Makyaj,
5.  Parfüm,
6.  Çiçek,
7.  Hediye,
8.  Not alma,
9.  GSM mesajları 
Sözsüz mesajlar güzel konuşmanın gizemidir.
En güzel ve etkili konuşma aç karnına yapılır. Aç karnına yapılan konuşmada olası heyecan, açlıktan kaynaklanan bedensel sistemin yavaşlaması nedeniyle azalır. Aç karnına yapılan konuşmada ses titreşimleri olmaz, heyecanı daha az hissedersiniz, sesinizi kontrol altına alabilirsiniz, daha yavaş konuşursunuz, yavaş konuşma konu, kelime ve cümleleri seçme ve uygulama rahatlığı getirir, hata oranı asgariye iner.
 
Eğer denemediyseniz bir kez aç karnına konuşmayı deneyin.
Güzel konuşmak için ağız, dil, dudak, boğaz, gırtlak, akciğerler ve diyaframın etkili kullanılması için egzersizler yapılması gerekir.
Ses tonu, bir ressamın resim yapmada kullandığı renklere benzer, ses renkler topluluğudur, tüm renklerin kullanılması ile güzel / etkili konuşma gerçekleşir.
İnsan sesini yukarıdaki organlar yardımıyla değişik renklerde ve tonlarda çıkarabilir. Sesinizi bir enstrüman gibi kullanabilirsiniz, bir anstrumanın iyi ses vermesi için akort edilmesi gerekir ve siz de sesinizi akort etmelisiniz.
Örneğin çalışmaya harflerle başlayın, bir odada yalnız başınıza A harfini değişik tonlarda çıkarmaya çalışın, öncelikle ağız, dudak ve dil hareketlerini özgür bırakarak değişik sesler çıkarın, sonra normalde yaptığınız konuşma dışına çıkın ve ağız, dudak ve dil hareketlerine daha değişik şekiller verin, farklı sesler çıkarın, önce ağzınızdan çıkanı kulağınız duymalı, çıkardığınız sesleri bir teybe alın ve dinleyin çok şaşıracaksını. Benim sesim bu mu diyeceksiniz, çıkardığınız seslerden birisini daha çok beğeneceksiniz, beğendiğiniz sesinizin kalıcı olmasına özen gösterin, konuşurken vurgulamalara dikkat edin. Önemli kelimeler üstüne biraz basın, beğendiğiniz sanatçıların konuşmalarını taklit etmeye çalışın, her insan sesinin gizemli bir tarafı vardır, konuşmanıza biraz gizem katın, konuşurken duygusal zekanızı mutlaka kullanın, konuşurken konuştuğunuz konuyu içinizde hissedin ve hissettiklerinizi karşınızdakine yansıtın.
 Konuşarak kazandığım başarılar savaşarak kazandığın savaşlar kadar önemliydi.
ATATÜRK
Duygusal zekanız konuşmanızla bütünleştiğinde konuşma şekliniz mükemmelliğe ulaşır. Tıpkı bir heykeltıraş gibi, heykeltıraşın mermere verdiği şekil gibi sese ve konuşmaya istenen şekil verilebilir.
Sesteki rengi, inceliği, duygusallığı, anlaşılırlığı, heyecanı, canlılığı, coşkuyu, sevinci vermek için gırtlağı, akciğerleri, diyaframı, östaki borusunu, dili, dudakları ortak kullanmak şarttır. Ve tabii ki güzel/etkili konuşma isteğini yüreğinizde duymalısınız.
Konuşma teknikleri eğitiminde başarılı olmak için birebir eğitim gerekir. Çok iyi bir gözlemci olmakla da güzel konuşma kazandıldığı görülmüştür.
Etkili konuşmak düşünüldüğünden daha önemlidir.   ; Yıllar önce tarih öğretmenim bir konu anlatmıştı:
Dünyaca ünlü İtalyan heykeltıraş M. Angelo Hz. Musa'nın heykelini yapar. Uzun süren bu çalışması sonucu yaptığı heykeli çok beğenir, çünkü çok özenmiştir. Heykel çok güzel olmuştur, kendisi de bu kadar başarılı olduğuna şaşırır. Son çekiç darbelerinden sonra heykelin karşısına geçer bakar bakar ve yaptığının karşısında o kadar heyecanlanır ki, neden yaptığını kendisinin de bilemediği elindeki çekici yaptığı heykele fırlatır ve yüksek sesle:
"Konuş Musa," der.
Heykel o kadar canlıdır ki canlı olmasını kanıtlamak için bir tek konuşması kalmıştır. Öğretmenimin anlattığına göre M.Angelo'nun fırlattığı çekiç heykelin sol dizine çarpmış ve bir iz kalmış demişti.
Aradan yıllar geçti çalıştığım Bayer ilaç firmasının bir İtalya gezisinde Roma'ya gittiğimizde Hz. Musa heykelinin bulunduğu müzeye gittim. Heykeli gördüğümde hem çok şaşırdım hem de çok heyecanlandım, heykeli nefes almadan uzun süre seyrettim. Gerçekten muhteşemdi, çok etkilenmiştim, bir heykelin bu kadar canlı, bu kadar görkemli olacağını hayal bile edememiştim, Hz. Musa görkemli haliyle oturuyordu ve oturduğu yerden biraz sonra kalkacak gibiydi. Öğretmenimin anlattıklarını hatırladım. Öğretmenimin anlattığı çekiç izini araştırdım, heykelin sol dizinde gerçekten bir iz vardı, rehbere sordum gülümseyerek;
"Demek biliyorsunuz, evet doğru," dedi
Her şey olabilirsiniz ancak, sizin bir bütün olduğunuzu tanımlayan konuşmanız olmadığı takdirde canlılığınızdan söz edilemez.
Güzel konuşmak için bilgi çok öndemlidir. Kültürden konuşacağınız konuya kadar yeterince bilgili olmanız şarttır. Bilgi size konuşma rahatlığı verir, bilgi bir bilen olmadır, gerekli bilgiye sahip olmadığınız konudaki konuşmalarınız inandırıcı olamaz. Değil karşınızdaki, siz bile kendinizi beğenmezsiniz, bilgi yetersizliği sizi zor durumda bırakabilir.
Güzel konuşmak istiyorsanız konuşma teknikleri kadar bilgili olmak gerektiğini de sakın unutmayın.
Güzel konuşmak sanattır.
Güzel konuşma sanatını içinizde hissetmelisiniz.
Konuşurken, genelde karşımızdakini dinler görünür ancak, şöyle bir araya girip konuşmasını yarıda keserek bir şeyler ilave etmek için can atarız. Bunu sık sık yaparız da, tabii ki bu davranışımızla konuşmanın içine limon sıkmış oluruz, karşınızdaki bundan rahatsız olsa bile o da aynı sizin gibi konuşmanızın arasına girerek bir şeyler söylemeye çalışır. Konuşma, konuşmadan çıkar, başka her şeye benzer, sizi gören biri ne yapıyorlar diye merak eder, burada her iki kişi de bu konuşma şeklinden memnun değildir. Ertesi gün konuşmayı hatırlarsınız, yaptığınızın hoş olmadığını aslında kendinize yakışan bir konuşma şekli olmadığını, bu davranışınızın kendinizi tanımlamadığını, kişiliğinizi olumsuz etkilediğini düşünürsünüz. Çünkü, siz o değilsiniz ve bu işe oldukça içerlersiniz, içerlersiniz içerlemesine ama bir iki gün sonra yine aynı şeyi yaparsınız.
Kelimelerin gücünü bilmeden
insanları anlamak imkânsızdır.
KONFÜÇYUS
İnsanlar konuşmasının dinlenilmesini, konuşurken tüm gözlerin ve kulakların kendisinde olmasını isterler. Konuşmasının dinlenilmesi kendisine yapılan bir saygınlık, kendisinin bir uzman olduğunun kabul edildiği, alanında otorite olduğu, konuşmasının çok önemli olduğunun kabul edilmesini düşünür.
İnsanlar güzel konuşsalar da, çirkin konuşsalar da konuşmalarının dinlenilmesini isterler. Bu insan egosudur. Gariptir ki insan egosunda sadece kendisini düşünür, kendilerinin kabul edilmelerini isterler, ya başkaları, başkalarını düşünmezler, kötü bir konuşmayı dinlemenin ne kadar zor olduğunu bilmelerine rağmen konuşma konusunda kendilerini geliştirmeyi düşünmezler ya da gereken özeni göstermezler.
İnsan gerektiği gibi konuşamıyorsa bunu önce kendisi fark etmelidir, güzel olmayan bir konuşmada dinlenilmediğini fark ettiğinde, bu haklı tepkinin bilincinde olmalıdır, çünkü dinlemek zor bir olaydır. Kötü konuşmada insanlar sıkılır ve konuşmayı dinlemeden konuşma ortamından ayrılmak isterler.
Konuşmada dinlemek konuşma kadar önemlidir. İyi ve etkili konuşmak istiyorsanız önce dinlemesini öğrenmelisiniz.
Etkili konuşmak için önce dinleyin sonra konuşun daha etkili olursunuz.
Konuşmak ve dinlemenin bir bütün olduğunu sakın unutmayın.
DERLEYEN...EDİTÖR
İletişim:[email protected]


Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık