Hikaye

Kişisel Gelişim Hikayeleri

Kişisel Gelişim Hikayeleri

GEMİCİ - Kişisel Gelişim Hikayesi Yıllar önce dünyanın birçok yerini dolaşmış bir gemici vardı. Birçok yer gezmiş, birçok manzara görmüştü. Günün birinde, denizleri dolaşırken, karşısına bir ada çıktı ve o adada biraz dinlenmeye karar verdi. Teknesini kıyıya çekti ve adayı dolaşmaya başladı. Adanın etrafında bembeyaz bir kumsal, iç kısımlarda da sık ağaçlı bir orman vardı. Büyük bir sessizlik hüküm sürüyordu... Uzaktan hafif bir ses duyduğunu zannetti ve dinlemeye başladı Sesin glediği yöne doğru ilerlemeye başladığında, aynı sesi yine duydu. Orman içinde kendine yol açarak, sesin kaynağına yaklaşmaya çalıştı. İlerledikçe ses belirginleşiyordu. Az ileride bir düzlük gördü. Bir adam düzlüğün ortasında bağdaş kurmuş oturuyordu. Yaşlı adam, gözleri kapalı, yumuşak bir sesle, uzun uzun "Mo, Mo, Mo " sesleri çıkarıyordu. Gemici durdu ve dinledi. Yaşlı adam devam etti: "Mo, Mo, Mo." Gemici usulca adama yaklaştı ve omzuna dokundu. Adam yavaşça gemiciye döndü ve gülümsedi....Devamını Oku »

Küçük Prens Hikayesi

Küçük Prens Hikayesi

Gün doğarken uykusunun arasında garip, incecik bir ses duyar. Karşısında ilginç, minik biri durmaktadır. Bu, Küçük Prens’tir. Yani yazar Küçük Prens adında birisiyle gelmiştir. Gezegeninde tek başına yaşamaktadır. Biri sönmüş ikisi hala lavlar püskürten üç tane yanardağa vardır. Ayrıca hiçbir gezegende bulunmayan eşsiz güzellikte bir tek de çiçeği vardır. Küçük Prens pilotumuza “Bana bir koyun çizer misiniz?” diye bir soru yöneltir. Pilot Küçük Prens’in bu sorusuna cevap vermek için uyanmıştır. Etrafına bakınır. Şaşkındır. Ama gördüğü gerçektir. Rüya değildir. Pilotumuz büyük bir şaşkınlık içerisinde “iyi resim yapmayı beceremem” der. Bu yeteneğini büyüklerin küçükken söylediği sözler yüzünden geliştiremediğini söyler. Küçük Prens “önemli değil” der. Aynı soruyu tekrar eder. Yazar altı yaşındayken çizdiği boğa yılanını çizer. Bu resmi altı yaşındayken b...Devamını Oku »

Güzel Kısa Öyküler

Güzel Kısa Öyküler

DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOLLARIN GÖÇMENI - Günes,bu sabah da altin tozlarini usulca,gönlünce sermisti yatak odasina...Kadin uyandi.Iyi uyumustu.Kendini güçlü ve saglikli hissediyordu.Buna ragmen isteksizce kalkti,pencereyi açti.Bahçeye bir göz atti.Bahar isiI isiI gülüyordu.Koca gün,nasil geçecek demekten kendini alamadi.Yatagini düzeltti.Yavas yavas merdivenlerden indi...Kendisine kahve yapti...Sabahlari kahve içmek eski bir aliskanlikti.Çalisma hayatindan kalan tek hatira...Kahvesini terasada, güllerine bakarak yudumlamaya basladi. En keyif aldigi zamandi,sabah kahvesini yudumladigi anlar.Son zamanlarda böyle olmadigini düsündü.Bir eksiklik,bosluk vardi...Bunu biliyordu ama; bu bosluk neydi, nasil dolmaliydi. Bu boslugu doldurmanin bir yolu olmaliydi...Bunlari düsünürken kahvesini bitirmisti.Kalkti...Bahçede gezindi, çiçeklerin sari yapraklarini kopardi.Sonra içeri girdi.Yapmasi gereken,her g...Devamını Oku »

Ömer Seyfettinin Hikayeleri

Ömer Seyfettinin Hikayeleri

AŞK DALGASI - VAPUR dopdoluydu. Son düdük öttü. Iki yandaki çarklar, dar kafeslerinde birden uyanan aliskin ve müthis deniz aygirlari gibi, hiddetli bir gürültü çikararak, kimildandi. Bütün vapur hafifçe sarsildi. Hava gayet güzeldi. Kadiköy'e gidiyorduk. Sonu leylak renkli sisler içinde eriyen Marmara'nin kubbeli, ince minareli, uzun ve uyumus ufuklarinda, büyük ve beyaz kenarli bulutlar, parçalanmis köpük daglari halinde yavas yavas büyüyor, dagiliyor, toplaniyor, derin çukurlarinda, yüksek tepelerinde morluklar, koyu mavilikler birikiyordu. Haziranin yakici günesi, vapurun, dumanlardan ve yagmurdan esmerlenmis tentelerine düsüyor, bazi duran ve yine birden esmeye baslayan kararsiz rüzgâri sanki iliklastiriyor, sanki ona sarhosluk verici, hareket ettiren suh ve fettan bir sey katiyordu. Uzak ve bilinmez masal adalarindan gelmise benzeyen süt gibi beyaz martilar etrafimizda uçusuyorlar, çikardiklari tatli ve derin sesleriyle sehirde kalmis, kalabaliktan, ugrasmal...Devamını Oku »

Hikaye Örnekleri

Hikaye Örnekleri

ÜÇKÂĞITÇILAR ŞAHIN Provenzano'nun lokantasında köşe masalardan birine oturmuş spagettilerimizi yerken, Jeff Peters bana sahtekârlığın üç türe ayrıldığını açıklıyordu. Jeff şinşila kürk paltosunu giyip her kış spagetti yemek, Doğu Nehri'ndeki gemileri seyretmek ve Chicago'daki konfeksiyonculara Fulton Sokağı'ndaki dükkânlardan sipariş toplamak için New York'a gelir. Diğer üç mevsimdeyse batıda Spoka-ne'den Tampa'ya dek uzanan bölgede dolaşır. Mesleğinde eşsiz bir ahlak felsefesi geliştirmiştir. Bu ilkelerini büyük bir gururla destekleyip savunur. Mesleği yeni bir şey değildir. Bir kuruş sermaye koymadan, şirket falan kurmadan, kendi vatandaşlarının telaşla ve akılsızca sarfettikleri dolarları toplayıp koruması altına alır. Jeff tek başına geçirdiği yıllık tatillerinde, küçük bir çocuğun günbatımında ormanda ıslık çalması gibi, başından geçen sayısız maceraları anlatmaktan büyük keyif alır. Bu nedenle onun gele...Devamını Oku »

1 2 3 4 5
Yukarı Çık