:: PSİKOLOJİ NEREDEN NEREYE

::       PSİKOLOJİ NEREDEN NEREYE

Psikoloji, bilim olma vasfını 19. yüzyılın sonlarından itibaren kazanmaya başlamıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısına gelinceye değin, ruh gözlenebilir bir varlık olarak düşünülmemiştir. Filozoflar belirli fikir ve varsayımlara dayanarak insan ruhunu çeşitli melekelerden oluşan bir mekanizma olarak kabul etmişlerdir. İrade, hafıza, düşünme gibi birbirinden bağımsız olarak ele alınan bu melekeler yoluyla insan ruhu anlaşılmaya çalışılmıştır. Bu sebeple, ruhun araştırılmasına yönelik olan bu alana psikoloji, yani ruhbilim denilmiştir.
W.M. Wundt (1832-1920), 1879 yılında ilk psikoloji laboratuarını kurana kadar psikoloji daha ziyade felsefenin bir alt dalı olarak anlaşılmıştır. Bugün psikolojide oldukça önemli bir yer tutan, "insan davranışının kontrollü şartlarda gözlenmesi" ilkesi, Wundt tarafından yerleştirilmiştir. Psikolojinin felsefeden kopması, psikolojinin yöntem ve içeriğinin ne olması gerektiği konusunda çeşitli ekollerin doğmasına sebep olmuştur. Bu ekollerden biri olan yapısalcılık (structuralism), VVundt'un çalışmaları üzerine temellendirilmiştir. Yapısalcılık akımına göre, insan zihni çeşitli bilinç öğelerinden oluşmaktadır. Bilincin bu öğeleri "saf" duyumlar olarak belirlenmiştir. Buna dayanarak yapısalcılar psikolojinin konusunun bilinç, amacının ise bilince ait öğeleri belirlemek ve çözümlemek olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bilinç öğelerinin birleşimi ve kurallarının incelenmesi için de içebakış (introspection) dedikleri özel bir yöntem kullanmışlardır. Bu yöntem, saf duyumları yorumdan arınmış olarak algılamak ve bildirmek şeklinde açıklanabilir. Yapısalcılar bu yöntemle bilinç öğelerinin ortaya çıkarılabileceğini düşünmüşlerdir.
W. James ve J. Dewey 1900'lü yıllarda yapısalcılık akımını yetersiz bularak fonksiyonalist ekolü kurmuşlardır. Bu ekol, Darwin'in evrim kuramından oldukça etkilenmiştir. Fonksiyonalistler temel olarak zihnin ve davranışın fonksiyonları üzerinde durmuşlardır. Kişiliği ve davranışı çevreye uyum süreci olarak ele almışlardır. Yapısalcılardan farklı olarak kişiliğin zihinsel yapısından çok işlevleri üzerinde durmuşlardır. Bu amaçla, öğrenme, problem çözme ve motivasyon gibi insan ve hayvanların çevresine uyumuna yardım eden konuları incelemişlerdir. Ayrıca psikolojinin gündelik hayata uygulanması konusunda oldukça yararlı olmuşlardır.
Diğer bir psikoloji akımı, yine yapısalcılık akımının yetersizliğini öne sürerek J.B.VVatson tarafından geliştirilmiş olan davranışçılıktır. Bu ekol, içe-bakış tekniğini tümüyle reddetmiş ve psikolojinin sadece gözlenebilir davranışları incelemesi gerektiğini savunmuştur. Ayrıca, psikoloji bir doğa bilimi olarak ele alınmış ve kişisel tecrübelere dayalı öznellikten kurtarılmıştır. Davranışçılar insanı belirli uyaranlara tepki gösteren bir makine gibi görmektedirler. Bu nedenle davranışları uyaran-tepki zinciri içinde açıklarlar. Onlara göre, gözlenebilen davranışlar, kasların ve iç salgı bezlerinin dışardan gelen uyarımlara tepkisidir. Davranışların niçin oluştuğuna değil, nasıl oluştuğuna daha fazla önem verilir. Davranışçı akım bilhassa öğrenme psikolojisinin gelişimi üzerinde etkili olmuştur. Davranışçı psikoloji ile ilgili açıklamalara ilerideki konularda yer verilecektir.
  "Î900'lü yılların başlarında Almanya'da ortaya çıkan Geştalt ekolü, yapısalcılara ve davranışçılara karşı çıkarak, onların parçacı yaklaşımlarını eleştirmiştir. Geştalt psikologları, davranışın tek tek öğelerin birleşmesinden oluşmadığını, bu nedenle bir bütün olarak ele alınması gerektiğini belirtmektedirler. Bu amaçla, "bütün, kendisini oluşturan parçalar ve öğeler toplamından daha başka ve farklı bir şeydir" ilkesini öne sürmüşlerdir. Bir evin, yapılmış olduğu taş, tuğla ve çimentodan farklı olması bu ilkeye örnek olarak gösterilebilir. Okuma öğretiminde cümle yönteminin kullanılması da Geştalt ekolünün elde ettiği bulgulara dayanır. Geştalt ekolü, bilhassa algı ve öğrenme konuları üzerinde önemle durmuştur.
Yukarıda adı geçen klasik psikoloji ekolleri, temel kavramları bakımından etkilerini sürdürmekle beraber artık rağbet görmemektedirler. Günümüzde hümanist, yeni davranışçı, biyolojik, sosyal, gelişimsel, bilişsel yaklaşımlar ağırlığını hissettirmektedir.
 
Psikolojinin davranışla uğraşıyor olması, onun kimya gibi kesin bir bilim olmasını güçleştirir. Bir kimyacı kimyasal maddelerin nasıl reaksiyona gireceklerini sayısal bir kesinlikle ortaya koyabilirken, bir psikolog herhangi bir insan davranışı üzerinde aynı kesinlikle konuşamaz. Fakat bu sınırlılık psikolojinin bilim olmasını engellemez. Çünkü, psikoloji spekülasyondan uzak ve bilimsel yöntemin gereklerini yerine getirme çabasında olan bir disiplindir.
Bugün psikoloji, kendine özgü yöntemleri olan, diğer bilim dallarıyla ilişkili ve kendi içinde alt dallara ayrılmış bir disiplindir. Bu alt dallardan başlıcalar aşağıda özetlenmiştir.
Deneysel psikoloji: Psikolojiyi bir doğa bilimi olarak ele alır ve davranışın temel ilkelerini bulmaya çalışır. Özellikle algı, öğrenme, güdü (motivasyon) ve davranışın fizyolojik temelleri üzerinde araştırmalar yapar.
Klinik psikoloji: Daha ziyade gözlem, görüşme ve test tekniklerini kullanarak bireylerde görülen davranış bozukluklarının tedavisine çalışır. Klinik psikologlar genellikle Psikiyatristlerle birlikte çalışırlar. Psikiyatristler ilaçla tedavi üzerinde yoğunlaşırken, klinik psikologlar daha ziyade psikoterapi yaparlar ve çeşitli testler uygularlar.
Sosyal psikoloji: İnsan davranışlarını etkileyen sosyal çevreyle ilgilenir. Çeşitli gruplarda cereyan eden kişiler arası etkileşimler, tutumların ölçülmesi, değerlerin araştırılması gibi çeşitli konular üzerinde durur.
Danışmanlık psikolojisi: Klinik psikologlar ağır psikiyatrik olgularla çalışırken, danışman psikologlar daha hafif kişisel ve duygusal problemlerle uğraşırlar. Çeşitli kişilik testleri ve danışma teknikleri uygulayarak danışan kişiye yardımcı olamaya çalışırlar.
Endüstriyel psikoloji: İş veriminin artırılması, personel seçimi, çalışanların psikolojik sorunları gibi konularda çalışmalar yaparlar.
Psikometrik psikoloji: Çeşitli alanlarda çalışan psikologların kullandıkları testleri geliştirmeye ve mevcut testleri daha kullanışlı hale getirmeye çalışırlar. Ayrıca, ölçme araçlarının değerlendirilmesiyle ilgili istatistiksel çalışmalar yaparlar.
Gelişim psikolojisi: Bireyin çeşitli yaşam dönemlerinde gösterdiği özellikleri inceler.
 Öğrenme psikolojisi: Öğrenmenin kavram, ilke ve kurallarını ortaya çıkarmaya çalışan bili dalı.
 DERLEYEN...EDİTÖR
İletişim:[email protected]


Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık