Sağlık Olmak Ve Başarı

Sağlık Olmak Ve Başarı

Sağlık Olmak Ve Başarı

Vücudumuz en büyük sermayemizdir. Sağlıklı olmayan bir vücutla derse konsantre olmak oldukça güçtür. Sözgelimi, vücudunuzun herhangi bir yerine küçük bir diken batsa, kendinizi onun ağrısından alıp derse verebilir misiniz? Diş sağlığını ihmal eden biri, dişi ağrımaya başladığında kendisini derse verebilir mi? Göz sağlığı önemsiz mi? Beynin ve akciğerlerinizin sağlıklı ve performanslarının arttırılmış hâlinin  başarınıza  katkısının ne olacağını düşünebiliyor musunuz? Tedbirsiz davranır ve bedenimizi üşütürsek, vücudumuzdaki sıkıntıları ve başımızdaki ağrıları unutup da nasıl derse konsantre olabiliriz?

Mutlaka spor yapmalısınız. Ancak yaptığınız spor kolunuzun veya bacağınızın kırılmasıyla sonuçlanırsa nasıl ders çalışabilirsiniz? Çalıştığım dershanelerde, sınava doğru yoğunlaştırılmış tekrar programları yapılmaktadır. Bu programlar imkânlar ölçüsünde yatılı olur. Sınava az bir süre kala, sabahın sekizinden akşamın onuna, on birine kadar öğretmenler eşliğinde çalışmanın ne kadar yararlı olacağını düşünebiliyor musunuz? Bir de bu çalışmaların yarış ortamında yapıldığı düşünülürse... On puanlık uzman sorusu: Böyle güzel bir program nasıl sonuçsuz kalır? Her türlü uyarıya rağmen, öğrencilerin bazıları çoraplarını iç içe sokarak top oluşturur. Ortaya çıkan oyun arbede karışımı eylemin sonunda birilerinin ya ayağı, ya kolu veya bir başka yeri sakatlanır. Sonra, dayanılmaz ağrılar, doktor peşinde koşuşturmalar, iğneler, alçıya almalar vs.

GÖZLER

Bilek gücünün önemli olduğu dönemlerde görme yeteneğimizi çevreye bakmak için kullanırdık. Bu dönem çok gerilerde kaldı. Şimdi güç kaynağı bilgi. Ona sahip olmak için, yaşamın önemli bir kısmını kitap okuyarak, bilgisayar başında veya televizyon başında geçirmek gerekiyor. Yani, şimdi gözlerimize daha çok iş düşüyor. Çevreye bakarken gözler hareket halindedir. Önümüzdeki kitaba bakarken, gözlerimizi bir noktaya dikeriz. Gözlerin uzun süre hareketsiz kalması, göz kaslarının zayıflamasına neden olur. Böylece, daha çabuk yoruluruz.

Kolayca uygulayabileceğiniz göz egzersizleriyle; gözlerinizin hareket yeteneğini yeniden geliştirebilirsiniz; gözlerinizi yormadan uzun süre çalışabilirsiniz; daha sağlıklı gözlere sahip olabilirsiniz. Böylece gözlük kullanmak zorunda kalmazsınız.

GÖZ EGZERSİZLERİ

1.    Rahatlayın

Bunun için, rahat bir pozisyonda oturmalı ya da ayakta durmalısınız. Sonra, en az beş kez derin nefes almalısınız. Bunları yaptıktan sonra, omuzlarınızı öne ve arkaya çevirip boynunuzu germelisiniz.

2.    Bakışlarınızı uzaktan yakına doğru hareket ettirin.


Görebileceğiniz en uzak noktaya bakın (bir minarenin şerefesi ya da bir ağacın tepesi olabilir). Sonra, parmağınızı yirmi otuz santimetre mesafede gözlerinizin önünde tutun. Önce minareye, sonra parmağınıza, sonra tekrar minareye bakın. Bunu beş kez tekrarlayın. 

Göz kaslarımı o biçim geliştirdim!

Şimdi moda budan, gözlerinizi açık tutarak, ellerinizle gözlerinizi kapatın ve ovucunuzun içindeki karanlığa beş saniye kadar bakın. Karanlığa bakmak gözlerinizi dinlendirecektir.

3. Gözlerinizi sırasıyla; sola, yukarıya, sağa, aşağıya hareket ettirin.

Başınızı sabit tutarak, gözünüzü mümkün olduğu kadar sola; sonra yukarıya; sonra sağa, sonra da aşağıya doğru hareket ettirin. Bu hareketi beş kez tekrarlayın. Yeniden beş saniye ellerinizle oluşturduğunuz karanlığa bakın. Egzersizi tekrarlayın, ancak bu kez sırayı değiştirin. Önce sağa, sonra yukarıya, sonra sola, sonra da aşağıya doğru hareket ettirin. Bu hareketi de beş kez tekrarlayın. Yine beş saniye ellerinizle oluşturduğunuz karanlığa bakın.

4.   Görüş açınızın içine ve dışına bakın.

Parmağınızı gözünüzün önünde tutun ve parmak ucunuzda küçük bir noktaya bakın. Gözünüzün odaklandığı noktayı kaybedene kadar, parmağınızı yavaş yavaş gözlerinize yaklaştırın. Sonra bir parmağınızdaki noktaya, bir dışarıya bakarak, odak noktanızı değiştirin. Bunu beş kez tekrarladıktan sonra ovucunuzla oluşturduğunuz karanlığa bakarak gözlerinizi dinlendirin.

Bu egzersizi üç dört günde bir yapmanın, göz sağlığına çok büyük faydası olacaktır.

BEYİN

İki bin yıl önce beyin hakkında hemen hemen hiçbir şey bilinmiyordu. Ancak yirminci yüzyıldan sonra kendi beynimizi anlama yolunda büyük adımlar atıldı. Özellikle, fizyoloji alanında Nobel ödülü sahibi olan Roger Sperry'nin 1960 yılında yayınladığı çalışması, insan beyninin nasıl çalıştığıyla ilgili kayda değer bakış açıları kazandırdı. Örneğin, beynin iki yanının iki zihin gibi ayrı ayrı çalıştığının keşfedilmesi, insan davranışı ve düşüncesinin değerlendirilmesine dair bakış açısını değiştirdi.

Beynimiz iki yarım küre, birkaç tabaka ve bazı bölümlerden oluşmaktadır. Bu bölümlerde bedenimizdeki organlarla eşgüdümlü çalışan bölgeler vardır. Beyin kapasitesinin kullanılan kısmının yaklaşık %90'ı ağız ve eller için kullanılır. Bu sadece beslenme için değil, daha çok konuşma işinin yapılması içindir.

Çünkü, insanı insan yapan akıl, aklı akıl yapan da dildir. Akıl düşünceyle gelişir, düşünce de dil sayesinde oluşur.

Beyinle ellerin uyumu ve akıl, insanı diğer varlıklardan ayıran özelliklerdir. Beynin, eşsiz bir duyarlılıkla hisseden, çok hassas âletler yapabilen ve kullanabilen elleri yönetmesi, beyinden parmakların ucuna kadar uzanan yaklaşık 17000 sinir teli sayesinde mümkün olmaktadır.

Kavramların dildeki karşılığı olan seslere dönüştürülmesi, beyinden ağıza, gırtlak kaslarına, akciğerlere, ellere ve parmaklara gönderilen komutlara olumlu cevap alınmasıyla mümkün olmaktadır.

Beyin ağız ve eller düşünebilen, öğrenebilen, konuşabilen ve yapabilen insanı oluşturur. İnsan, sadece beyin ve bedenden ibaret değildir. Bu insana hayal gücü, sezgi ve ruhun da eklenmesiyle kabaca bir insan ortaya çıkar.
İnsan yeteneklerini geliştirdikçe, hislerini denetleyip, kültürel ve ahlaki değerler yüklendikçe yücelir. Bunu sağlayacak olan da kaliteli bir eğitimdir.

İki yumruğunuzu birleştirin, kafatasınızın içinde, tehlikelerden uzak bir biçimde bulunan beyniniz, yaklaşık olarak bu büyüklüktedir. Görüntüsü cevizi andırır. Beyin bir kilogramdan    biraz daha ağır, küflü peynir gibi kokan, yapışkan ve peltemsi bir maddeden oluşur.

Vücudumuzdaki hemen hemen bütün etkinlikler beyin tarafından kontrol edilir: düşünme, duyular, konuşma, hareket etme, yaşamı sürdürme vs. Beyin, günün 24 saatinde hiç durmadan ve hiç yorulmadan çalışır.

Beynin  farklı   bölgeleri,  vücudun  farklı   etkinliklerini yönetir.

Beyin yarımkürelerinin dış tabakasına beyin kabuğu {korteks) denir.

Nasırsi madde (corpus colfosum) beynin sağ ve sol  yarımküreleri arasındaki iletişimi sağlayan kattn bir sinir lifi demetidir

Beynin üst tarafı, beyin yarımküreleri adı verilen iki bölümden oluşur.

Beynin sol lobu (kısmı) vücudun sağ yanına kumanda eder.

Bilgileri tek tek işleme koyar.

Konuşma hızını, grameri, kelime dizinini tayin eder.

Analiz eder, değerlendirir, eleştirir.

Sağduyudur.

Dilbilimciler, matematikçiler ve analitikçiler için beynin en önemli kısmıdır.

Beynin sağ lobu (kısmı) vücudun sol yanına kumanda eder.

Resimlerle düşünür.

Göz önünde canlandırır.

Ayrıntılarla değil bütünle ilgilenir.

Bedensel faaliyetleri idare eder.

Çizim , resim ve müzik yapma yeteneğidir.

Önsezi, icat yeteneği ve duyguların merkezidir.

Geçmiş olayları ve yüzleri hatırlar.

Ressam, modacı, artist, müzisyen ve satış elemanları için beynin en önemli kısmıdır.

Nasırsı madde, bir yarımkürenin yaptıklarından diğerinin haberdar olmasını sağlar. Sözgelimi, sol yarımküreyi kullanarak "aslan" kelimesini okuruz. Sağ yarımküre bu kelimeyi anlamlandırır. Böylece, hayalimizde "aslan' a dair görüntü canlanır.


Nasıl çalıştığı tam olarak bilinmemekle birlikte; beynin sırrının, beyni oluşturan ve "nöron" adı verilen, yaklaşık yüz milyar hücrenin içinde saklı olduğu ortaya konmuştur.

Bütün duygular, düşünceler ve eylemler bir nörondan diğerine aktarılan elektriksel ve kimyasal sinyallerle ortaya çıkmaktadır.

İki beyinden zayıf olanı, daha kuvvetli olan taraf ile işbirliği içerisinde çalışmaya uyarıldığında, sonuçta genel yetenek ve etkide büyük artış olduğu görüldü. 1 + 1=5 veya 10 gibi bir sonuç ortaya çıkıyordu.

Einstein'ı büyüklüğü, matematik yeteneğinin yanı sıra çok üst seviyede bir hayal gücüne de sahip oluşundan kaynaklanıyordu. Tüm zamanların en büyük beyinlerinden biri olarak kabul edilen Leonardo da Vinci'nin matematik, dil, mantık ve irdeleme yeteneklerinin olağan üstü olduğu kadar, hayal gücü, renk, ahenk ve şekil kullanma kabiliyetlerinin de çok üst seviyede olduğu bilinmektedir.


Swami Rama, 1970'li yıllarda yaptığı deneylerle, beyniyle kendi beyin dalgalarını kontrol edebileceğini ortaya koydu. Bu ve bundan sonra yapılan deneylerle üst beynin, alt beyni programlayabildiği ve böylece fiziksel sağlığı, atletik performansı, zihinsel yeteneği, motivasyonu ve iradeyi etkilediği ortaya kondu. Bunun anlamı; yapacağımız olumlamalarla beynimizi, buna bağlı olarak da davranışlarımızı etkileyebileceğimizdir.

Bunun için, başarının resmi beyinde oluşturulmalı ve motivasyonun zayıfladığı anlarda bu resim yeniden seyredilmeli. Bir mucize veya bir sihirli değnek beklemeyin. Gevşeyin ve rahatlayın, başarının resmine bakın.

Kendinize zaman ve şans tanıyın, hayal etmeye devam edin. Göreceksiniz, davranışlarınız değişecek. Ama, lütfen başarısızlığın korkusunu değil, başarı ve mutluluğun neşvesini yaşayın.

İnsan vücudunun her organı kendi kendini yeniler. Beyin hücreleri hariç. İnsanın doğumundan itibaren beyin hücrelerinin sayısının artmadığı, ayrıca her gün yüzlerce hücrenin öldüğü sanılmaktadır. Normalin üzerinde beyin hücresi ölümüne neden olan bazı maddeler vardır. Alkol bunlardan birisidir. Günde 35 el' lik "rakı" içen bir insanın 50 yılda 200 000 000 hücre kaybettiği sanılmaktadır. Bu düşünme yeteneğini olumsuz etkileyecek düzeyde bir kayıptır. Uyuşturucu maddeler, egzoz gazları, sigara dumanı, bazı kimyasal maddeler ve hava kirliliği hem sinir hücrelerinin ölümüne neden olmakta, hem
de sağlıklı düşünmeyi engellemektedir.

Sigara dumanı yaklaşık 200 çeşit maddeden oluşmaktadır.

1.  Gazlar: Karbondioksit, karbonmonoksit, amonyak, sülfür.

2.   Kanserojenler: Polonyum 210, nikel, nitrozamin, çeşitli hidrokarbonlar.

3.   Partiküller: Katran bileşikler, feno bileşikler, izo-pranoit bileşikler, azotlu bazlar, uçucu yağ asitleri, kömür partiküller,
benzoprin, nikotin.

4.  Organikler: Furfural ve akrolein organik bileşikler.

Bu maddeler sadece beyin sağlığımızı değil, tüm sağlığımızı tehdit etmektedirler.

Beynin büyümesi hücre sayısının artmasından değil, hücrelerin birbiriyle oluşturduğu bağların artmasından kaynaklanmaktadır. Oluşan bağların fazlalığı, zihin gücünün de artması anlamına gelmektedir.

Sanılanın aksine, yaş ilerledikçe beyin gücü artar. Vücudumuzu formda tutmak için spor yapmak gerektiği gibi, beynimizi formda tutmak için de egzersiz yapmak gerekir. Şunu unutmayın ki, daha çok bilen daha çok öğrenmektedir. Edward De Bono, "Düşünce Gücü" isimli kitabında birçok düşünce oyununa yer vermektedir. Keşke beyni uyuşturan, insanı aptallaştıran televizyon programlarını seyrederek vakit öldüreceğimize beynimizi geliştirecek egzersizlere, kitap okumaya, düşünce oyunlarına, bulmaca çözmeye vakit ayırsak...

BEYNİN ENERJİSİ

Beynin enerjisi oksijendir. Beyin vücudun % 2'si kadar bir ağırlığa sahip olduğu hâlde, kana karışan oksijenin % 20'sinden fazlasını kullanır. Bunun için aylarca aç, günlerce susuz kalabildiğimiz hâlde üç dakikadan fazla oksijensiz kalamayız.
Kapıyı ve pencereyi örtüp, odamıza kapandıktan iki üç saat sonra başımız ağrır. Bunun nedeninin, çok çalışmak olduğunu düşünürüz. Oysa asıl neden, odanın oksijeninin azalmış olmasıdır. Soğuk havalarda kapıları ve pencereleri sıkıca örtüp yatağımıza gireriz. Üç dört saat sonra odanın oksijeni iyice azalır. Bir de alevle yanan ısınma aleti varsa oksijen daha çabuk tükenir. Bu durumdan, başta beyin hücrelerimiz olmak üzere, bütün vücudumuz olumsuz yönde etkilenir.

Oksijen eksikliği, beyin hücrelerinin zayıflayarak ölmesine neden olduğu gibi, beyin hücrelerinin yeni bağlar oluşturmasını da zorlaştırmaktadır. Sonuç olarak ortaya hafıza zayıflığı, konuşma zorluğu ve düşünce tembelliği çıkmaktadır.

BEYİN YORULUR MU?

Öğrenme soyut bir olay ya da durum değildir. Öğrenme, beyindeki sinir hücreleri arasında kurulan protein zincirleriyle gerçekleşir.

Öğrenmenin sinir hücreleri arasında oluşan bağla ilgili oluşundan dolayı, "Öğrenmenin, sağlığa zararlı olduğu; genç beyinler üzerinde yıkıcı etki yaptığı; beynin dolduğu ya da yorulduğu" gibi düşüncelerin bilimsel dayanağı yoktur. Acar - Zuhal Baltaş, "Stres ve Başa-çıkma Yolları" isimli kitapta şu düşüncelere yer verirler: "Sinir hücresi, sahip olduğu özellikler gereği kas hücresinden bütünüyle farklıdır. Birçok ayrılığın yanı sıra bilimsel adı "cevapsızlık süresi" olan bu farktan ötürü, koşan bir atletin veya ağır bir yük taşıyan birinin kaslarında meydana gelen yorulmaya benzeyen bir yorgunluğun "çok çalışmak" sonucu beyinde meydana gelmesi söz konusu değildir.

Çünkü bilimsel araştırmalar hassasiyet kazandıkça görülmektedir ki, beynin sınırlarına ulaşmak bu gün için mümkün gözükmemektedir. Bu sebeple öğrenme yoluyla beynin "dolması" ve "yorulması" imkânsızdır.

"Öğrenmenin, sağlığa zararlı olduğu; genç "1=4 beyinler üzerinde yıkıcı etki yaptığı; beynin dolduğu ya da yorulduğu" gibi düşüncelerin bilimsel dayanağı yoktur.

Öğrenme sırasında yorulma olmaz mı? Olur tabii. Ancak öğrenme sırasında meydana gelen yorgunluk, ya bedeni belirli bir biçiminde tutmaktan kaynaklanan kas yorgunluğudur, ya da başka bir şey yapma isteğinden kaynaklanan duygusal yorgunluktur. Yoksa öğrenme sırasında meydana gelen olayların hiçbiri yorgunluk yapmaz. Veya daha açık ifade edersek, öğrenme sırasında beyinde meydana gelen yorgunluğu atmak için bir derin nefes almak yeterlidir."

SONUÇ

1.   Beynin iki yanını da geliştirecek egzersizler yapılmalı.

2.   Beyin sağlığını olumsuz etkileyecek maddelerden ve ortamlardan uzak durulmalı.

3.   Beyni  pozitif olumlamalarla  başarıya  kurgulamalı, negatif olumlamalardan sakınılmalı.

Doğru nefes egzersizi ve fizik egzersizi üzerinde daha sonra duracağız.

"Hastalık vücut için bir engeldir. Fakat irade zayıf olmadıkça, irade için engel değildir. 'Ben topalım!'. Bu vücut için bir zaaftır.

Fakat irade için, asla bir zaaf değildir. Başına gelecek her kaza için aynı şeyi düşün. O zaman bunların başka bir şeye mani olduklarını fakat, sana asla engel olmadıklarını anlayacaksın." (Epiktetos)

DERLEYEN....DRPİST
 




Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık