Konsantrasyon Bozukluğu

Konsantrasyon Bozukluğu

 Konsantrasyon Bozukluğu...

Konsantrasyon zihnin sürekli elde tutamayacağı bir durumdur. Konsantrasyonu sağlamak için ne kadar uğraşır ve kendinizi ne kadar zorlarsanız yoğunlaşmanız da o kadar zor olacaktır.


Bu yüzden konsantrasyonu geliştirmek için kullanılan yöntemler dolaylıdır. Mesela; zihnin ilgisini çeken dış uyaranları elemek konsantrasyonu kolaylaştırır.

Dikkat bozukluğu size üç mesaj verir:

1. Beyninizi çalışma talimatına uygun kullanmıyorsunuz demektir.
2. Okuduklarınızı doğru şekilde okumuyorsunuz demektir
3. Konsantrasyon eşiğinizi ihlal ediyorsunuz demektir.

Konsantrasyon bozukluğunun nedenleri:

Herhangi bir durumda dikkatimiz içe yahut dışa dönüktür. Eğer hayal kuruyorsak karşımızdaki manzarayı göremeyiz. Eğer kafamızın içinde kendi kendimizle konuşuyorsak okuduğumuzu da anlayamayız. Şimdi başınızı kaldırın ve çevredeki bir nesneye bakın. O nesneye bakarken ilkokulunuzu ve yaşadığınız şeyleri canlandırın. Gördüğünüz üzere zihnininiz hayale daldıkça nesne de bulanıklaşmaktadır. Çünkü beyin iç görüntüyü de dış görüntüyü de aynı kanal aracılığıyla algılamaktadır. Ders çalışırken dışa dönük dikkate ihtiyaç olduğundan hayal kurduğunuzu veya farklı şeyler düşündüğünüzü fark ettiğiniz anda hemen hayalinizi kesmeli ve “nerede kalmıştık” demelisiniz. Dikkatin ve dolayısıyla konsantrasyonun üzerinde etkili olan psikolojik ve çevresel faktörler vardır. Mesela moral çöküntüsü yaşanılan bir günde dikkati toplamak güç olacaktır.

Dikkati dağıtabilecek faktörler şunlardır:

- Fizyolojik yorgunluk
- Gürültülü ortamlar (TV odası veya başka işlerle uğraşan insanların bulunduğu yerler.)
- Hayal kurmak
- İlgi alanınıza girmeyen veya istemeyerek okunan metinler
- Bir çalışma ortamının dışında yatarak veya uzanarak çalışma
- Kontrolsüz iç konuşmalar
- Yoğun duygusal anılar ve etkisinden henüz çıkılmamış günlük olaylar
- Ana fikri yakalamadan okuma
- Stres

Ne yapmalı?-

Beynimiz aynı anda iki işi birden yapmakta zorlanır. Ders çalışırken yaşadığınız olayları düşünmeyiniz.
- Kendinizi yorgun hissediyorsanız duş alarak veya uyuyarak beden ve zihninizi dinlendirdikten sonra çalışmaya başlamalısınız.
- Uzun süreli bir konsantrasyon zor sağlanır. Çalışmaya ara vermek, zihnin dinlenmesi için önemlidir. Yorgun zihin dikkatini toparlayamaz. Bu nedenle ara vererek çalışınız.
- Sevmediğiniz dersleri ve konuları okumaya başlamadan önce çevrenizdekilere ve kendinize “bunun ilginç yanı nedir” diye sorunuz.
- Gürültülü ortamlarda ders çalışmayınız. (TV karşısında veya müzik dinleyerek...)
- Kendinize bir çalışma ortamı hazırlayın ve sadece orada çalışınız
- Aynı amaç etrafında toplanacağınız “öğrenme grubu” oluşturarak konsantrasyonunuzu artırınız.

Konsantrasyon sorunu mu yaşıyorsunuz ya da uzun süre aynı yerde oturamıyor, bir toplantıyı takip etmekte zorlanıyor musunuz? Başladığınız bir işi bitiremiyor, öfke atakları geçiriyor, aklınıza ilk geleni söyleme eğilimi mi gösteriyorsunuz?

Uzmanlar, bunları, stresli bir yaşamın sonucu olarak yorumlamak yerine, çocukluk döneminde başlayan ve yetişkinlikte de devam edebilen Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) hastalığının belirtileri olabileceği uyarısında bulunuyor.

Tedavi edilmediğinde kişinin yaşam kalitesini düşüren, iş, ev başta olmak üzere sosyal hayatını önemli ölçüde zedeleyebilen hastalığın, uzman hekim kontrolünde tedavi edilmesinin mümkün olduğunu vurgulayan uzmanlar, ilaç ve psikoterapinin etkin tedavi yöntemi olduğunu belirtiyor.

Türkiye Psikiyatri Derneği Erişkin Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Bilimsel Çalışma Birimi Koordinatörü ve Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cengiz Tuğlu, yaptığı açıklamada, DEHB'nin çocukluk çağında başlayan, etkisi tüm bir yaşama yayılabilen, süreğen bir nöropsikiyatrik bozukluk olduğunu söyledi.

Toplumdaki DEHB yaygınlığının çocuklukta yaklaşık yüzde 8, ergenlikte yüzde 6 ve erişkinlikte yüzde 4 olarak bildirildiğini ifade eden Tuğlu, çocukluk çağında var olan dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsel davranışların ilk olarak okul çağında fark edildiğini belirtti. Tuğlu, ''Sınıfta oturamayan, oyunlarda arkadaşları ile yoğun sorunlar yaşayan ve okuma faaliyetlerinde gecikebilen çocuklar görece hızlı fark edilip tıbbi yardım almaları için yönlendirilebilmektedir'' dedi.

Yaşam boyu devam eden dikkatsizlik, dürtüsellik ya da hiperaktivite yakınmaları olan tüm erişkinlerde de DEHB tanısının akla gelmesi gerektiğine işaret eden Tuğlu'nun verdiği bilgiye göre, Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu yaşama, kişiler arası ilişkilere, okul ve iş dünyasına yansıyan olumsuz etkileri açısından toplumun ve sağlık hizmetlerinin önemli sorunlarından birisini oluşturuyor.

DEHB ister çocukluk ister erişkinlik döneminde olsun sadece hastaları değil çevrelerini, ailelerini, ebeveynlerini de etkiliyor. Riskli sağlık davranışları açısından tehdit altında olan ergen ve genç erişkinlerde DEHB varlığında, sigara ve madde kötüye kullanımı, yasal sorunlar, kötü akran ilişkileri, kendine güven kaybı, okul ve iş başarısında düşüklük ve psikiyatrik eş tanılar gözlenebiliyor.

-YAŞIN İLERLEMESİYLE BİRLİKTE GÖRÜLME SIKLIĞI DÜŞÜYOR-

Yaşın ilerlemesiyle birlikte görülme sıklığındaki düşüş, hastalığın belirtilerinde azalma olduğuna işaret ediyor, ancak belirtiler tamamen ortadan kalkmıyor.

Azalma eğilimine rağmen erişkin DEHB olan kişilerde bir işe başlayamama, iş yerinde verimsizlik ve kötü zaman yönetimi, çok sayıda işe başlanmasına rağmen bir çoğunu bitirememe, bir toplantı boyunca oturamama, stresle baş edememe ve öfke atakları, aklına ilk geleni söyleme eğilimi, kötü şoförlük sorunları ve evlilik ve sorumluluklarının idaresi ile ilgili yoğun sorunlar sıklıkla ortaya çıkabiliyor.

Dikkatsizlik daha çok bireyi, diğer bulgular ise daha çok çevreyi rahatsız ediyor. Belirtilerini dışa vuran erkeklerin tersine kız çocuklar genellikle olumsuz geri bildirimleri içselleştirme, özür dileme, uyum sağlamaya çalışma, suçu üzerine alma ve kavga etmeme eğilimi gösteriyor. Beklentileri karşılamak için daha çok çalışarak ve yetersizlikleriyle başa çıkarak başarılı öğrenciler olmayı lise dönemine dek sağlayabiliyor, ama bozukluğun daha sessiz seyrediyor olması ve bu nedenle müdahale edilebilir olan bir sorun alanına gereken müdahaleleri yapamama kadınların yaşamına, özellikle onların akademik gelişimlerine önemli zararlar verebiliyor.

-BAŞKA RUHSAL BOZUKLUKLAR, DEHB BELİRTİLERİNİ GİZLEYEBİLİYOR-

Çocuklar ve erişkinlerle yapılmış çalışmalara göre, karşıt olma, karşı gelme bozukluğu, davranım bozukluğu, anksiyete bozuklukları, duygu durum bozuklukları, öğrenme bozuklukları ve alkol-madde kullanım bozuklukları olarak adlandırılan ruhsal hastalıklar da psikiyatrik eş tanıları oluşturuyor. Bu ruhsal bozukluklar, bazen DEHB belirtilerinin gizlenmesine ya da ilaçlarla bir bozukluğu tedavi ederken diğerinde bozulmalar ortaya çıkmasına yol açabiliyor.

Erişkin dönemde başka ruhsal bozuklukların eşlik etmesi ve erişkin yaşamının karmaşıklığı, çocuklardan farklı olarak erişkin DEHB tedavisinde daha kapsamlı tedavi yaklaşımlarının uygulanmasını gerekli kılıyor.

DEHBİ'de ilaç tedavisi uygulanırken, ilaçların erişkinlerde tıbbi ve ruhsal eş tanıları gözeterek planlanması gerekiyor. Bundan sonra da psikoterapi uygulanabiliyor.

Bu sorunu yaşayan kişilerin çoğu, yineleyen başarısızlıklar yaşayabiliyor. Bu başarısızlık öyküleri ise kişinin kendi hakkında olumsuz düşünceler geliştirmesine yol açabiliyor. Bu kişiler, üstlendikleri görevler konusunda işlevsel olmayan düşünceler geliştirebiliyor. Ortaya çıkan bu olumsuz düşünce ve inançlar, var olan kaçınma davranışlarını arttırabiliyor. Bunun sonucunda da kişiler, görev ya da sorunla karşı karşıya kaldığında dikkatlerini daha çok kaybedebiliyor.

DEHB ile ilgili güçlükleri çocukluklarından beri yaşayan kişiler, hem erişkinlik döneminde benzer belirtiler sergiliyor hem de bazen belirtiler gerilese bile çocukluk döneminde almış oldukları hasarların yansımalarını yaşam boyu taşıyorlar.

Önlenebilir kayıplara engel olabilmek için rahatsızlık fark edildiğinde tüm tedavi imkanları kullanılarak etkin bir tedavinin hızlı ve dikkatli bir biçimde başlatılması gerekiyor. Bunun sağlanması için DEHB belirtileri olanların öncelikle bir psikiyatri uzmanına başvurması ve DEHB yakınmaları olan bireylerin psikiyatri uzmanına yönlendirilmesi tavsiye ediliyor.

Konsantrasyon bozukluğu mu yaşıyorsunuz?
Bu öneriler doğal yoldan konsantrasyonunuzu arttıracak.


Yumurta, Kepekli Kahvaltılık Gevrek ve Kahve

Güne iyi başlamak hem uzun hem kısa dikkat süresini artırabilir. Yumurtada, beynin yeni nöronlar üretmesine yardımcı ve çok gerekli bir vitamin olan kolin bulunur. Kepek, beyin fonksiyonlarına yardımcı ve dürtüsel davranışları azaltarak mantıklı davranışları artırdığı kanıtlanmış olan çinko bakımından zengindir. Kahve ise, antioksidan deposudur ve doğru zamanda tüketildiğinde beynin bilgi işleme kabiliyetini artırabilir.

Ginseng

Bu konsantrasyon artırıcı madde binlerce yıldır kullanılmaktadır. Beynin bazı nöral kimyasallarını geliştirerek konsantrasyonu artırır. Ginsengin çok az yan etkisi vardır. Günde iki kere 100 mg doz kullanılabilir.

Ses Geçirmez Kulaklıklar

Bu aletler büyük fark yaratabilir. Ses geçirmeyen kulaklıklar etraftaki dikkat dağıtan sesleri azaltır. Dikkat dağıtan çevresel faktörleri azaltarak daha kolay ve hızlı odaklanabilirsiniz.

KONSANTRASYON BOZUKLUĞU

Pek çok kişinin dert yandığı, çağın problemi olarak tanımlanabilecek bir konudur konsantrasyon bozukluğu. Peki bu sorun tam olarak nedir? Bunun için öncelikle konsantrasyonu açıklamak yerinde olacaktır. Konsantrasyon kısaca, belli bir iş veya eylem üzerinde zihinsel olarak belli bir süre odaklanabilmektir. Eğer bir kişide:

-yaptığı işe kendini verememe,

-yaptığı işi bitirme güçlüğü yaşama,

-o an uğraştığı işten başka şeyler düşünme,

-sık sık dalıp gitme,

-ders çalışma, kitap okuma gibi alanlarda uzun zaman geçirememe,

-sıklıkla eşya kaybetme v.b. gibi sorunlar görülüyorsa kişi muhtemelen konsantrasyon bozukluğu yaşıyor demektir. Herkes zaman zaman ilgilendiği uğraştan başka konulara kayabilir, ancak burada önemli olan yaşanan sorunun sıklığı ve süresidir.

 

NEDENLERİ

Konsantrasyon bozukluğu fizyolojik ve genetik faktörlerden kaynaklanabildiği gibi çevresel etmenlerden de oluşabilir. Bazı hastalıklar için kullanılan ilaçların yan etkisi bu probleme sebep olabilmektedir. Kansızlık, fizyolojinin konsantrasyon bozukluğu üzerindeki etkisine iyi bir örnektir. Yapılan işi isteksiz yapmak da yine konsantrasyon bozukluklarını ortaya çıkarmaktadır. Kişi o anda başka bir meseleyle meşgulken mecburiyet nedeniyle bir işi yapmak zorunda kalmışsa, o iş üzerinde dikkatini toplayabilmesi güçleşecektir. Konsantrasyon bozukluğu aslında büyük ölçüde kişinin kendini tanımamasıyla alakalı bir durumdur. Birey kendine uygun olmayan hedeflere yönelik bir yol izlediği takdirde o hedefe ulaşabilmek için üzerinde durması gereken noktalarda dikkatini yoğunlaştırma konusunda elbette sorun yaşayacaktır. Bu yüzden bu problemin en önemli nedenini eyleme isteksiz başlamak oluşturmaktadır.

 

BELİRTİLERİ

-Dikkat gerektiren işlerden kaçma,

-Belirli bir konu üzerinde uzun süre odaklanamama,

-Sık sık eşya kaybetme

-Unutkanlık,

-Dağınıklık/düzensizlik,

-Çabuk sıkılma v.b.

TEDAVİSİ

Böyle bir sorunla karşı karşıya kalan birey öncelikle bir uzmandan yardım almalıdır. Soruna neden olan faktör tespit edilmeli ve öncelik bu durumun ortadan kaldırılmasına dayanmalıdır. Problem ilaçla tedavi edilebileceği gibi birtakım egzersizlerle de ortadan kaldırılabilir. Eğer sorunun üzerine düşülmezse, sorun ortadan kaldırılmazsa, bununla alakalı bir uzman desteği alınmazsa hayat standardınız düşecek demektir. Okul başarınızda gözle görülür bir azalma, arkadaş ve aile ilişkilerinizde bozulma, uyum sorunu v.b. birçok olumsuzluk bu problemin neticesi durumundadır.

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık