Yılbaşı Nedir? Yılbaşı Hakkında

Yılbaşı Nedir? Yılbaşı Hakkında

25 Aralık’la başlayan ve yaklaşık bir hafta süreyle kutlanan Noel ve yılbaşı, başta Avrupa ve Amerika kıtası ülkeleri olmak üzere dünyanın birçok yöresindeki Hıristiyan topluluklarca kutlanmaktadır. 1 Ocak tarihindeki yılbaşı kutlamalarının Türkiye’de de özellikle son dönemlerde gittikçe artan bir ilgiyle kutlanmakta olduğu dikkati çekmektedir. Ancak batıda farklı anlamlar ifade eden Noel ve yılbaşı kutlamalarının Türkiye’de yılbaşı bağlamında genellikle birbirine karıştırılarak birleştirildiği ve bu sebeple kamuoyunda bir spekülasyon ve devam ede gelen bir tartışma ortamı bulunduğu bilinmektedir.

a) Noel Yortusu ya da batıdaki yaygın isimlendirmesiyle Kristmas (Christmas), Hz. İsa’nın doğumu anısına 25 Aralık’ta kutlanan tamamıyla dinsel bir bayramdır. Batı Hıristiyanları tarafından 25 Aralık olarak hesaplanan Hz. İsa’nın doğum günü, doğu Hıristiyanlarınca 6 Ocak olarak hesaplanmakta, dolayısıyla doğu kiliseleri 6 Ocak tarihini Kristmas bayramı olarak kutlamaktadırlar. Esasen Hz. İsa’nın doğum gününün ne zamana denk düştüğü konusunda erken dönemlerden itibaren yoğun bir tartışmanın olduğu ve yukarıdaki tarihlerden başka bu günün Nisan ayındaki bir zamana denk düştüğü yönünde görüşlerin de ileri sürüldüğü bilinmektedir. Batı Hıristiyanlarınca belirlenen 25 Aralık tarihinin Eski Roma’da güneşle ilgili kutsal bir gün olduğu ve bunun sonradan Hz. İsa’nın doğum günü olarak adapte edildiği ileri sürülmektedir. Hatta bazı erken dönem Hıristiyan yazarların, kendi dönemlerinde, 25 Aralık kutlamalarında güneşi selâmlayan bazı Hıristiyanları uyardıkları da bilinmektedir.

Noel Yortusu, Nisan’da kutlanan Easter (Paskalya) bayramıyla birlikte Hıristiyanlığın en önemli bayramları arasındadır. Noel kutlamalarının vazgeçilmez folklorik unsurları arasında çam ağacı süslemeleri ve Noel Baba inancı bağlamındaki gelenekler önemli yer tutar. Her ikisi de kuzey Avrupa kökenli olan bu folklorik unsurların, sonraki dönemlerde Hıristiyanlığa girdiği bilinmektedir.

Noel’de çam ağacı süslemeleri ilk kez XVI. yüzyılda Kuzey Avrupa’da ortaya çıkmıştır. Bu âdetin, eski Cermen ve Kelt dinsel geleneklerinden adapte edildiği büyük ihtimaldir. Orta Doğudan Uzak Doğuya kadar birçok dinsel gelenekte olduğu gibi eski Kuzey Avrupa halkları arasında da yeşil ağaç verimlilik, bereket ve üretkenliğin sembolü olarak kabul edilmiş ve dinsel bayramlarında meydanlara dikilen veya evlerde bulundurulan bir yeşil ağaç bu inancı sembolize etmiştir. Kuzey Avrupa halklarının Hıristiyan olmasıyla birlikte, Hıristiyan geleneğindeki Hayat Ağacını temsilen Hz. İsa’nın doğum gününde yeşil bir ağaç (Kuzey Avrupa’da doğal olarak çam ağacı) süslemek ve bunun dallarına çeşitli hediyeler asmak âdeti ortaya çıkmıştır. XVIII. yüzyıldan itibaren çam ağacı âdeti Güney Avrupa Hıristiyanları arasında yayılmaya başlamış; kısa bir zaman sonra ise evrensel olarak Hıristiyanlarca benimsenen bir folklorik törene dönüşmüştür.

Benzer bir durum Noel Baba inancı ve bu inanç çerçevesinde yapılan âdetler için de geçerlidir. Almanya’da ABD’de ve Kuzey Avrupa ülkelerinde Santa Claus adıyla bilinen Noel Baba inancı da yine Almanya kökenlidir. Bu inanç da XVII. yüzyıldan itibaren Almanlar vasıtasıyla Güney Avrupa’ya ve Alman göçmenlerce Amerika’ya taşınmıştır. Santa Claus ya da Noel Baba olarak adlandırılan ve Hıristiyanlarca IV. yüzyılda yaşadığı ve İznik Konsili katılımcılarından birisi olduğu ileri sürülen Myra (Demre) piskoposu Aziz Nicholas’la özdeş olduğu söylenen şahsiyet tamamıyla efsanevî bir kişiliktir. Ruslar, onun kendileri için koruyucu bir aziz olduğu kanaatindedirler. Hıristiyanlar, bu şahsın Noel döneminde gökyüzünde rengeyiklerinin çektiği bir kızakla ya da yerde eşek sırtında (veya yaya olarak) dolaştığına ve evlere bacalardan inerek başta çocuklar ve fakirler olmak üzere insanlara çeşitli hediyeler bıraktığına inanırlar. İslâm geleneğindeki Hızır’ın ve Yahudi geleneğindeki İlyas’ın âdeta Hıristiyanlık’taki bir karşılığı gibi gözüken bu inanç, Hıristiyan geleneğinin önemli bir folklorik değerini oluşturmaktadır. Öyle ki Noel Baba inancı Hıristiyan edebiyatında, sanatında ve ticarî yaşantısında önemli ve belirleyici bir unsur olarak ağırlıklı bir yer tutmayı sürdürmektedir.

Bu gün için ticari hüviyeti ön plana çıkmış olsa da bütün âdet ve törenleriyle Noel kutlamaları (yukarıda ifade edildiği gibi) kökeni itibariyle tamamıyla dinsel bir bayramdır. Bu bayramın ve bayramla ilgili olarak yapılan âdet ve törenlerin Müslümanlarca benimsenip uygulanması ise dinsel ve kültürel bir yozlaşma olarak görülmeli; böylesi bir tutumun, kendi değerlerimizden uzaklaşma ve başkalaşma sürecini hızlandırdığı, halkımıza / ülkemize yönelik Hıristiyan misyonerliği için de oldukça elverişli bir durum oluşturacağı gözden uzak tutulmamalıdır.

b) 1 Ocak’ta kutlanan yılbaşına gelince, böyle bir âdet her ne kadar batı Hıristiyan toplumlarınca Noel’le birleştirilen bir kutlama olarak görülse de milâdî takvimi esas alan bütün uluslarca yeni yılın başlangıcı anısına kutlanan bir etkinliktir. Tarihin bilinen en erken dönemlerinden beri yeni yıl kutlamalarının bütün toplumların geleneklerinde mevcut olması, güneş ya da ay takvimini esas alan uluslar, yılın çeşitli mevsimlerine denk düşen ve genellikle tarımsal faaliyetlerden hareketle düşünülen farklı yılbaşı günleri ortaya koymuşlardır. Bu arada dinsel bir olayın ya da şahsiyetin yaşamındaki bir olayın temel alındığı yılbaşı hesaplamaları da yapılmıştır.

Eski Romalılarda yılbaşı olarak kutlanan ve Orta Çağdan itibaren Hıristiyan toplumlarca da yılbaşı olarak kabul edilmiş olan 1 Ocak tarihi, XIX-XX. yüzyıllardan itibaren (şüphesiz batının kültürel etkisiyle) dünyanın birçok halkı tarafından benimsenmiştir. Bugün dünya genelinde yılbaşı kutlamaları, dinsel bir bağlamdan öte kültürel bir anlam ifade etmekte; insanlar yeni yıla yönelik iyilik, bereket, refah, huzur ve barış beklentilerini yeni yıl kutlamalarında dile getirmektedirler.

Dolayısıyla yeni yıl kutlamaları; tıpkı içinde farklı ekonomik ve sosyal amaçları da barındıran anneler-babalar günü, işçi bayramı, doğum günü kutlamaları gibi evrensel kültürün bir parçası olarak üretilen ve geliştirilen, sonuçta bütün insanlığa mal olan olumlu bir davranış biçimi olarak görülmelidir. Ancak bu kutlamaları dinsel ve kültürel değerlerimize aykırı birtakım âdet ve geleneklerle birlikte düzenlemek, kutlamalar esnasında kamuoyunu rahatsız edici ya da dinimizin emir ve yasaklarına, genel ahlâka ve toplumsal kurallara aykırı davranışlarda bulunmak kesinlikle doğru değildir.


Yılbaşı Nedir? Yılbaşı Hakkında
 
Hz. İsa’nın doğumundan çok önce güneşe tapan putperestler, tanrı saydıkları Güneş’in her gün biraz daha erken kendilerini terk etmesine üzülürlerdi. 25 Aralık’ta günler tekrar uzamaya başlayınca, Güneşin kendileri ile kalmaya razı olduğuna sevinerek kutlamalar yaparlardı. Bu kutlamalar sırasında dans ederler, içki içerler ve ışıklandırma yaparlardı. Ayrıca hindi kesme, domuz başı, kaz kızartması yemeyi de gelenek haline getirmişlerdi. Birde aralarında çeşitli hediyeler verirlerdi. Ayrıca Güneşe tapan ve kurtarıcı tanrılarının kış başlangıcında doğduğuna inanan diğer putperest milletler de vardı. Bunlar da Julian takvimine göre kış başlangıcı olarak kabul edilen 25 Aralık’ta özel kutlama törenleri yaparlardı.

Hz. İsa’nın doğum günü kesin olarak bilinmediği için ilk hıristiyanların Hz. İsa’nın doğumu için kutladıkları özel birgün yoktu. Bu sırada Roma İmparatorluğunun her yerinde Güneşe ve putlara tapılıyordu. Roma İmparatoru Büyük Kostantin,putperest iken miladın 313 senesinde hıristiyanlığı kabul etti. Putperestlikten birçok şeyleri de hıristiyanlığa soktu. Güneş tanrısının doğum günü kabul edilen 25 Aralığı yılbaşı kabul etti. Hz. İsa’nın kurtarıcı tanrı olduğuna inanan hıristiyanlar da, Hz. İsa’nın 25 Aralık’ta doğduğunu kabul ettiler (!). Sonunda bu geceyi miladi yılbaşı ve Noel olarak hersene kutlamaya başladılar.


Hz. İsa’nın doğum günü olarak 25 Aralığın seçilmesi, III. yüzyıl başlarında İsa’nın ölüm tarihinin 25 Mart olarak tahmin edilmesine dayanır. Hz. İsa’nın doğumu 6 Ocak’ta, müneccim kralların tapınması ve İsa’nın vaftizi ile birlikte kutlayan Doğu hıristiyanlığı da 25 Aralık tarihini aziz Lonnes Khrysos.. benimsemiştir.


Buna karşılık Ermeni kilisesi Noel’i hiçbir zaman kabul etmedi ve Hz. İsa’nın doğumunu 6 Ocak’ta kutlamayı sürdürdü. (Ana Britanica Ans.)

 NOEL BABA

Efsanevi hıristiyan inanışına göre; miladi 4. yüzyılda Anadolu'da Myra (bugünkü Demre-Antalya) yöresinde yaşamış olan Aziz Nikolaos adındaki hıristiyan azizi, Roma imparatoru Kostantin'in rüyasına girdi ve idama mahkum edilen 3 subayı kurtardı. Bu olaydan sonra ünü gittikçe yayılan Nikolaos, zamanla Rusya ve Yunanistan gibi ülkelerin hayır kurumlarının, loncaların, çocukların, denizcilerin ve bazı şehirlerin koruyucu azizi olarak benimsendi. Çocuklara özel armağanlar getirdiğine inanılan ve Noel Baba olarak anılmaya başlanılan Aziz Nikolaos efsanevi bir kişiliğe büründü.

Aziz Nikolaos'un Noel Baba haline sokulması ilk önce Almanya'da görüldü. Bu efsanevi gelenek zamanla Protestan kiliselerin çoğunlukta olduğu Avrupa ülkelerinde yayıldı. Sonra A.B.D.'nin New York şehrine gelip yerleşen Hollanda'lı Protestanların Aziz Nikolaos'u iyilik sever bir kimse olarak anmaları da çok sevilmesine yol açtı. Ayrıca A.B.D. ve İngiltere'de kutlanan çocuk bayramlarında da yer verilmeye başlandı. Geleneksel aile ve çocuk bayramı olarak kutlanan Noel yortusunun koruyucusu olarak kabul edildi.

Noel Baba'nın şişman, neşeli, kırmızı ve beyaz piskoposluk giysileri içindeki tasvirleri Amerikalılar tarafından gündeme getirildi. Noel baba olarak bilinen Aziz Nikolaos'un bazen yalnız, bazen yardımcısıyla ata binerek, bazen de sekiz Ren geyiğinin çektiği arabasıyla evlerin damlarında dolaştığı efsanesi yaygınlaştı. 

Sırtında içi hediye dolu bir heybeyle dolaşan Noel baba evlere bacadan girer ve armağanlarını uslu çocukların ayakkabılarının içine koyduğuna inanılır. (Aslında o hediyeleri evin babası oraya yerleştirdiğini artık bütün çocuklar biliyor.) Noel baba, "yeni doğan" ya da "yaşayan" bir folklarik olaydır. Gerçektende onun ortaya çıkışı her yerde yakın tarihlere rastlar. (Büyük Laruss Ans.)
 
NOEL AĞACI

Noel şenlikleri sırasında ışık ve süslerle donatılan ağaca denilmektedir. Yaprak dökmeyen ağaçları ve çelenkleri ölümsüz yaşamın simgesi olarak kullanmak, eski Mısırlıların, Çinlilerin ve Yahudilerin ortak bir geleneği idi. Avrupalı putperestler arasında yaygın olan ağaca tapınma, hıristiyanlığı benimsemelerinden sonra, İskandinavyalıların şeytanı korkutup kaçırmak ve Noel zamanında kuşlar için bir ağaç hazırlamak üzere ev ve ambarlarını yılbaşında ağaçlarla donatma geleneği biçiminde sürdü. Almanya'da da kış ortasına rastlayan tatillerde evin girişine ya da içine bir Yule (yeni yıl) ağacı konuyordu.

Günümüzdeki Noel ağacı Almanya'nın batısından kaynaklandı. Ortaçağda Adem ve Havva'yı canlandıran gözde bir oyunun ana dekoru, Cennet bahçesini temsil eden ve üzerinde elmaların bulunduğu bir çam ağacıydı. Adem ve Havva yortusunda (24 Aralık) Almanlar evlerine böyle bir Cennet ağacı dikerler, üzerine Momünyon'daki kutsanmış ekmeği simgeleyen ince, hamursuz ekmek parçaları asarlardı; bunların yerini daha sonra değişik biçimlerdeki çörekler aldı. Ayrıca bazı yerlerde Hz. İsa'yı simgeleyen mumlar eklendi. Noel mevsiminde ağaçla aynı odada Noel piramidi de bulunurdu. 16. yüzyılda Noel piramidi ve cennet ağacı birleşerek Noel ağacını oluşturdu.

İngiltere'ye 19. yüzyıl başlarında ulaşan Noel ağacı, Kraliçe Victoria'nın eşi Alman prens Albert'in desteği ile bu yüzyılın ortalarında yaygınlaştı. O dönemde Noel ağaçları, dallarına kurdela ve kağıt zincirlerle asılmış mum, şekerleme ve keklerle süsleniyordu. Göçmen Almanların Kuzey Amerika'ya 17. yüzyılda götürdükleri Noel ağacı, 19. yüzyılda moda oldu. Gelenek Avusturya, İsviçre, Polonya ve Hollanda'da da yaygındı. Japonya ve Çin'e 19. ve 20. yüzyılda Amerikalı misyonerlerin tanıttığı Noel ağaçları ince işlenmiş kağıt süslerle donatılıyordu.

Cami ile Kilise arasında kalmış bir ülke: TÜRKİYE

Saat gece yarısına yaklaşıyordu. Şık, varlıklı ve bakımlı hanımlar ve beyler caddede belirli bir yöne doğru hızlı adımlarla yürüyorlardı. Caddenin her iki yanı, dükkanların vitrinleri, ağaçlar hatta binaların ön yüzleri binlerce ampullerle aydınlatılıyordu. İleride oluşan kalabalık ve patlayan flaşlar bu dekoru tamamlıyordu.

Herhangi bir Avrupa ülkesinde kutlanan Noel gecesinin klasik manzarasını andıran bu tabloda şaşılacak tek husus ayin-i ruhaniye iştirak edenlerin kimlikleri idi. Kiliseyi dolduran kalabalığın büyük çoğunluğunun kimlerden oluştuğunu ise Başpapazın şu anonsu açıklıyordu:

"Aziz Müslüman kardeşlerimiz lütfen müsaade edin, Hıristiyan kardeşlerimiz ön saflara geçsinler"...

698 sayılı "Takvimde Tarih Mebdei'nin Tebdili" Kanunu ile Türkiye Müslümanların 1342 senesini 1926 kabul etmiş ve o günden bu yana yılbaşına aşına olagelmiştir. Bu tarihe kadar herkesin "zaman"ı kendisine idi. Her kültür kendine göre zamanı manalandırıyordu. Her din kendi kutsal günlerini tayin ediyor, inananları da kendi bayramı, yortusu, kandiliyle yetiniyordu.

Kozmopolit şehirlerde yaşayan çeşitli kültürler zaman içerisinde üstünlük kazanıyor yahut baskın hale gelebiliyordu. Elbette bu, medyanın sihirli gücü ile oluşturulabiliyor. İnsanlar bir şekilde bu tip farklı kültürleri 'sapma' nitelemesine rağmen. Ülkemizde de sosyete bu havaya uyarak yılbaşı haftası ihdas edip bunu 25 Aralık'ta kilisede açıyor. Halk ise karnavala dönüştürülmek istenen bu kutlamalara 31 Aralık günü iştirak ediyor.

Yılbaşı hazırlıkları Aralık ayının ilk haftasından itibaren mağazaların vitrinlerini süslemeleri ile başlıyor. Son senelerde adet haline gelen 'yılbaşı sepetleri', aşantiyonlar, takvimler, vb. piyasayı hareketlendiriyor. İlerleyen günlerde çam ağacı satanlarla birlikte hindi sürüleri ortaya çıkıyor. Gazete ve dergilerde yeralan yıllık değerlendirme sayfa ve ekleri yılın son haftasına girdiğimizi hatırlatıyor. 31 Aralık'ta doruk noktasına ulaşan hazırlıkları resmi ve özel TV kanallarının sunduğu programlarla faşinge dönüştürülüyor. Kuruyemişçilerin ve manavların önünde uzayan kuyruklar, akşama doğru yerini evlerine ulaşmaya çalışan insanların telaşlı koşuşturmalarına bırakıyor. İçki satışları ve kullanımının had safhaya yükseldiği bu gecede devlet sarhoş vatandaşlarına yardımcı olmak için seferber oluyor. Sabaha kadar devam eden TV yayınları ve eğlenceler günün ilk ışıkları ile yerini derin bir sessizlik ve yorgunluğa bırakıyor. Türkiye'de 1 Ocak, öğleden sonra başlıyor.

Yakın zamana kadar çok fazla itibar görmeyen yılbaşı Türkiye'de popülaritesini TV ile kazandı. Varılan nokta yılbaşı geleneğinin içinden çıktığı hıristayınlık dinin temsilcisi din adamların bile rahatsız eder hale geldi.

"Yılbaşı, hıristiyanlar için Hz. İsa'nın doğuşu ile ilgili dini bir bayramdır, manevi bir anlamı vardır ve saçma hafifliklerle kutlanarak manevi içeriğinden boşaltılmamalıdır. Ayrıca inanan ve inanmayan herkes için zaman mefhumunun gündeme geldiği gündür. Zaman mefhumu çok gizemli bir konudur. Yılbaşı bu bağlamda yaşamımızı, yapmak istediklerimizi, ideallerimizi, geleceğimizi gözden geçirme zamanıdır. Yalnızca karnavalımsı eğlencelerle geçirilen yılbaşıları bu açıdan ziyan edilmektedir" diyen Ermeni Patrik Vekili ve Ruhani Kurul Başkanı Başpiskopos Mesrob Mutafyan'ın görüşlerini Papalık İstanbul Temsilcisi Piskopos Louis Pelatre de destekleyerek yılbaşı eğlencelerinin ticari boyutuna dikkat çekiyor. Meşru eğlencelerin dahi mübalağalı olmaması gerektiğini, aşırılıkların yoksul insanlara hakaret anlamı taşıyacağını belirtiyor.

Batılılaşan Türkiye ve Türk insanı milli bayramlarının arasına "yılbaşı"nı kattı. Bu yabancılaşma nereye kadar devam edecek ? Son durak ne zaman gelecek ?..

YILBAŞI FACİALARI

Yılbaşının Hıristiyanlıkla da Hz. İsa ile de hiçbir alakası yoktur. Eğer olsa idi ; Yılbaşı gecelerinde kiliselerde ayinler yapılır, bu gece bir çılgınlık havası içinde değil, bir takdis havası içinde kutlanırdı. Ama gerek yurtiçinde gerekse yurt dışında bulunan kiliselere bakıldığında bu gecenin zulmete bürünmüş ve içlerinden en küçük bir hareketin olmadığı görülecektir. Çünkü papazlar da bu akşam onlarca küp kutsanmış şaraplarını içmekte ve içip içipsızmaktadırlar. Zaten Peygamberlerin en fakirlerinde biri olarak yaşadığı Hıristiyanlarca da ifade edilen Hz. İsa ile bu gecenin sefahatının, israfının ve çılgınlığının ne alakası olabilir ?

Noel kutlamalarına eski kültürlerdeki Pagan ve putperest adet ve gelenekler oldukça etki etmiş, bu adetler zamanla Hristiyanlığın uygulama alanlarına dahil edilmiştir. Hristiyan olmayan toplumlarda ve bölgelerde bu adet ve gelenekler “yılbaşı kutlamaları” adı altında yayılmıştır.

1 Ocak: Türkiye dahil, çoğu ülke tarafından kullanılan Miladi takvime göre yılın ilk günü.

Hicri Takvimde yılbaşı Muharrem ayının 1′inde gerçekleşir. Hicri Takvim 12 kameri aya göre düzenlendiğinden 354 güne denk gelir, dolayısıyla Miladi takvime göre yılbaşı her yıl 11 gün önce gerçekleşir. Böylece 2008 yılında Miladi yıl boyunca Hicri takvimde iki adet yılbaşı gerçekleşmiş olacaktır.

Roşaşana (İbranice yeni yıl): Musevi yılbaşıdır. Hamursuz Bayramı’ndan 163 gün sonra kutlanır.

Doğu Ortodoks Kilisesi’nde yılbaşı (İsa’nın sünnet yıldönümüne de denk gelen) 14 Ocak’da kutlanır (Jülyen Takvimine göre 1 Ocak). Ancak en büyük 12 Doğu Ortodoks Kilisesinin sekizi, iki tarihin aynı güne geldiği Güncellenmiş Jülyen Takvimini benimsemiştirler (Bulgaristan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Mısır, Polonya, Romanya, Suriye, Türkiye ve Yunanistan). Gürcistan, İsrail, Rusya ve Sırbistan Ortodoks Kiliseleri ise Jülyen Takvimi kullanmaya devam ederler.
Çin yılbaşı her yıl ilk kameri ayınının yeni Ay gününde kutlanır, ki bu da kabaca ilkbahara denk gelir. Tam tarihi, Miladi takvime göre 21 Ocak ile 21 Şubat arasına düşer. Çin’de yılın en önemli bayramı konumundadır.
İran takviminde yılbaşı Norous olarak anılır ve ilkbaharın başında kutlanır (20 veya 21 Mart).

Tayland, Kamboçya ve Laos’da yılbaşı 13 Nisan’dan 15 Nisan’a kadar kutlanır. Özellikle Tayland’ da bu kutlama su dökerek gerçekleşir.

YILBAŞIYLA İLGİLİ SORU-CEVAP
 
* İSLAM’A GÖRE YILBAŞI KUTLANIR MI ?


Bu hususta Akaid Alimleri,Fıkıh Alimleri,Tasavvuf Alimlerinin görüşüne baktığımız zaman iki görüş hakimdir.

Birisi İman’ın gideceğinden bahsediyor.

Diyer görüş ise İman’a zarar vereceğinden bahsediyor.

Her iki halde de Hristiyanların,

Yahudilerin ve diğer Dinlerin Bayramlarına katılmak ve kutlamak bir Müslüman için son derece sakıncalı olduğu anlaşılmaktadır.

*PEYGAMBER (a.s.) EFENDİMİZİN GÖRÜŞÜ NEDİR ?

Zaten Alimler Kur’an-ı Kerim ve Peygamber(a.s.)efendimizin görüşünden dolayı bu kanaata varıyorlar. Bu husus tabiki Akaid ilmiyle alakalı olduğu için Akaid Alimlerinin  görüşüyle beraber Tasavvuf Alimlerinin görüşü ön plana çıkar.
Her iki ilim dalında da zirvede olan İslam Alimlerinden İmam-ı Rabbani Hazretlerinin görüşü bizim için daha önemlidir. Çünkü bu işin birde görülmeyen tarafı vardır.

Yani bir insanın ne zaman kafir olacağını bilebilmek için Akaid İlminin yanında Tasavvuf İlmini yani görülmeyen Mana tarafınıda bilmek lazımdır.

*İMAM-I RABBANİ HAZRETLERİNİN YIL BAŞIYLA  İLGİLİ  GÖRÜŞÜ NEDİR?


Tabi önce Yılbaşı nedir? Ona bakmak lazım. Yılbaşı Hristiyan Alemine göre İsa(a.s.)nın Doğum günüdür. Bütün Hristiyan Alemi bunu kutluyor.

Bilmeyerek birçok Müslümanda yeni bir yıla giriyoruz diye kutluyor. Bu bütün Dünyaya böyle paketlenmiş ve kabul ettirilmiştir.

İmam-ı Rabbani Hazretleri 266.Mektubunda bu hususta şöyle buyuruyor: Bir kimse kelime-i Tevhid söyleyip bunun manasını kabul ederse Peygamber efendimizin (a.s.) her sözü doğrudur ona uygun olmayanlar yanlıştır, derse ve inanırsa, ahiretede iman ile göçerse böyle bir kimse kafirlere mahsus olan adetlere ve Bayramlara katılsa onların yapdıklarını yaparsa Cehennemde cezasını çeker.

Ama kalbinde zerre kadar imanı olduğu için cehennemde ebedi kalmaz.

*BUGÜN BU DURUMU MÜSLÜMANLARA ANLATMAK ZOR MUDUR?


Biz hakikaten kendini Müslüman kabul eden insanlara,bilmeyenlere anlatabiliriz.

Ama kendisinin Müslüman olduğundan dolayi utananlara,aşağılık duygusuna girenlere hiçbir sözüm yoktur.

Hristiyan vatandaşlarımız içinde bir sözümüz olamaz. Samimi müslümanlar için İslamiyetle gurur duyanlar için bütün bunları açıkca yazmamız lazım.

*BU BAYRAMLARIN İMAN’A ZARAR VERDİĞİNE DAİR DELİLLERİNİZ VARMI?

Evet elbette vardır. Tasavvuf ilminin Profesörü durumunda olan İmam-ı Rabbani Hazretleri bu hususta şöyle buyuruyor:Bu fakir bir gün hasta ziyaretine gitmiştim, ölüm halinde idi, kalbine teveccüh ettim.

Kalbi kararmışdı, o zülmetten temizlenmesi için çok uğraştım.Fayda vermedi. Uzun zaman yokladım, dua ettim.
Sonra o siyahlıkların kafirlik bulaşıklıkları ve sıfatları,küfür ile olan bağlılığından olduğu anlaşıldı.

O kadar uğraştığım halde zulmetler temizlenemedi.

Bunların temizlenmesi ancak küfrün cezası olan cehennem ateşi ile temizleneceği anlaşıldı. Fakat kalbinde zerre kadar iman nuruda görüldüğünden bunun sayesinde cehennemden çıkarılacaktır.

Hastayı bu halde görünce cenaze namazını kılayımmı diye düşünceye daldım. Kalbimi uzun zaman yokladıktan sonra kılmak lazım olduğunu anladım.

*AMA MÜSLÜMANLAR SADECE YENİ YIL İÇİN KUTLUYORLAR?

Şimdi ben size sorayım madem Yılbaşı kutluyoruz neden o gece çamlar dikiliyor?

Noel baba geliyor hediyeler dağıtıyor Yılbaşı dediğimiz şey Hristiyanların Bayramıdır.

Takvim olarak tabiki Miladi takvimi kullanırız çünkü bütün dünya artık bu takvime uyuyor.

Ama kimse kusura bakmasın ben ve bütün Müslümanlar Yılbaşı adı altında Hristiyanın Mübarek saydığı günlerini ve bayramlarını kutlayamayız.Kutlarsak İmanımızın zedeleceğine inanırız.

*YANİ BİR ÇAMDAN NOEL BABADAN NE OLCAK İSLAM BU KADAR ZAYIF DEYİL Kİ?


Mademki mantıkla soruyorsunuz bende size mantıkla cevap vereyim siz hiç orta doğu olsun, Afrika olsun,veya Dünyanın başka bir Hristiyan ülkesinde olsun karışıklık görüyormusunuz.

Hayır görmüyorsunuz. Nerde İslam ülkesi var oralar karışıyor.

Asırlar önce Kiliseler birliği misyonerler projesi hazırlamış.

İlk bin yılda Avrupa Hristiyanlaşacak ikinci bin yılda Afrika burasıda bitti üçüncü bin yılda Asya kıtası.

Şu anda 2011 sonundayız yani üçüncü bin yıla girdik.

Bütün dünyada müthiş Misyonerler çalışmaları var.

Onun için önce Bayramları ile eylenceleri ile bir milletin kültürünü yok edip kendi kültürlerini yerleştiriyorlar.

Eğer biz Türk milleti olarak Milli ve Manevi kültürümüze sahip çıkmaz isek ilerde asırlar sonra sene başıları Noel babalar ve
daha kültürümüze zıt olan şeyleri elbise gibi milletimize giydirirler.

O zaman Hristiyanlarla bir farkımız kalmaz. Bir de bu gidişin bin sene sonrasını düşünün.

Bizim millet olarak sımsıkı sarılacağımız şey milli ve manevi değerlerimizdir.

*BİZDE ÇALIŞALIM NİYE ÇALIŞMIYORUZ?

Bugün Vatikan’a Hristiyan ülkelerinden milyarlarca Euro yardım geliyor, mesela Almanya’da her Hristiyan ayda ortalama kırk Euro kiliseye mecburen para ödüyor.

Bütün bunlar Hristiyan misyonerleri için harcanıyor. Kırkdört milyon Alman işcisinden aylık kesilen parayı siz düşünün. Ya diğer Hristiyan ülkelerinden gelen paralar. Vatikan birçok devletlerin bütçesinden daha çok geliri olan Hristiyan,Katolik aleminin merkezidir. Çikolatalarla, nefse hoş gelen şeylerle önce diğer kültürleri yok edip sonra kendi kültürlerini bir millete pazarlıyorlar.

Hiç Farkına varmadan birde bakmışınızki düşüncelerimiz anlayışlarımız kültürümüz değişmiş,yani onun için senebaşı o kadar basit bir hadise değildir.

* ANLADIĞIMIZ KADARIYLA BAŞKA DİNLERİN BAYRAMLARINI KUTLAYANLAR BÜYÜK GÜNAH SAHİBİ OLUYORLAR?

Hayır daha ötesi oluyor.İslam’da büyük günahlar bellidir.Mesela en büyük günahlardan biri katillik yani bir insanı öldürmektir. En büyük günah ise intihar etmektir. Yani kendi elinle kendi hayatına  son vermektir.
İslam’da bundan daha büyük günah yoktur, buna rağmen bunların hepsi amel ile alakalı şeylerdir. sorduğunuz soru ise itikatla alakalıdır. Onun için daha ötesi diyoruz.

* YANİ NE DEMEK DAHA ÖTESİ?

Şu demek, Müslümanlardan günahkar olanlar tövbe ettikleri zaman imanlarının sayesinde af edilip cennete gitme ümidi vardır. Ama Ecnebilerin bayramlarını kutlayanlar itikatla alakalı olduğu için imana zarar veriyorlar, dolayısıyla cehenneme gidip uzun seneler temizlenmesi gerektiğini alimlerimizden öğrenmiş oluyoruz.

*O ZAMAN SENEBAŞINI KUTLAMAK ÇOK TEHLİKELİ BİR ŞEY İMANSIZ GİTMEYE BİLE VESİLE OLABİLİR?


Kesinlikle tehlikelidir. O gün normal bir günmüş gibi yaşamalı çoluk çocuğumuza hediyeler almamalı farklı bir gün olmadığını yaşamamız lazım.

*İSA (a.s.) GERÇEK DOĞUM GÜNÜ HANGİ GÜNDÜR?

İsa (a.s.) doğum günü belirsizdir.

Bazı tarihçilere göre 20 Mayıs bazılarına göre ise 6 Ocak’tır. Kiliseler birliği ise Mart ayı olduğunda karar kılmışlardır.
354 senesinde Roma Kralı 25 Aralık olarak kabul edip, resmi olarak kutlanmıştır.

*HRİSTİYANLIĞIN ÇAM AĞACIYLA İLGİSİ NEDİR?

İsa(a.s.) ve Ehli kitap olan geçmişteki Hristiyanların ne çam ağacıyla, ne noel baba,ne de senebaşıyla ilgisi yoktur, bunların hepsi sonradan uydurulan şeylerdir.

*O ZAMAN ÇAM AĞACI NE ZAMAN HRİSTİYAN ALEMİNE GİRDİ?


Arşivlere baktığımız zaman 1419 yılında Freiburg Backerschaft ismindeki Fırıncılar birliği icat etmişler. Bol dileklerde bulunmak içindir.

*ÇAMLARA MUMLAR YAKIYORLAR KIRMIZILARLA SÜSLÜYORLAR MUMLARIN MANASI VARMI?

Evet Çamlar yeşildir.Yeşil yeni bir yıl için mutlu hayat içindir. Yeşil kötü kışlarda umudu üzüntülerde sevinci temsil eder.
İslam’da yeşil ve beyaz renk ön plana çıktığı gibi,Hristiyanlarda ise yeşil ve kırmızıdır. Kırmızı renk ise bütün Hristiyanların günahlarına karşı kefaret olma kanı akmıştır.

Hristiyan inancı böyledir.Mumlar yakılıyor, çünkü mumun ışığı gelecek için ışık ve umut sembolüdür, mumun icadıda 1730 dur.

Aslında çam ağacı demiyor Hristiyanlar. Onlar(mesela Almanlar)Chirstbaum diyor. Hristiyanlık ağacı demiyor.

*ÇAM AĞACININ ADI TÜRKİYE’DE HRİSTİYANLIK AĞACI DENSE HERHALDE ÇOK FARK EDER?


Elbette ozaman müslümanlar şöyle bir düşünür yahu ben ne yapıyorum der.

*NOEL BABA HRİSTİYANLIĞA NASIL GİRDİ?


NoeBaba adının(Weihnachtsmann)dedikleri insan IV. Yüzyılda Bischof olan yani Kilise Papazı olan Nikolausvon Myrayı bir sembol olarak 1844 de ön plana çıkararak bir noel baba üretmişler. Bizim nasıl Nasrettin Hocamız varsa Hristiyan alemininde noel babası var. 1931 de Coca Cola Firması reklamda kullanarak bütün dünyaya tanıtılmıştır.

*YANİ ÇAM AĞACI; NOEL BABA FALAN SONRADAN ÇIKARILAN BİR ŞEYMİDİR?


Elbette; mesela çam ağacı 1419’dan 300 yıl sonra 1730’da mum icat edildi. Noel baba 1844 tarihinde IV.Yüzyılda bir insana atf ediliyor.

*BÜTÜN BUNLARIN KAYNAĞI VARMIDIR?

Evet hiç birisi uydurma falan değil hepsi Alman arşivlerinden yazılmıştır.

*KONU İLE İLGİLİ SON SÖZÜNÜZ NEDİR?

Müslümanların hiç bir surette yılbaşını kutlamalarını kabullenemiyorum.

Peygamber Efendimizden utanmak lazımdır.

O gün kesinlikle hediyeleşmeyelim.

Hristiyanlara düşmanlık için bunları yazmıyorum.

Onlar bizim dostumuzdur.

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık