Beyin ve Hafıza(Hafızanızın En Büyük Düşmanları)

Beyin ve Hafıza(Hafızanızın En Büyük Düşmanları)

"Yeterli zamanımız vardır.
Yeter ki doğru kullanalım."
Goethe
Beynimizin kapasitesini artırmayı başarabileceğimiz gibi, çeşitli sebeplerden dolayı bu kapasiteyi düşürebiliriz de. Hafızamızı olumsuz yönde etkileyen faktörlerin en başında stres gelmektedir.
Stres beynin düşmanıdır, stresten uzak durun
Kendinizi okul ve ders stresinden uzak tutmaya çalışın. Okulda ve özel hayatınızda yaşadığınız olaylara olumsuz bir bakış açısı ile baktığınızda korku, güvensizlik, umutsuzluk, aşın heyecan, endişe, baskı gibi duygular yaşayarak stres olursunuz. Vücudunuzun dengesi bozularak bedeninizde gerilim oluşur. Kendinizi strese soktuğunuzda bakın vücudunuzda daha başka neler olur:
İnsanlar strese girdikleri zaman, vücutları buna tepki gösterir ve alarma geçer. Vücutta çeşitli biyokimyasal reaksiyonlar başlar: Kandaki adrenalin seviyesi yükselir; enerji tüketimi ve vücut reaksiyonları maksimum seviyeye çıkar; şeker, kolesterol ve yağ asitleri kana bırakılır; kan basıncı artar ve kalp atışı hızlanır. Özellikle sürekli stres yaşadığınızda büyük zararlar ortaya çıkar. Stres yüzünden vücuttaki kortizol ve adrenalin miktarı tehlikeli ölçülerde artar. Kortizol hormonunun yükselmesi şeker hastalığı, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, kanser, ülser, solunum hastalıkları, egzama ve sedef gibi hastalıkların ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Kortizol yüksekliği beyin hücrelerini öldürebilir. Bundan başka vücudun gerginliğinin devam etmesi halinde beyin ve vücut kısa sürede mevcut glikozu yakar; enerjisini tüketir ve bu durum insanı ölüme kadar götürebilir. Stresin devamlılığı durumunda, gerilmenin ölüme yol açmasını engellemek için beyin devreye girer. Beyin bu duruma karşı tedbir olarak uyuşturucu bir hormon salgılayarak, hem vücudu gevşetmeye çalışır hem de düşünce akışını yavaşlatır, hatta durdurur. Bu süreçte düşünce akışı bloke olur, hatırlama iyice zayıflar, unutkanlık kendini gösterir.
Stres sadece hafızayı etkilemekle kalmaz, yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu, kan basıncının artması, sırt ağrısı, uykusuzluk ve mide ağnsı vs. gibi ruhsal ve fiziksel etkiler meydana getirir. Uzun süre stres yaşayan insanlarda kolestrol, tansiyon, kalp damar hastalığı, bazı akıl hastalıkları, uyuşturucu madde bağımlılıkları, uykusuzluk, deri, mide ve kemiklerle ilgili birtakım hastalıklar, nezle, migren, böbrek dengesizliği, solunum bozuklukları, alerjiler, kalp krizi, beyinde büyüme gibi ciddi rahatsızlıklar görülmektedir. Tüm bu hastalıkların sorumlusu kesinlikle strestir, denilemez. Fakat gelişen bilim, birçok hastalığın kaynağının psikolojik kökenli olduğunu ortaya koymuştur.
Stres nedeni ile zihninizin yavaşladığını hissediyorsanız pencerelerinizi açm, biraz temiz hava alın. Biraz egzersiz hareketleri yapın. Ya da açık havada yürüyün. İmkânınız varsa bir duş alın. Sakinleştirici müzikler dinleyin. Derin derin nefes alın. Bunlar sizi biraz rahatlatacaktır. Gerekiyorsa, doktorunuza danışarak beynin stres salgılarını düzenleyici, hücre yenileyici ilaçlar alın. Ayrıca B vitaminleri beyni strese karşı da korumaktadır. Ancak unutmamak gerekir ki ilaçlar, vitaminler geçici ve teknik çözümlerdir. Strese karşı savaşmak için asıl yapmanız gereken, olumlu düşünerek olayları çözmeye çalışmamz-dır. Eğer bünye olarak strese ve duygusallığa müsaitseniz kafanıza takılan konular üzerine düşünmeyi bir 10 yıl sonraya erteleyin. Göreceksiniz ki değil 10 yıl, bir ay geçtiğinde bile üzülüp strese girdiğiniz birçok konu size anlamsız gelecektir. Hatta bir zaman sonra başınıza gelen olayları gülerek anlattığınıza bile şahit olacaksınız.
Örneğin, yeni aldığınız bilgisayarınızda dönem ödevinizi yapıyorsunuz. İki gün sonra teslim edeceksiniz. Birdenbire bilgisayarınız kapandı. Bilgisayarınızın teknik servisini aradınız, cevap vermiyor. Yavaş yavaş vücudunuzun gerildiğini hissediyorsunuz. O zaman hemen kendinize "dur" deyin. Bu şekilde konuya çözüm getiremeyeceğiniz belli; stres nedeni ile düşünce akışınız iyice yavaşlayacak, sizi tamamıyla düşünemez hale getirecek. O zaman bu tuzağa düşmeyin. Ya bir kenarda hiçbir şey yapmadan sadece üzüleceksiniz, ya da mantıklı düşünüp hemen alternatif çözümler üreteceksiniz.
Şunu unutmayın ki üzülmeniz hiçbir şeyi değiştirmez. Hemen bilgisayar konusunda uzman başka bir kişiyi bulun. Bilgisayarınızı tamir etmesini sağlayın. Bozulmanın bilgisayar hatası mı yoksa kullanım hatası mı olduğunu sorun. Hata sizden kaynaklanıyorsa nerede, ne şekilde hata yaptığınızı öğrenin ki bir dahaki sefere aynı hataya düşmeyin. Bundan sonraki çalışmalarınızda daima çalıştığınız dosyayı bir diskete, cd'ye ya da bir başka bilgisayara kopyalayın, böylece bu tip durumlara karşı tedbir almış olacaksınız. Bakın daha şimdiden birkaç tane tecrübeniz oldu...
Hayatınız boyunca bunun gibi büyük küçük pek çok problemle karşılaşacaksınız. Karşılaştığınız olay ne çapta olursa olsun sakin davranıp, strese girmeyip, her şeyin mutlaka bir çözümü olduğunu düşünerek, sorana akılcı yaklaşmalısınız.
Artık bundan sonra problemler karşısında hemen strese teslim olmaktansa olumlu bakış açısı geliştirecek, böylece zihninizin üstündeki baskının kalktığını göreceksiniz. Haydi, biraz gevşeyin ve rahatlayın... Siz gevşedikçe yoğunlaşma yeteneğiniz artacak, bu artış hafızanızın gücünü olumlu olarak etkileyecektir. Hafızanız kuvvetlenecek, siz de daha üretken olacaksınız.
TV Seyretmenin hafıza üzerinde olumsuz etkisi
Televizyon seyretmek birçok insanın en büyük zevkidir. Fakat televizyonun hafızamıza zarar vermesini engellemeliyiz. Televizyon seyrettiğimizde beynimiz çeşitli uyarımlardan yoksun kalmaktadır. Almanya Beyin Antrenman Kurumu Başkanı Prof. Bernd Fischer, beynin birkaç saat uyarımdan yoksun kalmasının düşünme yeteneği kaybına neden olduğunu ve bu kaybı geri almak için birkaç hafta zihin çalışmasına ihtiyaç olduğunu tespit ettiklerini açıklamıştır.
Prof. Bernd Fischer'in dediği gibi sürekli televizyon seyretmek düşünce akışınızın donuklaşmasına, yeni fikir üretememenize neden olabilir. Bu sebeple televizyon seyrederken sevdiğiniz ve size fayda veren kültürel içerikli programlan seyretmeli, diğerlerini mümkün olduğunca elemelisiniz.
Kontrolsüz hayal kurmak
Hiç gündüz düşü gördüğünüz oluyor mu? Gündüz düşü görmek, zihni boş bırakma, fayda getirmeyen hayal kurma ve boş çağrışımların eline zihni teslim etme durumudur. OKS yaklaştı ve siz çalıştıklarınıza son olarak bir göz atmak istiyorsunuz. Çalışırken birden kendinizi hayal kurarken mi buluyorsunuz? Zihninizde pek çok konu mu var? Konudan konuya mı atlıyorsunuz?
Bir belgesel kasedi aldınız seyrediyorsunuz, ama daldığınız hayalleriniz ve zihninizdeki önemsiz düşünceler yüzünden o kasedi en az üç-beş kez başa almanız mı gerekiyor? Tüm bu sorulara cevabınız evetse, o zaman zihninizi gündüz düşlerine teslim ediyorsunuz demektir. Bu, aynı zamanda bazen zihninizi boş bıraktığınızın göstergesidir. Çünkü insan, ancak zihni boşken konudan konuya atlar. Kontrolsüz hayal kurmayı engellemek için irade göstermeniz gerekiyor. Kontrolsüz hayal kurmaya mı başladınız, o zaman kendinize "şu anda bunları niçin düşünüyorum?" diye sorun... Bu düşüncelerimin amacı ne? Aklımdan geçen bu amaçsız görüntüler ve sesler bana ne kazandıracak? Hangi sorularıma cevap olacak? Bu boş hayaller bana ne kadar zaman kaybettiriyor? vs... Emin olun ki bu düşünceler sizi kendinize getirecek, yaptığınız işe odaklanmanızı sağlayacaktır.
DERLEYEN...EMRE ŞEN  (KESFETKENDİNİ EDİTÖRÜ)
İletişim:[email protected]

Bir yorum

Cevapla

 
3+2 İşleminin Sonucu  
Yukarı Çık