Güzel ve Etkili Konuşma Teknikleri

Güzel ve Etkili Konuşma Teknikleri

 
Konuşmak aslında medeniyetlerin temelini oluşturur; okumak ise bu medeniyetlerin çakıl taşlarıdır. Okumadan iyi bir konuşma yapılamaz. Birçok zaferin gerisinde güzel konuşma ve güzel konuşmadan doğan güzel sözlerin etkili cereyanı yatar. Nasıl ki, medeniyetlerin kurulması insanlar arası ilişkilerden doğar, bu ilişkilerin tohumları "Hitabet" in büyülü havasında neş'ü neva bulur.  
İdari mekanizmalarda başı tutan insanlara baktığımızda onların etkileyici konuşmaya sahip oldukları görülür. Bu özellileri onları fraklı kılmıştır. Çünkü insanlar arasında gür ve isabetli konuşmak, savaş alanındaki kılıç kalkan sesleri gibidir; kimin kılıç kalkan sesi daha gür ve daha isabetli ise zafer onundur. En başarılı işadamları, en başarılı toplum temsilcileri, en başarılı grup ve topluluk amirleri, müdürleri en iyi hitabete sahip olanlar arasından çıkmıştır. İyi bir hatip, aynı zamanda karşısındaki dinleyicilerin hareket ve yüz mimiklerinden onların tahlililerini yapabilendir; bu yeteneği ona kazandıran da yine hitabet sanatıdır.
Hitabet sanatının mükemmel bir şekilde eski çağlardan beri uygulandığı iki merkez vardır: birincisi Arabistan, ikincisi ise Yunanistan-Roma'dır. Bugün hâlâ camilerde kürsüden muhteşem hitabet örnekleri sergileyen insanlar vardır; aynı şekilde Roma ve Yunanistan'da ve onun uzantısı medeniyetlerde, (örneğin Londra'daki Hyde Park) mükemmel konferanslar, mükemmel hitabet toplantıları olmaktadır. Amerika'da da bu işin uzmanı insanlar yetişmiştir. İşte biz, kitabımızda böylesi muhteşem hitabetleri ve meydan konuşmalarını da örnek olarak aldık. Okuyacağınız bu meydan konuşmaları hiçbir yerde duymadığınız, okumadığınız meydan konuşlarıdır. Örneğin Avrupa'nın birçok kentinde hatta kasabasında halkı ilgilendiren konularda etkileyici konuşmalar yapılır, maksat bireyleri etkileyerek onların görevlerinde şevkli olmalarını sağlamaktır. Kitapta bu türden konuşmalarda yer almaktadır. Din adımından tutun da bilim adamına, politikacısından tutun da filozofa, peygambere kadar güzel ve etkileyici konuşmaları okuyacaksınız. Dünyanın en tanınmış devlet adamlarının başka hiçbir yerde okuyamayacağınız meydan konuşmaları, en ünlü müzisyenlerin, ressamların, yazarların, gezginlerin, dehşet veren, dünyayı sarsan konuşmaları, mektupları ve vasiyetleri görülmemiş ve duyulmamış haliyle yine bu kitapta.
Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde hatipsiz yemek toplantıları düşünülemez. Öyle görünüyor ki hitabet sanatı geleceğin meslekleri arasına girecek. Tüm partiler, tüm dernekler, tüm yardım kuruluşları ve sivil örgütler belki de kendilerine ücretli hatipler tutacaktır. İşte size bir örnek: Profesör Philip Kotler bir konuşma için 20 Ekim 2000 tarihinde İstanbul'a gelmişti. Bir saatliğinde aldığı ücret tam 200.000 dolardı. Aynı şekilde Dale Carnegie'in hitabet kurslarına katılanların sayısı 700 bini geçmiştir. Carnegie milyonlarca dolar kazanmıştır.
Bernard Shaw, dünyanın en güçlü hatiplerindendi. Thomas Edison onu, İngiltere'de açtığı şirketinin başına propagandacı olarak alıp, yüz binlerce dolar ödemiştir. Shaw, hitabet için şunları söylüyor:
 "Hitabet, bilinmeyen esrarengiz yerlerden dev rüzgarların sürüklediği büyü bulutlarıdır. Her kim ki bu bulutların altına durur, etkilenmemesi mümkün değil."
Kendi hatipliği için de George Bernard Shaw şöyle konuşuyor:
"Ben konuşmayı, buzda kaymayı ve bisiklet kullanmayı öğrenmeye çalışan bir çocuğun her düşüşünün, arkadaşlarının kendisiyle alay etmesine vesile olması gibi kendime güldüre güldüre öğrendim."
Siz de belki dünyanın en büyük hatibi olmayabilirsiniz; ama bulunduğunuz yerin en iyi hatibi olabilirsiniz. Tıpkı aşağıdaki fıkrada olduğu gibi:
Boylu poslu, adaleli, güçlü kuvvetli bir adama hayranlıkla bakan kısa boylu, sıska genç şöyle der: "Ben de sizin gibi böyle boylu poslu, adaleli olsaydım, ağır sıklet şampiyonu olurdum."
Adam da şunları söyler:
 "Peki ama, seni hafif sıklet şampiyonu olmaktan alıkoyan ne?”
O zaman buyurun hafif sıklet şampiyonluğuna…   Kendinize çok mu güveniyorsunuz, bu kitapta sizi ağır sıklet şampiyonluğu da bekliyor.

HİTABETE İLK ADIM
"Bir fıçının çatlak olup olmadığı nasıl çıkardığı sesten anlaşılırsa, insanların da akıllı mı yoksa ahmak mı oldukları ağızlarından çıkan kelimelerle anlaşılır." diyen dünyanın gelmiş geçmiş en büyük hatiplerinden olan Demosten bir kekemeydi. O, bırakınız hatipliği, normal konuşabileceğine dahi inanmıyordu. Fakat ağzına aldığı birkaç taşla haftalarca alıştırma yaptı. Önce hitabetin inceliklerini öğrendi. Sonra uygulamaya koyuldu. Sırf hitabetten kazandığı paranın haddi hesabı olmadı.
Siz de eğer "Konuşmayı dahi beceremiyorum." diyorsanız, hitabet tam size göre bir iş. Yeter ki biraz sabırlı olun.
Asırlar önce hitabet sanatı üzerine yazılar yazanların isimlerine baktığımızda Sokrates, Plato, Aristo gibi ünlüleri görürüz.
Bir zamanlar batı ve doğu kültürlerinde en çok para kazananlar ve itibar görenler hatiplerdi. Romalı Kuintilyan, tarihçi Tasitis, Fançis Bacon, Arap yarımadasında Fenelope, İslam tarihinde Hz. Ali, Napolyon, Abraham Lincoln, Benjamin Franklin, Atatürk, Churchill gibi kimi yazar ve kimi devlet adamları başarılarını güçlü hatipliklerine borçludurlar.
Örneğin Hz. Ali'nin Iraklılar'a yaptığı konuşma onlara cesaret vermiştir, Abraham Lincoln'ün Kuzey-Güney savaşlarında yaptığı meydan konuşmaları savaşın kaderini etkilemiştir.
Benjamin Franklin'in Paris'teki ve İngiltere'deki etkileyici konuşmaları güçlü ve verimli Amerika Birleşik Devletleri'nin temellerini atmıştır.
Samimi, inançlı ve mert devlet adamı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, onca kargaşanın içerisinde, vatanın işgal edildiği yıllarda bölge bölge gezip Anadolu insanını Kurtuluş Savaşı'na hazırlaması onun dahi bir hatip olduğunu gösterir.
Milli mücadelede sağdan soldan atılan laflara ve fitnelere cevap yetiştirmeye çalışan ve ömrü "Milletim, ülkem" demekle geçen Atatürk, içte ve dışta bir çok gafil, hain, çıkarcı, solucan ruhlu insanlarla mücadele edip, muzaffer bir komutan olmuştur. Onun, "Efendiler!" diye başlayan ve tüyleri diken diken eden konuşmaları dünyanın her yerinde ayakta alkışlanmıştır. Siz de toplumunuza ve kendinize faydalı olmak istiyorsanız konuşmanın inciliklerini bu kitaptan iyice kavramaya çalışın.
Retorik (Şiirsel, belagat) konuşmaların güçlü olduğu Arap milletleri bir zamanların edebiyat dahileriydi. Bunu, hitabet sanatına borçluydular. Şimdi ise değil edebiyatın, konuşmanın dahi kalmadığı bu toplumlar zilleti yaşamaktadır. Sanatların en güçlüsü olan hitabet sanatı ünlü hatip Kuintilyan'ın Hitabet Müessesesi adlı eserinde yüzyıllar öncesinden dile getirilmiş.
Yazı ve yorumlarıyla belagatın, hitabetin sarsılmaz şahsiyetlerinden biri olan Epiktetos, sıradan bir köleydi. Onun güçlü ve karakterli konuşmaları özgürlüğüne giden yol olmuş, sonraki dönemlerde adı ile çağa damgasını vurmuştur.
Hem Epiktetos, hem de Kuintilyan hitabet sanatında başarılı olacak kişinin karakterli ve iyi insan olması gerektiğinin altını çizmişlerdir. Güçlü devlet adamlarının çoğuna baktığımızda, önderlerin ve liderlerin çoğunu incelediğimizde sağlam karakterli olduklarını görürüz. Bu insanların hepsi de iyi birer hitabetçiydiler.
Kadim tarihlerden bu yana toplulukların liderleri kimlerdi? Bilime damgasını vuranlar kimlerdi? Sosyal ve siyaset alanında en ön saflara kadar çıkanlar kimlerdi? İnsanları arkasından sürükleyenler kimlerdi? Onlar insanları ikna edebilecek güce sahip, sağlam karakterli hatipler değiller miydi? Ünlü müzisyen Beethoven'un Goethe'ye yazdığı mektup, eşsiz hitabet örneği değil midir? Kendisine mektup gönderip, imzasını "toprak sahibi" diye atan bir kompradora Ludwig Beethoven'in cevabı "Akıl sahibi" olmamış mıydı? Bu ondaki eşsiz hitabet örneğini ve zekasını göstermez mi? Aynı şekilde, "Ey Rabbim! Senden başka kimsesi olmayan ben, senden başka her şeyi olana acırım." diyen Konfiçyüs'ün bu sözü, onun hangi özelliğini gösterir?
Bıçak, meyve de keser insan da… Bıçağın insan kesmesi, onun kötü olduğu anlamına gelmez. Çocuk, kadın, yaşlı demeden on binlerce zavallı Yahudi insanını, sırf Yahudi olmalarından dolayı acımasızca katleden Hitler de iyi bir hatipti. Ama bunun ne önemi var ki?
Hitabet, insanlığa güzel duygular sunmalı; anneye, babaya ve tüm insanlığa sağlık ve selamet aşılamalı. Din, dil ve ırkı gözetmeden yüce Allah'ın kulları olduğumuzu, tüm peygamberlerin de bu uğrunda çilekeş birer hatip olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Francis Bacon, "Hitabet ilmi, fazilet ve iyiliği görünürcesine resimlerle süslemektir." derken, aslında en doğru tarifi yapmıştır.
Yunanistan'ın ünlü büyük hatibi Demosten'in kekeme olduğunu söylemiştik. Kekemeliğini düzeltmek için deniz kıyısına gider, dalgalara karşı ağzına aldığı çakıl taşlarıyla konuşma yaparmış. Dünyanın büyük hatiplerinden meşhur Çiçero, çok çalışarak bu seviyeye geldi.
Amerikalı büyük hatip Bryan, "İyi konuşabilme yeteneği sadece Allah vergisi değildir, çalışmakla da kazanılan bir nimettir." der.
Tüm bu insanlar kürsüye ilk çıktıklarında heyecanlarından titremişler; fakat zamanla dünyanın bir numaralı hatipleri haline gelmişlerdir.

HİTABETTE YAPILMASI GEREKENLER
Bir defa, hitabet sanatı adı üzerinde bir sanattır. Sadece birilerine ait, sadece birilerinin yetenekleri kapsamında bir uygulama değildir, bu sanatı çalışan herkes başarır. Mutlaka ki doğuştan bu yeteneğe sahip insanlar vardır; fakat bu istisnai haller genel geçer kuralın önünde değildir.
Pek çok utangaç insan, bu sanat sayesinde utangaçlıklarını ve şaşkınlıklarını yenmişlerdir. Öyleyse, hitabette yapılmaması gereken şey, "Ben bu işi beceremem." şeklindeki yanlış kanaate kapılmadır.
Yapılamaması gereken durumlardan biri de söz canavarlığından uzak durmaktır. Nedir "söz canavarlığı"?
Kürsü, bir hatibin kişisel menfaatlerinin depreştiği yer değildir. Hitabet sanatında asla olumsuz ve ahlak dışı sözcükler yer almaz. İkna etme ve kabul ettirme becerisini, kötü sözcüklere yüklemek isteyen bir insan aciz insandır.
Böyle bir durum normal bir konuşma olmadığı gibi, hitabet hiç olamaz. Öyleyse daha işin başında argo sözcüklerden ziyade motive edici sözcük hazinesinin artırılması gerekir. Hitabet malzemeleri, hitabetin incelikleri kadar önemlidir. Eğer sizin malzemeleriniz tıpkı savaş alanındaki hileli ve kumpas malzemeler gibiyse, bu manada hitabetin hiçbir önemi olmaz.
Hitabet ve belâgat, hiçbir şekilde politik bir yapı değildir. İçten, samimi, gerçekten söylenecek bir şeylerin olduğu bir yapıdır hitabet sanatı. Ne bir reklam konuşmasıdır, ne bir gereksiz eylemdir, ne de laf salatasıdır; hitabet var olan durumları kitlelere anlatmak, onları, eğer gerek varsa, ikna etmektir.
"Ayinesi iştir kişinin, lafına bakılmaz" gibi yanlış bir inanç, yanlış bir saptama sizi hitabet sanatından uzaklaştırmasın. Çünkü hitabet hiçbir vakit "laf" değildir, bilakis "söz" dür.
"Altın laflar", "Ata lafı", "Elmas laflar" gibi özdeyiş sözcükleri hiç duydunuz mu? Elbetteki hayır. Ama "Altın sözler", "Ata sözü", "Elmas sözler" gibi deyişleri hem duymuş, hem de kullanmışsınızdır. İşte tıpkı burada olduğu gibi hitabet laf kuralı değildir, söz sanatıdır.
Söz ruhu büyüler, aklı ve idraki çalıştırır. Ufuktur söz, ifadeye güç katar. Yusuf Has Hacip, bunu en güzel şekilde ifade etmiş:  
Dildendir mutluluk, dildendir değer
Dili oymana insan mı derler?
İnsanda dilince değişir kader,
Ya kurda leş olur, ya başı gider!
Dil bir aslandır ki, eşikte yatar
Başı boş kalırsa başını yutar!
Dilin çok oynarsa sökülür dişin,
Diline dikkat et, gitmesin başın.
Ağzından uygunsuz bir söz kaçırma,
Dilinle taş atıp, başını kırma!
Çoğu faydasızdır, iyisi özdür,
Söz asıl bilerek söylenen sözdür.
Çoğu faydasızdır, iyisi özdür,
Binlerce düğümü sözle çözdür.
Dinlenir, akılda kalır kısa söz,
Binlerce düğümü bir tek sözle çöz.
"İyi bir konuşmayı, nutuk çekmeyi hitabet tekniklerini öğrenmeden de yaparım." gibi bir eğilim büyük hata olur. Çünkü dile getirilen bu yaklaşım çok çok istisnai bir yaklaşımdır. Ya bu istisna içerisinde değilseniz?
En garanti yöntem, hitabetin inceliklerinin ne olduğunu öğrenmektir. Böylesi bir durumda, farkında olmadığınız melekeleriniz ve mükemmeliyetiniz inkişaf eder. Ancak, iyi konuşmaya başladığınız anda bütün eksikliklerinizin  gideceğini de zannetmeyin.
Evet, hitabetin sağlam karakterin oluşmasında etkin bir rolü vardır; ama bu yine de kişinin özel gayretine bağlıdır.

•Başarılı veya başarıya azimli bir kimse için hitabet,yani konuşma çok önem taşır.İyi konuşabilen insanlar hayatın her kademesinde başarılı olurlar.

•Uzmanlara göre konuşma sanatında ilerlemiş biri kendi insiyatifini daha kolay kullanabiliyor,sosyal temaslarda kendini güvenli hissederek daha başarılı oluyor,daha esnek ve kolay karar verebiliyor,daha iyi bir ekip ruhuna sahip,bütün kararlarını daha başarılı şekilde uygulatabiliyor.

•Mesela siz de konuşma durumunuzu tesbit için şunu yapabilirsiniz:

Bir yazıyı yüksek sesle teybe okuyun.Daha sonra kasedi dinlerken tonlamanıza,telaffuzunuza,temponuza,sesinizin yüksekliğine ve verdiğiniz aralara dikkat edin..

•1)Düşündüğünüz,

•2)Söylemek istediğiniz,

•3)Söylediğini sandığınız,

•4)Söylediğiniz,

•5)Karşınızdakinin duymak istediği,

•6)Duyduğu,

•7)Anlamak istediği,

•8)Anladığını sandığı,

•9)Anladığı, arasındaki farkları düşünerek konuşun.İnsanların birbirlerini yanlış için bu 9 ihtimali unutmayın..

Etkili konuşmanın püf noktalarını bilip uygulamak,duygu ve düşünceleri başarılı şekilde pazarlayabilmek başarının sırlarından sayılır.



***Şu hususları ciddiye alın:

•1)Dikkatle dinlemesini bilin..

Çoğumuz ne söyleyeceğimizi düşünmekten,başkalrının söylediklerini doğru dürüst dinlemeyiz.Halbuki biz onları dikkatle dinlersek,onlar da bizi konuşurken ilgiyle dinlerler.

•2)Karşınızdakine Fırsat Tanıyın..

Muhatabınıza kailiyetli olduğu konuda konuşma imkanı verin..

•3)Gereksiz ve sıkıcı ayrıntılardan kaçının..

En küçük,gereksiz boş ayrıntıları hiçbir noktayı atlamadan anlatırsanız,siz daha ana konuya gelinceye kadar sıkıntıdan patlayan muhattabınzın ilgisi dağılır..

•4)Kesin İfadelerle konuşmaya çalışın..

Konuşmaya başlamadan önce kullancağınız kelimeleri seçin.Bir konudan ötekine atlamayın.Muhattbınızın yüzüne,hatta gözlerinin içine bakın..

•5)Sorularınızı Yerinde sorun..

Akıllıca sorulan sorular muhatabı açar ve lüzumsuz konuşmanızı önler..

•6)Öfkelendirmeden Karşı Çıkmayı Öğrenin..

Ne konuştuğunuz değil,nasıl konuştuğunuz önemlidir.Dostça bir tartışma konuşmayı zenginleştirir, fakat sertçe sarfedilen bir söz iki tarafında hırsa kapılıp birbirlerinden uzaklaşmalarına sebep olur..

•7)Kimsenin Sözünü Kesmeyin..

Biri konuşurken konuşmaya girmeniz gerekirse,konuşmayı keserken yumuşak bir cümle kullanmanız yerinde olur..

•Hoşgörüşlü ve Anlayışlı olun ...

Sizi sinirlendiren ve rahatsız eden kişilerle konuşmak zorunda kalırsanız,konuşulan konuyla ilgilenmeye gayret gösterin.

•9)Muhattabınızı övün

İnsanları tebrik,takdir ve teşvik etmeyi öğrenirseniz sohberiniz zenginleşir..

•10)Kendinizi geliştirin.

Araştıcı olun,kitap okuyun,faydalı meşguliyetler edinin.Konuşmalarınız böylece zenginlik kazanır..

•11)Konuşma yapmak istediğiniz Konu hakkında iyi hazırlanın..

Konuşma metninizi kısa kısa ,sadece hatırlatma amacına yönelik notlar şeklinde hazırlayın..

•12)Konuşmanızla alakası olmayan el kol hareketlerinden Sakının..

•18)Kendi aksanınızı kullanın..(Zorla Kibar olmaya çalışmayın)

•19)"Eee.." "Iıı..." gibi bağlaçları kullanmaktan kaçının..

•20)Konuşmanız sırasında ilettiklerinizle ilgili bir çatışma çıkarsa sakin olun ve ikili tartışmalardan mümkün olduğunca kaçının..

Belirsizlik yaratan kelimeler
“Bilirsiniz” ya da “onun gibi bir şey” gibi sözler belirsizlik yaratıp sizi konuya hakim olmayan biri olarak gösterebilir. Aynı zamanda tecrübesiz ve konuşmayı bilmeyen biri gibi algılanırsınız. Karşınızdaki insan fikirlerinizi ciddiye almaz; çünkü onları anlatırken emin ve etkileyici bir konuşmayı beceremiyorsunuzdur. Konuşmadan önce birkaç saniye durup, söylemek istediklerinizi düşünürseniz, konuşmanın ortasında durup düşünme ihtiyacı duymazsınız.
Soru tonuyla konuşmalar
İlk önce ses tonunuzu kontrol etmeye çalışmalısınız. Cümlenin sonunda sesiniz yukarıya doğru değil, aşağı inmeli. Böylece anlatımınızdaki soru işaretleri kalkar, konuştuklarınızdan emin görünürsünüz. Eğer bunu kendi kendinize başaramazsanız, bir etkili konuşma kursuna yazılarak konuşmanızı düzeltin.
Kuşku belirten sözler
“Belki doğru olmayabilir, ama…” veya “Tam emin değilim ama…” tipi cümleleri fazla kullanıyorsanız, şunu düşünün: Siz bile fikirlerinizden şüphe duyarken, başka insanlardan onları ciddiye almasını nasıl beklersiniz? Uzmanlara göre bu sorun, kişinin kendine güven eksikliğinden kaynaklanır. Yani atılacak ilk adım özgüveni geliştirmektir. İş hayatınızda ne zaman zıt bir fikirle karşılaşırsanız, onu dosyalayın ve gerektiğinde onun üzerine tekrar dönün. Emin olmadığınızı gösteren cümleler yerine emin olduğunuzu gösteren ifadeler kullanın. Güvenilir bir kaynakta yazılanlar ve düşünceleriniz arasındaki bağlantıyı kurup, yazılanları sizin fikirlerinizi doğrular şekilde anlatın. Uzman bir kişinin fikrinizi desteklemesi sizin için önemli bir dayanak oluşturacaktır.


Spiker ve diksiyon dersi öğretmeni Sırrı Er, ilk intibanın önemine işaret ederek, "İnsanlar üzerinde meydana getirdiğimiz ilk intiba 30 saniye içinde oluşur. Bu süreyi bilinçli kullanmak, karşımızdakiler üzerinde istediğimiz intibanın oluşmasına imkan verir" dedi.

Sırrı Er’in etkili ve güzel konuşmanın sırlarını anlattığı "Etkili ve Güzel Konuşma Sanatı" adlı kitabı okurla buluştu.

Kitabında "şiir dili" olan Türkçenin günümüzde çok kötü kullanıldığını savunan Er, Türkçe öğrenilmesi için zaman ayrılmasını istedi.

Etkili bir konuşmanın yıkıcı değil, yapıcı olması gerektiğini vurgulayan Er, konuşmanın bir amacı olması gerektiğini, "laf olsun, torba dolsun" diye gelişigüzel konuşmanın karşı taraf için zaman kaybından başka bir anlam taşımadığını anlattı.

Konuşmanın yerinde ve zamanında yapılmasının önemine işaret eden Er, "Etkili konuşmanın olmazsa olmaz şartlarından biri jest ve mimikleri kullanmaktır. Canlı, günümüz Türkçesine uygun bir telaffuz, yerinde doğru kelimelerin seçimi konuşmayı akıcı kılar. Dakikada 125-175 arası kelime kullanmak, olağan konuşma hızı olarak kabul edilir" görüşünü dile getirdi.

Türkçenin genel olarak soluk verme halinde konuşulan bir dil olduğuna dikkati çeken Er, şöyle devam etti: "Soluk alırken konuşmayı deneyiniz, çok çabuk yorulup, böyle söz söylemenin mümkün olmayacağını düşünüp hemen öksürmeye başlayacak, söylemek istediğiniz kelimelerin hiçbirini işittirmeyi başaramayacaksınız. İyi söz söylemek için ’Tam zamanında yeter ölçüde havayı akciğerlere çekmeyi bilmek ve bir defada çekilen yeter ölçüdeki havayı söz söylerken azar azar, hiç zorlanmadan bırakmayı bilmek’ gerekir. Ayrıca söz söyleyen kimse, solunum sırasında hiçbir zaman soluk aldığını dinleyicilere belli etmemelidir. İyi solunum için burundan soluk alıp, ağızdan vermek gerekir. Rahat solunum için tam ve belirli birtakım hareketlerle göğüs kafesinin oylumunu çoğaltmaya alıştırmak gerekir. Solunumda usta olmadan sözde usta olunmaz." Dudak kaslarını geliştirmek için günde 5 dakika "U" ve "İ" harflerini söylüyormuş gibi dudağın büzülmesi ve gerilmesi gerektiğini belirten Er, ayrıca yatay şekilde dişlerin arasına kurşun kalem sıkıştırıldıktan sonra tekerleme okumanın da ağız-dudak tembelliğine iyi geleceğini kaydetti.

-"AYNA KARŞISINDA ÇALIŞMALAR YAPIN"-

Sırrı Er, topluluk karşısında konuşurken ellerin cebe sokulmaması gerektiğini belirterek, şu bilgileri verdi: "Konuşma arasında belki ellerinizin fazla olduğunu düşüneceksiniz. Eğer öyle bir hisse kapılırsanız, bu düşünceyi en kısa sürede beyninizden atmaya çalışın. Kelimeleri ya da cümleleri vurgulamak için ellerinizi de kullanın.

Konuşmada mimikler de önemlidir. Boş zamanlarınızda ayna karşısında çalışmalar yapın. Yüzünüze yerine göre ’ciddi’, ’şakacı ve içten’, ’size yöneltilmiş bir eleştiriyi önemseyen, eleştiri ya da iddia sahiplerine karşı alaycı, kendinin suçsuz olduğundan emin’ anlamları vermeye çalışın. Rahatlık ve ciddiyetten kopmamak şartıyla içtenlik sergileyin."

-"BİLGİ DEĞİL, KULLANILIŞI ÖNEMLİ"-

Er, sosyal psikologların uzun yıllar sürdürdükleri çok sayıda araştırmanın sonucuna göre, insanların birbirleriyle yüz yüze kurdukları ilişkilerde sözsüz hareketlerin etkisinin çok yüksek olduğunu kaydetti.

Dünyada tekrarlanamayacak tek şeyin ilk intiba olduğuna dikkati çeken Er, "İnsanlar üzerinde meydana getirdiğimiz ilk intiba 30 saniye içinde oluşur. Bu süreyi bilinçli kullanmak, karşımızdakiler üzerinde istediğimiz intibanın oluşmasına imkan verir. Beden dili, yaşanan şartlar içinde, birbirini takip eden hareketlerle değer ve önem kazanan, ses tonu ile desteklenen ve kelimelerle son şeklini alan bir süreçtir. Esas olan, bilginin niteliği değil, kullanılış şeklidir" ifadesini kullandı.

Sırrı Er, çevrede olumlu intiba doğuracak beden dili özelliklerini ise şöyle sıraladı: "Göz ilişkisi önemlidir. İnsanların yüzüne bakanlar, bakmayanlardan daha çok hoşa gider. İnsanlarla onları rahatsız etmeyecek ölçüde, ancak mümkün olduğu kadar çok göz ilişkisi kurun. Yüz ifadeniz canlı olsun. Mümkün olduğu kadar sıcak ve dostça tebessüm edin ve gülün. Donuk ve ifadesiz görünmekten kaçının.

Karşınızdaki konuşurken sık sık başınızı hafifçe aşağı-yukarı hareket ettirerek, onu dinlediğinizi ve anladığınızı hissettirin. Çok aşırıya kaçmadan jestlerinizi kullanın. Ellerinizi ceplerinizde tutmaktan ve kollarınızı kavuşturmaktan, ellerinizle ağzınızı örtmekten kaçının. Ayaktaysanız dik durun, oturuyorsanız sandalye ve koltuğunuzu tam olarak doldurun ve arkanıza yaslanın. İnsanlara, daima onları rahatsız etmeyecek mümkün olan en yakın mesafede durmaya gayret edin. Kıyafetinize itina gösterin, uygun giyinin. Kıyafetinize mümkün olduğunca renk katın. Saç ve el bakımınıza özen gösterin. Çok fazla ve hızlı konuşmayın."

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık