İzmir Sınav Kaygısı

İzmir Sınav Kaygısı

Sınav Stresi

Stres, "hoş olmayan, kötü baskı" anlamına gelir. Bu belki de önemli bir yanılgı; çünkü yaşanan bütün stresler ya da endişeler her zaman "istenmeyen" veya "hoş olmayan" değildir. Gerçekte belki de stressiz bir yaşam kişiyi güdülenmemiş ya da hissiz, duygusuz da yapabiliyor. Aşağıdaki diyagram stresin farklı özelliklerini göstermektedir:

Diyagramdan da çıkarılabileceği gibi aslında kişinin yaşamında probleme neden olan stresin kendisi değil onun az / ya da çok yaşanıyor ya da hiç yaşanmıyor olmasıdır.

Dolayısıyla amaç en uygun (optimum) "stres derecesini" bulmak olacaktır. Bu da kişiden kişiye ve zamana göre değişmektedir. Bazen de stres ya da kaygı yaratacak durumu, sonucu bizim için değerli olacağı için (örneğin bir yarışa katılmak gibi) seçeriz. Bizim için en uygun stres derecesinin ne olduğunu ya da nasıl olması gerektiğini hangi durumlarda en uygun stres seviyesini tutturduğumuzu ya da tavrını takındığımızı nereden bileceğiz?

Bu sorunun yanıtını bulabilmek için, şu tanımlar yardımcı olabilir:

En uygun nokta : Bu şartlar altında kişi uyanık (uyarılma durumuna hazır, tetikte) ve kendine güven doludur. Kısa sürede düşünür ve çabuk yanıtlar verir. Her alanda gösterdiği performans iyidir ve kendisini hevesli, gayretli hisseder. Rahatsız edici olmayan hoş bir heyecan içindedir. İşi ile ilgili keyifli ve enerjiktir.

Çok az yaşanan / hiç yaşanmayan stres : Kişi; bu durumda gerçekleştirmesi gereken ya da gerçekleştireceği iş konusunda ne heyecan ne de istek duyar. Hiçbir şeyin önemli olmadığına inanır ve yapılacak en ufak bir iş bile ona büyük bir angarya gibi görünür. Çok çabuk sıkılır. Enerjisini kaybetmiştir. Dünya gri ve sıkıcıdır. Yeni bir işi ya da taze bir ilgiyi başlatacak enerjiyi kendinde bulamaz.

Tabii ki bu durumda özellikle çevrenin de strese sebep olan ya da onu etkileyen önemli bir faktör olduğu unutulmamalıdır.

Fakat kişilerin bu potansiyel stres üreticisinden (çevreden) etkilenme dereceleri birbirinden farklıdır. Strese sebep olan bir olay, örneğin ''sınav'', değişik kişiler için değişik stres boyutları ya da dereceleri üretebilmektedir.

Stres Sizi Nasıl Etkiliyor?

''Çok fazla stresli'' ya da ''stressiz'' durumlar da kişinin yaşadıklarını tablo halinde özetlemeye çalışalım;

Nasıl Hissederiz?

Gergin, saldırgan, sıkkın, yorgun, hissiz, depresif, engellenmiş, suçlu, rahatsız, güvensiz, sinirli ve yalnız.

Nasıl Davranırız?


Sakar olunur ya da olmadık kazalar yaşanır, duygusallık artar. Çok fazla ya da çok az yeme, aşırı sigara içme ya da çok az yeme, tutarsız ifadeler ve tavırlar sinirli gülüşler ve davranışlar, yorgunluk, ürpertiler.

Nasıl Düşünürüz?

Karar vermekte zorluk, problem çözmede yaratıcılığını kullanamama, unutkanlık, eleştiriye hassasiyet (tahammülsüzlük), düşük zayıf konsantrasyon, işi ya da çalışmayı organize edememe.

Vücudumuza Olanlar?

Kan basıncı ve kalp atışlarının hızlanması, ağız kuruluğu, terleme, uyuşukluk, gözbebeğinde şişme, genişleme, boğaza birşeyler düğümlenmesi, midede ağrı ve kasılmalar.

Sağlığımız Nasıl Etkileniyor?



Astım, göğüs ve sırt ağrısı, koroner kalp hastalıkları, ishal, baygınlık, baş dönmesi, baş ağrısı, migren, üriner rahatsızlıklar, ülser, psikolojik şikayetler vs

İşimiz Ya Da Çalışmalarımız Bundan Nasıl Etkileniyor?


İşe ya da çalışmaya karşı artan bir ilgisizlik, ilişkilerde iletişim bozukluğu, kaza ve aksiliklerde artış, düşük tatmin, üretkenliğin azalması.

Görüldüğü gibi yaşanan kaygı ya da stres (özellikle yoğun olarak yaşananı) hem fiziksel hem de ruhsal sağlığı önemli ölçüde etkiliyor. Vücudun fiziksel ya da ruhsal olarak verdiği tüm tepkiler stresle savaşma, stresi yenmeye çalışma ya da daha genel bir ifade ile strese bir yanıt!... Bu yanıt aslında kişinin hayatını devam ettirebilmesi hatta hayatta kalması için gerekli.

Strese Karşı Neler Yapılabilir?

Öncelikle genellemelerden kaçınılmalıdır. Her bir kişinin kapasitesi, en uygun stres derecesi farklıdır. Daha doğrusu stresi ve stresin kaynağını herkes farklı olarak algılar. Bir kişi için aşırı kaygı yaratan bir durum bir diğeri için baş edebileceği ya da kolaylıkla üstesinden gelebileceği durum olabiliyor.

İkinci olarak kişi çok ya da az stres karşısında nasıl önlem alacağını ve çevresini nasıl organize edeceğini birbirinden ayırabilmektedir. Bunu önleme / engelleme olarak tanımlayabiliriz.

Fakat kişinin kendisini ve çevresini kontrol etme çabası içinde olması da zaman zaman istenmeyen kaygıya neden olabilmektedir. Dolayısıyla asıl gerekli olan belki de stresi "engellemeye'' çalışmanın yanı sıra stresle baş etme yöntemlerini/becerilerini de geliştirebilmektir.

Kaygıyı Engelleme / Önleme Becerileri :

Stresi Tanıma: Stresin nedenlerinin, etkilerinin ve sürecinin farkında olma, anlama olarak tanımlanabilir. Bir başka deyişle kişinin, kendisinde kaygı yaratan kaynakları tanımlayabilmesidir. Yaşadığı kaygı dönemlerinin farkında olması ve onları planlayabilmesidir. Yaşamın her alanı için sahip olunması gerekli en uygun stres derecesini bulabilmesidir. Tabii bu noktada ne ile başa çıkıp ne ile çıkamayacağı konusunda da en azından kendisine karşı dürüst olmalıdır.

Zamanı Düzenleyebilme:
Öncelikleri belirleyebilme ya da yapılması öncelikle gerekli ya da zorunlu işlerle yapmak istenilenleri ayrıştırma becerisi olarak tanımlanabilir.

Kendini Gerçek Anlamda İfade Edebilme: (Atılgan Olma) Ne istediğini, tercihlerini doğru ve dolaysız ifade edebilme yeteneğini geliştirme. sizin zamanınızı çok fazla alacağını düşündüğünüz olay ve kişilere "hayır'' diyebilme becerisidir.

Açık ve Net Hedeflere Sahip Olma: Pek çok kişi pek çok şeyi aynı anda çok yoğun ama yetersiz ya da anlamsız olacak şekilde çok çabuk yaşamaktan rahatsızlık duyar. Bu durum genellikle durup kendi kendimize ne istediğimizi ama gerçekten ne istediğimizi sormamaktan kaynaklanmaktadır. Kişinin hedeflerini belirlemesi ne yapmak istediğinin farkına varması gerçekten önemli bir hayat becerisidir. Bu beceriye sahip olma yalnızca önemli kararlar alırken değil, hayatın her döneminde gereklidir. Bu soruları kendimize hangi sıklıkta soruyoruz acaba?..

"Şu anda yapmak istediğim gerçekten bu mu?.." Evet ise "Ben bunu neden yapmak istiyorum?.." vs.

Değerlere Sahip Olma / Değerleri Belirleyebilme: Sizin için neyin daha önemli olduğunu bilmeden hedef belirlemeniz oldukça zordur. Hedef belirlerken bu hedefin size ne yaşatacağı yaşam tarzınızın kişiliğinizin buna uygun olup olmaması sizin o hedefinizi gerçekleştirmede önemli bir etken olacaktır.

Karar Verme ve Problem Çözme Aşamasında Sistematik Olma: Eğer yaşanan bir problem varsa öncelikle onu baş edilebilir/kontrol edilebilir parçalara bölmek gerekir. Ardından o parçalara değişik açılardan bakabilmek, içinde yaşanan sorun hakkında yeterli ve gerekli bilgileri toplayabilmek önemlidir. Ayrıca bu aşamada kişinin karar verme stilini ve ranjını keşfedebilmesi ve bu stillerin hangi kararların alınmasında daha uygun olacağının farkına varması da önemli bir beceridir.

Kaygıyla Baş edebilme Becerileri:

Rahatlama-Gevşeme: Stres ya da kaygı zamanlarında uygulanabilecek pek çok rahatlama teknikleri ve yolları vardır ki aslında bu rahatlama tekniklerini bilmek ve uygulayabilmek de başlı başına bir beceridir. Rahatlamaya en fazla gereksinim duyduğumuz zaman, aslında bunlan yapabilmek için zamanımızın olmadığını düşündüğümüz andır!... Farkında olmayıp çok çabuk tüketsek de her şeyi yapmaya ya da bir şeyleri daha yapmaya zamanımız vardır.

Bazı gevşeme ve rahatlama teknikleri direkt fizyoloji ile ilgiliyken örneğin; meditasyon, derin nefes alıp verme egzersizleri, kademeli gevşeme, resimleme yoluyla gevşeme bazılan da endirekt olarak psikolojik bir süreçte gerçekleşir. Diğer bir deyişle kişi doğrudan rahatlamasa da bu aktiviteleri yapmakla biraz daha rahatlamış ya da kendini stresten biraz olsun uzaklaştırmış hisseder. Örneğin; müzik dinleme, bir şeyler içme, tv seyretme, kitap okuma, yazı yazma vs.

Önemli olan, kişinin hangi durumlarda hangilerini yaptığında kendisini en iyi hissettiğini ayrıştırabilmesi ve zaman içinde bunu hayata geçirip dengeleyebilmesidir:

Kendini ödüllendirme: Baş etme yöntemleri tabii ki her zaman kişiyi zorlayıcı ya da hep onun bir şeyler yapmasını gerektiren nitelikte değildir. Bazen kişinin kaygı ya da stres anında kendisine ''Bu günlük bu kadar yeterli... Şimdi beni keyiflendirecek kendim için bir şeyler yapmalıyım... diyebilmesi de çok önemlidir. Kişi kendisine hiç vakit ayırmadan katı ve sistematik bir plan ve program doğrultusunda sürekli ders çalıştığında belli bir noktadan sonra geri plana ittiği ve bastırdığı gereksinimleri belirmeye başlayacak dolayısıyla her iki durumu dengeleyememiş olma plan ve program dahilinde götürülen çalışmayı da olumsuz yönde etkileyecektir."

Yapıcı Telkin:
Kişinin kaygı durumunda ya da kaygının ortaya çıkması sürecinde kendi kendine gerçekçi bir şeyler söylemesi ya da kendi kendini eleştirebilmesidir. Aslında çok eski ve çok tanıdık bir yöntem olmasına rağmen burada asıl belirtilmek istenen şudur : Stresin ortaya çıkması ya da strese neden olan olayın yaşanması sırasında beyinden geçen düşüncelerin eğitilmesinin önemi ve bunun ''yapıcı telkin'' olduğudur

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık