AŞK DALGASI - VAPUR dopdoluydu. Son düdük öttü. Iki yandaki çarklar, dar kafeslerinde birden uyanan aliskin ve müthis deniz aygirlari gibi, hiddetli bir gürültü çikararak, kimildandi. Bütün vapur hafifçe sarsildi. Hava gayet güzeldi. Kadiköy'e gidiyorduk. Sonu leylak renkli sisler içinde eriyen Marmara'nin kubbeli, ince minareli, uzun ve uyumus ufuklarinda, büyük ve beyaz kenarli bulutlar, parçalanmis köpük daglari halinde yavas yavas büyüyor, dagiliyor, toplaniyor, derin çukurlarinda, yüksek tepelerinde morluklar, koyu mavilikler birikiyordu. Haziranin yakici günesi, vapurun, dumanlardan ve yagmurdan esmerlenmis tentelerine düsüyor, bazi duran ve yine birden esmeye baslayan kararsiz rüzgâri sanki iliklastiriyor, sanki ona sarhosluk verici, hareket ettiren suh ve fettan bir sey katiyordu. Uzak ve bilinmez masal adalarindan gelmise benzeyen süt gibi beyaz martilar etrafimizda uçusuyorlar, çikardiklari tatli ve derin sesleriyle sehirde kalmis, kalabaliktan, ugrasmal...Devamını Oku »