Hızlı Okuma

Öğrencilerin ilkokuldan yüksek lisansa kadar girecekleri tüm sınavlarda ve gelecekteki iş yaşamlarında başarılı olmalarının en önemli koşullarından biri zamanı iyi kullanabilmeleridir. Hızlı okuma eğitimi, öğrencilerin bilgiye, anlayarak çok kısa bir sürede ulaşmalarını, sınavlarda ek zaman kazandırarak daha başarılı olmalarını sağlar. Beynimize göz aracılığı ile gelen bilgi ışık hızına yakın bir sürede (Saniyede 300.000 km) gelmektedir. Beynimiz normal şartlarda dakikada 900 kelime okuyabilecek bir kapasiteye sahip olmasına rağmen çoğumuz genelde dakikada 150 kelime okuyoruz. Hızlı okuma ve algılama eğitimi ile anlayarak okuma hızımızı 2-3-4-5 kat arttırmak mümkündür. 200 sayfalık bir kitapta yaklaşık 45.000 kelime bulunur. Okuma hızı dakikada 500 kelime olan bir okuyucu, 200 sayfalık kitabı 1 saat 30 dakika gibi kısa bir sürede anlayarak okuyabilir. İzmir'de hızlı okuma kursu almak istiyorsanız biz bir tık yakın...Devamını Oku »

Okurken beynimiz gözümüzün gördüğü kelimeleri düşünür belleğin ön tarafına aktarır.bu nedenle tam anlamıyla sesli veya dudak kıpırtısıyla okuma zaman kaybından başka bir şey değildir.okuduğumuz satırda veya sütunda bulunan anahtar kelime gözümüze çarptığı andan itibaren beynimiz göz tarafından görülen diğer kelimelerle bağlantısını kurmaya başlar, dolayısıyla gördüğümüz ancak telaffuz etmediğimiz kelimelerde okunmuş gibi beyin süzgecinden geçer, bağlantı kurulur ve zihne aktarılır. Okumaya başlarken kendi tahminlerimizi düşüncelerimizi bir kenara bırakarak zihnimiz yeni okunan metne açık bir şekilde önyargısız ve tüm düşüncelerin dışında bırakılarak tamamen yeni edinilecek bilgiye yönlendirilmeli.yani tam anlamıyla bir konsantre durumu olmalı.cümlenin odak kelimesi beyin tarafından kendiliğinden algılanabildiği için tüm kelimelere tek tek bakmak yerine gözden geçirmek beynimizin harekete geçmesini sağlar.bir kelimenin iki tarafında altında üstünde ve hatta çaprazında bulunan...Devamını Oku »

Yazılan her yazının bir nedeni dolayısıyla da bir amacı vardır.bu kimi zaman bir duyguyu hissettirmek kimi zaman bir olguyu anlatmak kimi zamanda bir yargıyı aşılamak olabilir.metnin yazılış amacı aslında bize ana fikri bulmak için verilen bir anahtardır.çünkü yazar anlatmak istediği konu her neyse bir amaçtan yola çıkmıştır.ana fikre bazı kaynaklarda ana düşünce de dendiği görülmektedir bu iki kavramda doğrudur ve bu iki kavramda bizi aynı sonuca götürür.bir yazının (makale,fıkra,şiir vs) yazılış amacına yönelik ana fikri bulmak için yapacağımız tek şey ‘’ burada anlatılmak istenen nedir? ‘’ Sorusuna cevap aramaktır. Bu sorunun çok uzun bir cevabı olabilir, ancak biz bu uzun cevabı en kısa ve en doğru şekilde tek cümle ile özetlediğimiz zaman ana fikre ulaşmış oluruz.ana fikir ve tema çok sık karıştırılan iki unsurdur.aslında ana fikir bize aşılanmak istenen düşünce ve temada bize anlatılmak istenen konu olarak tanımlandığında ikisinin farkı çok açık bir şekilde ortaya kon...Devamını Oku »

Bir resim sergisine gittiğimizde, eski albümleri karıştırdığımızda fotoğraflara resimlere bakarız. Ancak bir yazıyı okuruz. Resme ya da fotoğrafa bakmakla yazıyı okumak arasında bir fark yoktur. Gözümüz ışığın yardımıyla şekilleri görür ve beyne gönderdiği sinyallere şekil değerlendirilip bir görüntü oluşturulur. Okumak sadece göz ve beyin arasında olması gereken bir beceridir. Ama insanlar bu basit işleme gereksiz bazı alışkanlıklar katarlar. Özellikle çocuklar sesli okurlar, bazı insanlar dudaklarını kıpırdatırlar, bazıları ise yazıyı kelime kelime seçip okur. Bu olmaması gereken kötü alışkanlıklar insanların okuma ve anlama süresini yavaşlatır. Oysaki okuma sırasında ağzımızın, dilimizin, dudaklarımızın hareket etmesine, paragraftaki kelimeleri parmağımızla takip etmemize hiç gerek yoktur. Ayrıca ilkokuldayken ebebeyinlerin çocuklara sürekli olarak ‘tane tane ve yüksek sesle oku’ ikazları okuma alışkanlığımızı küçük yaşta kötü etkileyerek zamanla kemikleş...Devamını Oku »

Çocukların ilk alışkanlıklarını kazandığı ve ilk öğrendiklerinin ailede gerçekleştiği düşünülürse çocuğun önünde ebeveynlerin sergilemiş olduğu tutum ve davranışlar, ileride çocuğun okuma alışkanlığını önemli ölçüde etkiler. Okumayan, çocuklarının okumasına destek olmayan ebeveynlerin çocuklarının gerçek anlamda okuma alışkanlığına sahip olması beklenemez. Aksine ebeveynin bu konuda çocuğuna karşı göstereceği ilgi ve vereceği destek çocuğun okuma eğiliminin sürekli, düzenli biçimde ve eleştirel bir içerikte gerçekleşmesini, sağlayacaktır. ""Çocukların aile üyeleriyle olan ilişkileri, diğer bireylere, nesnelere ve tüm yaşama karşı aldığı tavırların, benimsediği tutum ve davranışların temelini oluşturur". Ayrıca ebeveynlerin eğitim düzeyi, mesleği ve ekonomik düzeyi bu alışkanlıkların kazandırılmasında etkilidir. Hızlı Okuma tekniği, çeşitli göz egzersizleri yardımıyla, göz algılama kapasitesini ve duraklama esnasında gözün okuma alanını geliştirme temeline dayanmaktadır. Eğit...Devamını Oku »