Kişilik Ötesi Model

Kişilik Ötesi Model

Transpersonal Psikoloji ve Kişilik Ötesi Model


Kişi nedir? Tüm psikolojilerde karşımıza çıkan en temel soru budur. Farklı psikolojiler farklı bakış açılarına sahiptir ve farklı boyutlara vurgu yaparlar. Bunlardan yola çıkarak insan doğasının radikal bir şekilde farklı olan çeşitli görüntülerini inşa ederler. Çoğu zaman bu görüşler birbirlerine muhaliftir. Sanki karmaşık ve çok boyutlu olan bir bütünün parçalarım temsil ediyor gibi görünürler. Burada sunulan 'Kişilik Ötesi Modelin' niyeti, diğerlerin! olumsuzlamak değil, daha önceki psikoloji modelleri tarafından ele alınmamış çeşitli olguları, çeşitli sağlık düzeylerini ve bilinç hallerin! de kapsayan daha geniş bir bağlam içine yerleştirmektir.

Bu modelin beş ana boyutu: Bilinç, Koşullanma ve Bağlanmalarımız, Kişilik, Kimlik ya da Özdeşleşmelerimiz, Kimlik ve Özdeşleşmelerimizden Kurtuluş'tur.. Bu başlıkları kullanarak bir kişilik ötesi psikolojinin temel savları olarak görülen düşünceleri özetleyeceğiz.

Bilinç



Bu kişilik ötesi model bilinci tüm deneyimlerin temelin! ve bağlamını sağlayan merkezi bir boyut olarak ele alır. Geleneksel batılı psikolojiler bilinçle ilgili olarak farklı duruşlar almışlardır. Bu farklı duruşlar, nesnel olarak araştırmanın zorluğundan dolayı bilinci gö zardı eden davranışçılıktan, deneyimin bağlamı olarak bilincin kendisinden çok bilincin içeriklerine (konu/nesnelerine) daha fazla önem veren psikodinamik ve insancıl yaklaşımlara kadar uzanır.

Kişilik ötesi bir model, bizim her zamanki bilincimizi savunmacı bir biçimde kasılmış olarak görür. Bu alışılmış hal bizim ihtiyaçlarımızla ve savunmalarımızla uyum içinde ve büyük ölçüde kontrol dışı olan düşüncelerin ve fantazilerin süregiden akışının doldurduğu önemli ve tanınmayan bir genişliğe sahiptir. Ram Dass'ın sözcükleriyle, "Bizler kendi zihinlerimizin tutsaklarıyız." Bunu anlamak, özgürlük yolculuğumuzun ilk adımıdır.

Optimum bilinç önemli ölçüde büyük ve her zaman ulaşılabilir olarak görülür. Ancak bunun için, savunmacı kasılmanın serbest bırakılması gerekir. Gelişme hakkındaki temel görüş, bu savunmacı kasılmanın ortadan kalkmasını sağlamak (letting go), zihni sakinleştirme ve algısal çarpıtmayı azaltma yoluyla her zaman var olan potansiyelin tanınmasının önündeki engellerin ortadan kaldırılması gerektiğidir.

Birçok gerçekleştirmelerin / anlayışların anahtarım veren temel görev, zihnin sessizliğidir. Aslında her çeşit keşif, zihinsel makinenin işlemesi durduğu anlarda yapılmıştır. Eğer düşünme gücü harikulade bir hediye ise, düşünmeme gücü ondan daha fazla harikuladedir. Kişilik ötesi bakış açışı, farklı bilinç hallerinin geniş bir spektrumunu kapsar. Bunların bir kısmı potansiyel olarak yararlı ve işlevsel olarak özeldir. Sıradan hallerde sahip olmadığımız bazı işlevlere sahiptir. Bunların bir kısmı hakikaten yüksek hallerdir- Yüksek sözcüğü burada, daha alt hallerdeki nitelikleri ve potansiyelleri kapsamanın yanında, onlara ek bazı niteliklere ve potansiyellere sahip olmak, anlamında kullanılmıştır.

Dahası, çeşitli kültürlerin ve gelişim disiplinlerinin edebi yazılarında, bu yüksek hallere ilişkin satırlar yer almaktadır. Öte yandan geleneksel Batılı görüş, uyanıklık, rüya görme, sarhoşluk ve delilik gibi sınırlı sayıda bilinç halini kabul etmektedir. Bunların dışında kalan bütün farklı bilinç halleri, zararlı görülmekte ve normallik en son düzey olarak kabul edilmektedir.

Kendi sıradan, her zamanki halimize, daha geniş bir açıyla baktığımızda, beklemediğimiz durumlarla karşılaşabiliriz. Geleneksel model psikozu gerçekliğin çarpıtılmış algısı olarak tanımlar. Bu çarpıtılmış algı, çarpıtmayı tanımamaktadır. Çoklu hallerin bakış açısından baktığımızda, kendi sıradan hallerimizin bu tanıma uyduğunu görürüz. Hallerimiz en son halin altındadır, gerçekliğin çarpıtılmış bir algısını vermektedir, bu çarpıtmayı tanımayı başaramamaktadır. Aslında bilincin herhangi bir hali, zorunlu olarak sınırlı ve yalnızca göreceli olarak gerçektir. Dolayısıyla daha geniş bir bakış açısından bakıldığında psikoz, bağlanmak ya da tek bir bilinç halinin tuzağına yakalanmak olarak tanımlanabilir.

Her bilinç hali kendi gerçeklik resmini oluşturduğundan, bizim bildiğimiz gerçeklik yalnızca göreceli olarak gerçektir. Onu bilmemizin tek yolu da budur. Başka bir deyişle, psikoz tek bir gerçekliğe bağlanmaktır (attachment). Ram Dass'ın deyişiyle:

"Bizler gerçek diye adlandırdığımız bir var oluş düzleminde büyürüz. Bu gerçekliği bütünüyle saltık bir gerçeklik olarak kimliklendiririz ve bununla tutarlı olmayan deneyimleri hesaba katmayız... Einstein'in fizik alanında kanıtladığı şey, tüm gerçekliğin göreceli olduğu ve bunun evrenin tüm diğer alanları için de doğru olduğudur.

Her gerçeklik, ancak verili sınırlar içinde hakikidir. Şeylerin yalnızca bir tek olma olanağı vardır; oysa ki, gerçekliğin birçok yorumu vardır. Herhangi bir gerçeklikten uyanmak, onun göreceli bir gerçeklik olduğunu tanımak demektir.

Bu nedenle, algıladığımız gerçeklik, bizim bilinç halimizi yansıtır. Kendimizi keşfetmeden, gerçekliği asla keşfedemeyiz. Çünkü bizler hem gerçeğiz; hem de keşfetmeye çalıştığımız gerçekliği yaratırız.


  ALINTI 

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık