Kısa Ve Uzun Süreli Bellekler Arasındaki İlişki

Kısa Ve Uzun Süreli Bellekler Arasındaki İlişki

Kısa ve uzun süreli olmak üzere iki tür bellek olduğunu gördük ve bunların işleyiş biçimlerini inceledik. Psikologlar iki türlü bellek olduğunu nasıl anlıyorlar? Hangi kanıtlara bakarak birbirinden farklı iki tür bellek olduğunu söyleyebiliriz? Aşağıda bu soruların cevaplarını arayacağız.
İki Türlü Belleğin Varlığını Destekleyen Kanıtlar
Deneysel ve klinik kaynaklardan gelen kanıtlar iki tür bellek olduğunu destekler. Deneylerden elde edilen sonuçlara göre kısa süreli bellekle uzun süreli bellek arasında şu farklılıkları gözlüyoruz: Her şeyden önce, kısa süreli bellekte sessel kod, uzun süreli bellekte ise anlamsal kod önemlidir. İkinci olarak, kısa süreli belleğin depolama kapasitesi 7 + 2 kuralıyla ifade edilebildiğl halde, uzun süreli belleğin kapasitesi sınırsızdır. Üçüncü olarak, kısa süreli bellekten ara-bul-geriye getir hemen hemen hatasız okluğu halde, uzun süreli bellekten ara-bul-geriye getir işlemi hata yapmaya son derece eğilimlidir. Yukarıdaki deneysel gözlemler, iki tür bellek arasında kodlama, depolama ve ara-bul-geriye getir işlemi aşamalarında, önemli farklılıklar olduğunu gösterir.
Klinik gözlemler de, iki tür belleğin varlığını destekler sonuçlar vermiştir. Başlarına büyük bir darbe yiyen kişilerin bazıları retrograd amnezi adı verilen türden bir bellek semptomu gösterirler. Retrograd amnezi (geriye dönük bellek boşluğu/retrograde amnesia) darbe olayından hemen önce olan biten hadiselerin hatırlanamamasına verilen addır. Bu kişiler, kazanın nasıl olduğunu hatırlayamazlar ama, daha önce belleklerinde bulunan bilgi ve hatıraları yerli yerindedir. Bu durum şöyle açıklanır: Kaza bireyin kısa süreli belleğini etkilemiş ve hemen kazadan önce olan hadiseler, kazanın şokuyla silinmiştir.
Hayvanlar üzerinde yapılan denemeler bu yorumu destekleyici yöndedir. Yeni bir davranışı öğrenen hayvana, öğrenmenin yer almasından sonraki değişik sürelerde elektrik şoku verilmiş, şokun verilme zamanıyla, hayvanın yeni öğrendiği davranışı hatırlaması arasındaki ilişki gözlenmiştir. Yeni öğrenilen davranış, veya bilgi, kısa süreli bellekte 30 saniye kadar kalır ve sonra uzun süreli belleğe aktarılır. Şok, ilk 30 saniyesi içinde verilirse, öğrenilen davranışın uzun süreli belleğe geçme fırsatı olmaz ve hayvan yeni öğrendiği davranışı uzun süreli belleğinde kodlayamaz. Şok öğrenmeden 30 saniye sonra verilirse, hayvan öğrendiği davranışı uzun süreli belleğine kodlayabilir.
  Retrograd amnezi başa gelen darbelerden ortaya çıkar. Darbenin şiddetine göre, amnezi birkaç dakikadan, birkaç güne, haftalara, hatta aylara kadar değişebilir. Resimdeki at binicisi, kazadan önce olanları hiç hatırlayamamıştır.
 Klinik gözlemlerden gelen diğer bir kanıt de, beyin ameliyatlarını ilgilendirir. Epileptik (sara) nöbetleri sık ve kuvvetli tekrar eden bazı hastaların temporal loplardaki hipokampuslan beyin ameliyatıyla çıkartılır. Hasta ameliyattan sonra eski bildiklerini hatırlamakta hiçbir zorluk çekmez, fakat yeni bilgileri öğrenemez. Örneğin, ameliyat geçiren biri, eski evinin adresini ve eve nasıl gidileceğini gayet iyi hatırlayabildiği halde, ameliyattan sonra taşındığı ve bir senedir oturduğu yeni evinin adresini ve yolunu hâlâ bilemez. Besbelli ki hipokampus kısa süreli bellekle ilgili bir beyin bölgesidir ve bu bölgenin çıkartılması kısa süreli bellek işlevlerini ortadan kaldırmaktadır.
Deneysel ve kliniksel gözlemler, iki tür bellek olduğunu destekler. Şimdi de iki tür belleğin birbirleriyle nasıl bir ilişkisi olduğunu görelim.
İkili Bellek Kuramı
Yukarıda da gördüğümüz gibi, kısa ve uzun süreli iki bellek hipotezi deneysel ve klinik gözlemlerce desteklenmektedir. Fakat bu görüş psikolojideki tek görüş biçimi değildir. Diğer yaklaşım biçimlerinden ayırt edebilmek için, şimdiye kadar incelediğimiz kısa ve uzun süreli belleğin varlığını kabul eden yaklaşıma "ikili bellek kuramı" adı verilir. İkili bellek kuramını savunan psikologlar, öğrenilen bilginin kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe aktarımın temelinde tekrar etme olayını görürler. Aşağıdaki araştırma sonuçlan bu görüşü destekler.
Bir deneğe, kırk kadar gelişigüzel kelimeden oluşan bir kelime dizisi verilse ve sonra ondan, aklında kalanları hiçbir sıra düşünmeden söylemesi istense, en çok listenin sonunda yer alan kelimeleri hatırlayabildiği görülür. İkinci en iyi hatırlanan, listenin başındaki kelimelerdir. İkili bellek kuramına inanan psikologlar bunu şöyle açıklar: Listenin sonundaki kelimeler henüz daha kısa süreli bellekte olduğu için halen tekrar edilmektedir ve kaybolmamıştır; bu nedenle onlar en iyi hatırlanırlar. Listenin başındaki kelimeler verilmeye başlandığında kısa süreli bellekte başka kelime yoktur ve ilk kelimeleri bir süre tekrar etmek olanağı vardır. Daha sonra kelimeler çoğalınca, tekrar etme olanağı kalmaz, bu nedenle listenin ortalarındaki kelimeler en az hatırlanır.
Ezberlenecek kelime listesinden hemen sonra deneklere zihinsel aritmetik problemleri verelim ve böylece onların listedeki son kelimeleri tekrar etmelerini önleyelim. Yukarıdaki açıklama tarzı doğruysa, listenin sonundaki kelimelerin hatırlanma oranında bir düşme olacaktır. Gerçekten de deneyler.  
Listedeki kelimelerin deneğe veriliş hızının da kelimelerin hatırlanma oranını etkilemesi gerekir. Kelimeler ya saniyede bir, ya da iki saniyede bir deneğe gösterilebilir. Saniyede bir verildiğinde kısa süreli bellekte pek tekrar zamanı olmaz ve bu nedenle, hatırlama oranı, iki saniyede bir kelime verilmesine oranla daha düşük olur.Gerçekten de deney sonuçları bu beklentiyi doğrulamıştır. Şekilde görebileceğiniz gibi, listedeki son kelimelerin hatırlanması yönünden saniyede bir veya iki saniyede bir verme pek farklılık yaratmamıştır; çünkü listedeki son kelimeler, kelimelerin deneğe veriliş hızlan ne olursa olsun, kendilerinden sonra fazla kelime gelmediğinden tekrar edilme olanağı bulurlar.
Daha önce tartıştığımız deneysel ve klinik sonuçlara, şimdi sözünü ettiğimiz gözlemler de eklenince, ikili bellek kuramının geçerliliğini kabul etmek zorunda kalırız. Ne var ki, bilim adamları belirli bir görüşü ya da kuramı kolay kolay kabul etmezler; sürekli yeni açıklama tarzlarının, yeni yaklaşımların peşinde koşarlar. Bellek kuramında da durum böyle olmuştur.
İkili bellek kuramına itiraz eden psikologlar, bu kuramın açıklayamadığı bazı olaylara işaret ederler. Nedir bu olaylar? Her şeyden önce mekanik tekrarın bellemeyi kolaylaştırmadığı deneylerle saptanmıştır. Tekrarın etkili olabilmesi için anlamlı bir biçimde ve istekle yapılması gerekir (Craik ve Watkins, 1973). Bu psikologlar, tekrarın basit bir süreç olmayıp, değişik görünümleri olan karmaşık bir olay olduğunu göstermişlerdir.'
İkinci olarak, ikili bellek yaklaşımı, birden çok ara-bul-geriye getir ipucu kullanıldığında hatırlamanın niçin kolaylaştığını açıklayamaz. Daha önce gördüğümüz gibi, birey kodlama sırasında aynı bilgiyi çevredeki veya daha önce sahip olduğu bilgilerle ilgili değişik ipuçlarıyla ilişki haline getirirse, o bilginin hatırlanması kolay olur.
Bu gözlemleri yapan psikologlar, ikili bellek kavramına, öğrenilecek bilginin kodlanma sürecinin derinliğini ifade eden yeni bir kavramın eklenmesi gerektiğini savunurlar. Hatta bazıları, ikili bellek değil, farklı derinlik düzeylerinden oluşan bir tek bellek yeteneğinden söz edilmesini isterler (Craik, 1979). Onlara göre, üzerinde ısrarla durulan ve birçok ara-bul-geriye getir ipuçlarıyla ilişki haline getirilen bilgi, daha derin düzeylerde işlemlendiğinden daha çok hatırda kalır. Yüzeysel işlemden geçen diğer bilgi ise, bellekte pek yer etmez.
Bu ilginç kuram psikolojide henüz tam ağırlığını ortaya koyamamıştır. Günümüzde psikologların büyük bir çoğunluğu ikili bellek kuramını temel kabul ederek kitap yazar ve araştırma yapar.

DERLEYEN...EMRE ŞEN(KESFETKENDİNİ EDİTÖRÜ)

İletişim:[email protected]


Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık